Sıra gecelerinin unutulmaz sesi: Kazancı Bedih

Çulhacı Halil ile Zemzem Hanım'ın çocuğu Bedih Yoluk, 1929'da Şanlıurfa'da dünyaya geldi.

Çocukluğundan itibaren müzikle ilgilenen sanatçı, cümbüş, ut ve tambur çalmayı öğrendi. Kazancılık mesleğini uzun yıllar icra etmesi, yeteneği ve işindeki mahareti dolayısıyla halk arasında "Kazancı Bedih" olarak nam saldı.

Kazancı Bedih, 1950'de belediyede işçi olarak çalışmaya başladı. Takvimler 1975'i gösterdiğinde emekli olan Bedih, müziğe ilgisi dolayısıyla taziyelerde ve mevlitlerde gazel okumaya başladı.

MEVLİT VE GAZEL İCRALARIYLA KEŞFEDİLDİ

Divan edebiyatının önemli isimlerinden Fuzuli ve Nabi'nin gazellerini davudi sesiyle okumasıyla şöhreti artan sanatçı, bir güfteyi farklı makamlarda icra edebilmesiyle de sanat camiasının dikkatini çekti.

Kazancı Bedih kısa sürede dost meclislerinde sevilen ve aranan kişi olmayı başarırken, gazelin yanı sıra icra ettiği uzun hava ve türküleri de her yaş grubuna sevdirdi.

İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül, Selahattin Alpay ve Mahmut Tuncer'in de bulunduğu birçok ünlü isim, sanatçıyı örnek aldı.

Unutulmaz sanatçı, Şanlıurfa'ya özgü "sıra gecesi"ne 1985'ten itibaren okuduğu gazellerle damga vurdu.

Hemşehrisi İbrahim Tatlıses'in daveti üzerine şov programına katılan Bedih, sıra gecelerinde seslendirilen türküleri okuyarak kente has bu geleneğin ulusal anlamda bilinmesine vesile oldu. Sıra geceleri böylece birçok ulusal televizyon yapımcısı, müzik şirketi ve büyük otelin ilgisini çekti.

EŞKIYA FİLMİNDEKİ ROLÜYLE ŞÖHRET KAZANDI

Yavuz Turgul'un yönettiği 1996 yapımı Eşkıya filmindeki sıra gecesi sahnesinde yer almasıyla şöhreti zirveye çıkan Kazancı Bedih, çok sayıda plak şirketinden gelen teklifleri değerlendirerek müzik piyasasına giriş yaptı.

İbrahim Tatlıses'in daveti üzerine 1997'de televizyon programına katılan sanatçı, sesi ve müziğe olan yeteneğiyle halk arasında "pir" olarak anılmaya başladı.

2003'te sanat hayatına son verdiğini açıklayan Kazancı Bedih, 19 Ocak 2004'te Şanlıurfa'daki evinde uyuduğu sırada, sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek eşiyle birlikte hayatını kaybetti.

Mütevazı kişiliğiyle tanınan sanatçı, gazelleriyle meşhur olduğu yıllarda dahi çok sevdiği kazancılık mesleğini yapmaya devam etmesiyle biliniyordu.