ÖMERLER YUSUFLAR… HAVANDA SU DÖVENLER..

Değerli dostlar yarım asırlık bir zaman dilimini çok iyi hatırlayan bir vatandaşım. Gördüklerimi yaşadıklarımı ve hayat tecrübelerimi dilim döndüğü, kalemim yazdığı kadarı ile kayıt altına alıyor ve siz dostlarla paylaşımlar yapıyorum.

Siyasi kimliğim yok şükür.  Devletini ve milletini seven, birlik ve bütünlük için canını feda edebilecek bir mizacım olduğu için mutluyum. Makalelerimde kişilerle uğraşmak yerine zihniyetler üzerinden yorumlar yapar ve aynalarla barışık olmayı ve sadece dış görünüşümüz için değil aynaları iç dünyamızın dehlizlerindeki karanlıkları aydınlatmada da kullanmak gerekliliğini her vesile ile beyan ederim.

Yakın geçmişte cumhurbaşkanının Ömerler arıyorum dediği o günlerde benzer bir makaleyi kaleme almış ve işinin kolay olmadığından bahisle Ömer adaylarına yine aynaya bakma teklifinde bulunmuştum. Cumhurbaşkanı evvelki gün yine partide değişim sinyali verdi. Yeni Ömerlerden bahsederek vatandaşları ve bendenizi heyecanlandırdı.

Bu kez başarılı olur inşallah.

Yoksa evet yoksa böyle devam ederse yeni üyeler, yatırımlar, bunca yapılan hizmetler ve hatta maddi destekler, iç ve diş mihrakların acımasız saldırılarına rağmen korkarım ki, beklentilerini yakalamakta zorlanır. Çünkü millet 18 yılda çok şeye alıştı. Varlık denizinde boğulanların, tuzu kuruların yandık bittik kül olduk demesine bakmayın yaşam şartlarımız çok iyileşti. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen yaşanılan sorunlar var.

Tabanla tavan arasında büyüyen uçurum, içerden içeri büyümesine rağmen görülemeyen yangın ve mal bulmuş mağribicilerin bir şey yokmuş gibi sorunları örtme ve halı altına süpürme gayretleri en tepedeki samimi gayreti topraklayarak boşa çıkarmaya devam ediyor.

Sağlık sisteminin muhkem olması, ekonomimizin tüm saldırılara rağmen yıkılmadım ayaktayım demeye devam etmesi, içerde ve dışarda havlayan yaratıkların seslerinin giderek daha kısılmış olsa da, bu değişim sinyalinde de dağ fare doğurursa bir vatandaş olarak gerçekten çok ama çok üzülürüm.

Son seçimle kaybedilen belediyelerin bir kısmında, refah belediyeciliği taklit ediliyor. Kötü bir taklit olmasına rağmen birçok insandan olumlu notlar alınıyor. Vatandaş ulaşması gereken yerlere rahat ulaştığı gibi çare ve çözüm konusunda beklentileri karşılanarak fısıltı gazetelerinden faş edilip bir taş ile birden fazla kuş avlanabiliyor.

Geçtiğimiz hafta sağlık çalışanlarına cumhurbaşkanı kararnamesi ile yeni haklar tanındı. Bu hakların bir kısmı belediyelerimizin hizmetleri ile ilgili. Bazı evrakların tamamlanması şartı ile kayıt altına alınan bu haklar için bizzat kendim hem sağlık müdürlüğü, hem de İBB nezdinde girişimde bulunup dedikodu kazanında fokurdayan şeylerin aslını astarını araştırdım.

Maalesef demeyeceğim.  

İBB de işler tıkır tıkır.

İstanbul sağlık müdürlüğü için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Yıllarını bu meslek uğruna harcamış bir hekim olarak sağlık müdürlüğünün ilgili birimlerine ulaşamadım. Derdimi, meramımı anlatacak bir muhatap bulamadım. En son İstanbul sağlık müdürümüzün cep telefonuna durumumu arz eden bir mesaj yolladım. Bu yazıyı yazdığım saate kadar bir dönüş olmadı.

Bu arada İBB online üzerinden işlemlerimi tamamladı. Evrakımı posta ile tarafıma ulaştırdı.

Doğalgaz içinde yine online üzerinden bir müracaatım oldu. Yine bir sorun yaşamadım. Bu yaşadıklarım elbette genellenemez.  Ancak başkalarından aldığım duyumlarda da nerede ise devletimizin  her kurumu  ile  ilgili  sorunlardan bahsediliyor.

Buna güç zehirlenmesi diyebilirsiniz, yorgunluk diyebilirsiniz veya başka bir isimde verebilirsiniz. Sistemin oturmamışlığını  bahane olarak kullanabilirsiniz. Bahane arayana bahane bulunur.

Pandemi öncesi Cumhurbaşkanı çeşitli vesileler ile halkı ile buluşarak, vatandaşın çözülemeyen sorunlarına muhatap oluyor ve çare ve çözüm umudu oluyordu. Pandemi sadece aile içi sorunları alevlendirmedi, devletimizin işleyişinde topu taca atanların sayısını da çoğalttı.

Yapanın yanına elbette kâr kalmamalı.

Yanlış yapan muhakkak bedel ödemeli.  Durumdan vazife çıkarıcı zeytinyağ meşrepliler ve hizmeti kendi menfaatine devşirenler affedilmemeli.

Sayıları çok azalsa da Ömerler, Yusuflar derhal bulunarak meseleler daha fazla çözümsüz hale gelmeden bir an önce haydi komutu ile devreye alınmalı. Liyakat öncelikli tecrübe bir o kadar önemli ve iş bitiricilik.

Cumhurbaşkanının değişim olarak verdiği sinyal havanda su dövme meraklılarının hiç işine gelmeyecek.

 Gelmesin. Güneşi balçıkla sıvayacak halim yok. 

Vatandaş,  tuzu kuru sonradan görme bu kesimi çok iyi bellediği için bu haramzadelere ve hacıyatmazlara karşı zaten kızgın. 

Sağda solda üflemeleri püflemeleri bir anlam ifade etmez. Vatandaşın yarasına pansuman olamamış liyakattan yoksun işgal ettiği koltuğun gücü ile kendini dev aynasında görerek efelenenleri bu koltuklardan uzaklaştırıp, Ömerleri oturtarak koltuklar yüceltilmeli.

Malum birde kripto fetöcüler var. Kraldan çok kralcı, takiyyeyi ibadet olarak gören bu kesimin bugünkü yaşanılan başıboşluğun omurgasında önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Her kılığa girme marifetli bu bukalemunları tanımak zor olsa da imkansız  değil.

Feraset ilmi ile amil olanlar bu alçakları tanımakta zorlanmaz.

Zalimler için yaşasın cehennem.

Bugünlük de bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi