Çilek Sofralarda Yerini Aldı

Çilek Sofralarda Yerini Aldı
“Türkiye’de çilek üretimi gittikçe yaygınlaşıyor. 2005-2013 döneminde çilek üretimi 200 bin tondan 372 bin 498 tona, ortalama verim dekar başına 2 bin kilogramdan 2 bin 749 kilograma yükseldi” dedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, taze meyvenin az olduğu dönemde olgunlaşan, insanların çoğu tarafından sevilen, pasta, marmelat, reçel, dondurma yapımında da kullanılan çileğin sofralarda yerini aldığını bildirerek, “Türkiye’de çilek üretimi gittikçe yaygınlaşıyor. 2005-2013 döneminde çilek üretimi 200 bin tondan 372 bin 498 tona, ortalama verim dekar başına 2 bin kilogramdan 2 bin 749 kilograma yükseldi” dedi. 

  Bayraktar, yaptığı açıklamada, çileğin dünyanın daha çok kuzey yarım küresinde, ılıman iklime sahip yerlerde yaygın olarak yetiştirildiğini belirtti. Çileğin, gerek insan sağlığı açısından, gerek yatırımların çok kısa sürede geriye dönmesi gibi nedenlerle büyük önem kazanmaya başladığını vurgulayan Bayraktar, çileğin kendine özgü nefis aroması, zengin vitamin ve özellikle ellajik asit içeriği, değişik tüketim şekillerinin bulunmasının tüketicilerin daha fazla ilgisini çektiğini bildirdi.

  TÜRKİYE, DÜNYA ÇİLEK ÜRETİMİNİN YÜZDE 7,76’SINI KARŞILIYOR

  İç ve dış piyasada ilgi gören çileğin, arz ve talep neticesinde üretim alanlarının çoğalarak çeşit zenginliği ve süreklilik açsından, alternatif bir ürün olarak üretim miktarının arttığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

  “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünya çilek üretim miktarı, 2005 yılında 3 milyon 789 bin 231 ton iken 2012 yılında ise 4 milyon 532 bin 60 tona ulaştı. ABD’nin 2012 yılında, 1 milyon 366 bin 850 tonla birinci olduğu çilek üretiminde 360 bin 426 tonla Meksika ikinci, 351 bin 834 tonla Türkiye üçüncü sırada. Türkiye, 2013 yılında üretimini 372 bin 498 tona yükseltti ve Meksika’nın 2012 yılı üretimini geride bıraktı. 2013 yılında Türkiye’nin çilek üretimi yüzde 5,87 arttı. Bu üç ülkeyi, 289 bin 900 tonla İspanya, 242 bin 297 tonla Mısır izledi. ABD dünya çilek üretiminin yüzde 30,16’sını, Meksika yüzde 7,95’ini, Türkiye yüzde 7,76’sını, İspanya yüzde 6,40’ını, Mısır yüzde 5,35’ini karşıladı.”

  İLLER ARASINDA MERSİN İLK SIRADA, ANTALYA, AYDIN, BURSA TAKİP EDİYOR

  Türkiye’nin 2005 yılında 100 bin dekar alanda 200 bin ton çilek ürettiğini ve dekar başına ortalama 2 bin kilogram verim elde ettiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:

  “Üretim 2007 yılında 250 bin, 2011 yılında 300 bin, 2012 yılında 350 bin tonu geçti. 2005 yılında 100 bin dekar olan çilek üretim alanı, 2013 yılında 135 bin 494 dekara çıktı. Yine 2005 yılında 2 bin kilogram olan dekar başına ortalama verim, 2010 yılında 2 bin 568 kilograma, 2012 yılında 2 bin 750 kilograma ulaştı. Ortalama verim 2013 yılında 2 bin 749 kilogram oldu.

  Üretim artışındaki en önemli neden araştırma merkezlerinde yapılan araştırmalar ve yayım çalışmaları olarak görülüyor. Bu çalışmalar sonucunda, verimli ve bölge koşullarına uygun yeni çeşitler ile frigo fide, taze fide, damla sulama, malçlama, solarizasyon gibi modern yetiştirme tekniklerinin kullanılmış ve böylece üretim alanındaki artışın yanı sıra birim alandan alınan çilek miktarı da artmıştır. Akdeniz Bölgesi başta olmak üzere, Ege ve Marmara bölgelerimizde de modern anlamda çilek yetiştiriciliği yapılıyor. 2013 yılında Mersin 135 bin 322 ton çilek üretimiyle ilk sırayı alırken, bu ili 79 bin 60 tonla Antalya, 48 bin 966 tonla Aydın, 32 bin 825 tonla Bursa, 16 bin 34 tonla Manisa, 14 bin 920 tonla Konya, 6 bin 888 tonla Elazığ, 6 bin 638 tonla Sakarya, 5 bin 66 tonla İzmir ve 4 bin 59 tonla Kahramanmaraş izledi. Dekar başına ortalama verimde Antalya 4 bin 917 kilogramla ilk sırayı alırken, bu ili, 3 bin 558 kilogramla Aydın, 3 bin 439 kilogramla İzmir, 3 bin 437 kilogramla Mersin takip etti. Çilek üretim alanında 30 bin 273 dekarla Mersin’in ardından ikinci olan Bursa, dekar başına 1084 kilogram olan düşük verimi nedeniyle üretimde, Mersin, Antalya ve Aydın’ın ardından dördüncü olabildi.”

  KISA SÜREDE İYİ GELİR SAĞLIYOR, KÜÇÜK AİLE İŞLETMELERİ TERCİH EDİYOR

  Çileğin, değişik iklim ve toprak koşullarında ekonomik olarak yetiştirilebildiğini, taze meyvenin az olduğu dönemde olgunlaşması nedeniyle iyi pazar avantajına sahip olduğunu belirten Bayraktar, birim alanda iyi gelir sağlaması ve yapılan masrafların kısa sürede geri kazanılmasının küçük aile işletmelerinin tercih etmesine yol açtığını kaydetti.

  Türkiye’nin çilek üretiminde dünya üçüncüsü olmasına karşın, ihracatta aynı başarıyı gösteremediğine dikkati çeken Bayraktar, “2013 yılında 372 bin 498 tonluk üretimimize rağmen, ihracatın 19 bin 553 tonda kaldı. Ürettiğimiz çileğin sadece yüzde 5,25’ini ihraç edebiliyoruz. Bu bile bize 24 milyon 774 bin 896 dolar döviz kazandırıyor. Çilekte üretimi çok daha fazla artırabilir, ihracatımızı rahatlıkla 4-5 katına çıkarabiliriz” dedi.

  Bayraktar, çilek üretiminin artırılması ve dış pazarlarda rekabete uygun ürün yetiştirilmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

  “Sağlıklı sertifikalı fide kullanılmalı ve fide fiyatları üreticilerin kullanımını zorlayacak düzeyde olmamalıdır. Bununla beraber erkenci çilek üretimi yapılmalı, firigo fide yerine fresh fide kullanımı yaygınlaştırmalıdır.

  Üretimin pazarlama yönü de düşünülerek, güz dikimine uygun çeşitler ve bunların yetiştiricilik isteklerinin belirlenmesi araştırılmalıdır. Ayrıca erkencilik, üniform meyve, istenen renk ve aromatik özelliklere sahip, nakliyeye dayanıklı, raf ömrü uzun çeşitlerin kazandırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

  İyi tarım uygulaması yaygınlaştırılmalıdır.

  Çilek üretiminde çalışan kişilere toplama usulleri öğretilmeli, gerekli eğitim verilmelidir.

  İhracata teşvik verilmelidir.

  Çilek üretimine de ürün desteği verilmelidir.

  Yola dayanıklı verimi yüksek yeni çeşitler seçilmelidir.

  TARSİM kapsamında çileğin sebze grubundan çıkarılıp meyve grubuna alınması gerekmektedir.

  Hem girdi maliyeti azaltmak hem de geliri arttırılabilmek için ‘Çilek Üretici Birliği’ oluşturulmalıdır.

  Çilek üretiminin sadece bir sezonluk ürün olmaktan çıkarılıp, üretimin bütün bir yıla yayılması sağlanmalıdır.

  Havalandırmanın daha iyi olduğu 5’li ve daha yüksek tünel sistemleri yaygınlaştırılmalıdır.

  Pazar payını artırabilmek için mutlaka markalaşmaya gidilmeli, bunun için de coğrafi ürün işareti alınmalıdır.”

Kaynak:

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.