Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol (Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi) Cuma Sabahı Haber Türk TV’de sabah programına katıldı, ölümlere sebep olan virüs konusunda uyarılarda bulundu, bunun için notlar aldım.  Virüs ile mücadelede geldiğimiz noktayı değerlendirirken sağlık çalışanlarının yaşadığı zorlukları, hastanelerin sıkıntılarını anlattı ve mutlaka hastanelerin kategorize edilmesi gerektiğini söyledi.

Muharrem Sarıkaya ve Serap Belet’in sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Şenol, Covid hastalarının sayısının artmasından dolayı tedavide sağlık çalışanların zorlandıklarını, bu nedenle yeni önlemler alınması gerektiğini; Covid Hastaları ile diğer hastanelerin ayrılmasını, hastanelerde uzun kuyruklar oluştuğunu, hatta acillere gelen hastaların bazılarının Covid virüsü kaptıklarını ifade etti.

Toplumda virüs yükünün çok yüksek olduğunu, bu nedenle sağlıkçıların desteklenmesini ve yardımcı elemanların alınmasını belirtti.

Kontrolden tümüyle çıkmaması için, vatandaşların iki gün dışarda olsalar bile 5 gün evde çalışılması gerektiğini belirti ve 2+5 modelini önerdi.

Önemli olanın çözüm üretmen olduğunu belirten Prof. Gazi özellikle Ankara’da ciddi sıkıntılar olduğunu belirterek: “Ankara Neden Wuhan olur mu?” sorusunun cevabını uzun uzun anlattı.

Sorumsuz ve bilinçsiz hareket eden insanlarımızı uyaran doktorumuz zannederim rahat konuşsaydı çok ciddi eleştiriler de yapabilirdi.

Daha önce de TV 24’ programına katılan Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, dün sosyal medyadaki paylaşımlarında virüsün geldiği nokta ve hastanelerdeki doluluk oranları hakkında konuştu. Kendisine ulaşabilen tanıdığı herkesin evlerinde bir ya da birden çok Covid-19 pozitif kişi barındığını söyleyen Şenol, hastaları yatırmak için kendi hastanesi dahil bir yer bulunamadığını belirtmişti.

Prof. Dr. Şenol, ağır hastalar ve ölümlerde artışın yaşanacağını söyleyerek Bilim Kurulu'nun neden gerekli mercilerle konuşmadığını sordu.

Şenol, Covid-19 pozitif bir memurun, hastanede yatması gerekirken yer olmadığı için iki çocuğuyla birlikte bir göz odada bulunmak zorunda olduğunu ağlayarak anlattığını da ifade etti.

''Hiçbir şey yokmuş gibi yapmaya devam etmek mümkün mü?'' diye soran Prof. Şenol, ''Çaresizlikle örtüşmeyecek bir sessizlik. Gerçekten artık korkuyorum'' demişti. (Not. İsteyen Google okuyabilir)

KAHRAMANMARAŞ İÇİN DURUM NE?

Yukarda Ankara’nın durumu dillendirilmiş, doğru yanlış ben bilmem bir bilim insanı söylediği için inanmak durumundayız. Peki Kahramanmaraş için durum ne?

İşin doğrusu rakamsal olarak son durumu bilmiyorum ama çevremde bu virüse yakalanan insanların sayısı giderek artıyor. Yakın zamanda bir hacı arkadaşımızda yakalanmış, ağır vaka değil, evde dinleniyor. Ancak, doktorlarımız sosyal medyadan sık sık paylaşımlar yaparak vatandaşları uyarıyor. Dr. Gökhan Gökşen Bey bu uyarı yaparken, daha bilgilendirici ve rakamlara dayalı veriler kullanarak halkımızı bilinçli hareket etmeye çağırıyor. Zaten, es-o-es vererek halkı telaşlandırmaya gerek de yok. Çünkü telaş çıkmazı da beraberinde getirir.

Ancak, halkımızda tüm bu uyarılara rağmen yine bilinçsiz ve kuralsız hareket etmeye devam ediyor.

Haftada bir gün pazara gidiyorum, 5 dakika da alış-verişimi ilk satıcıdan yapıp çıkmaya çalışıyorum, inanan pazarcıların neredeyse hiçbiri maske kullanmıyor.

Kendi kendime: “Virüs bulaşacak olsa bu pazarcılara bulaşırdı ne sosyal mesafe var ne de maske!” diye içimden geçirmiştim ki; hastalığı geçiren bir dostumuzun anlattıkları karşısında işin zannedildiğinde daha tehlikeli olduğunu bir defa daha öğrenmiş oldum. Bu arada belediye de denetimleri artırmalı.

Bakınız bu iş şakaya gelmez! Allah göstermesin işimiz çok zorlaşabilir! Pes demek için bende İstanbul Valisi gibi: “Allah rızası için dikkatli olun, dışarı çıkmayın, çıksanız bile gerekli tedbirleri alın!” diyeceğim.

Değerli dostlar bu konuda Kahramanmaraş rakamsal olarak öne çıkmadı, anladığım kadarı ile dikkatli ediyoruz. Ancak, önümüz grip mevsimi, ne olur, dikkatimizi artırarak, virüsü küçümsemeden gerekeni yapalım, sağlıkçılara da dua edelim.

Yeni Dünya Düzenini sonra da konuşuruz, kalın sağlıcakla.