Maraş Harbi’nde Fransızların Çekilmesi Ve Harbin Sonu

“Tarih, sadece geçmişi anlatan bir bilim dalı değildir aynı zamanda tarih bilimi bugünü anlayabilmenin anahtarıdır. Hem bugünü anlamak hem de gelecek ile bağlantı kurmak, tarih öğretimi ile mümkündür. Günümüzde, dünyada ve Türkiye de meydana gelen pekçok meselenin temeli tarihin derin geçmişine dayanmaktadır. Tarihi bilen ve tarih şuuru kazanmış nesiller, önemli meselelere karşı sağlıklı çözümler üretebilirler.”

Fransızlar 11 Şubat 1920 gecesi birden ateş kestiler ve aynı anda askeri kışla yanmaya içinde ki cephanede patlamaya başladı. Kimse kışla bölgesine yaklaşamıyor, bu yüzden de kimse ne olup bittiğini anlamıyordu. Ardından Divanlı(İsmet Paşa) Mahallesi'nde yangın başladı.

Ertesi sabah Maraşlılar, Gerek Fransız Generali Queratte'in, gerekse Albay Normand'ın kenti boşaltarak Sıtmapınarına indiklerini ve oradaki ağırlıklarını da alarak, İslahiye doğru çekildiklerini öğrendiler. Teslim eğilimini de öğrenmelerine karşın, Fransızların kenti neden boşalttıkları anlaşılmamakla birlikte, 22 gün süren Maraş kent savaşı da bitmiş ve Maraş kurtulmuş oldu.

Fransız Albay Normand, bu olaydan da söz ettiği anılarında, Maraş'ın bir anda boşaltılmasını Suriye’deki Fransız Yüksek Komiseri General Gouraud'dan aldığı emirle açıklamakta ve “Urfa'da bir ayaklanmanın hazırlanmış olduğu ve nerede ise patlak vereceği bir sırada Maraş'ta kalmak doğru olmazdı. İslahiye'ye çekilip Urfa'nın yardımına koşmanın daha uygun olacağı düşünülmüştü” demektedir.

Fransız birliklerin Maraş'ı boşaltmaları o kadar kısa sürede gerçekleştirildi ki, çekilme kararından haberi olmayan 100 dolayında Fransız askeri kenti terk edemedi. Bunlar silahları ile birlikte Kuvay-ı Milliyeciler'ce tutsak edildiler. Kuvay-ı Milliyeci'ler, Fransızların yeniden kente gelme ihtimalini ortadan kaldırmak için, kent girişinde yığınak yaptılar, bir bölüm Kuvay-ı Milliyeci'de Fransızları İslâhiye’ye kadar izleyerek onların artçılarına önemli kayıplar verdirdiler. Diğer taraftan Fransızların Maraş'tan çekilmesine müteakiben,  Elbistan'da bulunan resmi Türk kuvvetlerinin kar kış demeden hemen Maraş'a hareket ettiğini görüyoruz.

Ayrıca, bir Fransız yazarı, Paul Vedu, “La Passion De La Cılıcle 1919-1920” (Klikya Faciası, Çev. Reşat Gögen, s. 132) adlı eserinde “Elbistan kuvvetlerinin dörtnala gelip kapatılması ihmal edilen kapıdan şehre girdiklerini, sokaklara daldıklarını, bir ara kaleye tırmanmaya muvaffak olarak, kalenin direğine bir Türk bayrağı bir de altın işlemeli yazılar bulunan bir diğer yeşil bayrak çektiklerini...” kaydetmektedir. (Milli Mücadelede Güney Cephesi-Maraş; Yrd. Doç. Dr.Yaşar Akbıyık, Kültür Bakanlığı, s. 129) 

Fransızların Çekilmesinden Bir gün Öncesi

Fransızların çekilmesinden birkaç gün önce şehri Sahra toplarının, Yumurtatepe’de ki ve Abarabaşı Çan Kulesi’ndeki makineli tüfeklerin ve Kışla ’da ki topların yardımıyla yeni gelen Normand’ın komutasında ki Fransız taburu şehrin içinde bulunan düşman kuvvetleriyle irtibat kurdu. Bu irtibatın neticesinde Maraş içerden ve dışardan hiç durmadan 48 saat bombardıman edildi. Bu bombardıman sırasında Hatuniye, Çavuşlu, Ekmekçi ve Şekerdere mahalleleri Ermeni leyjonları tarafından kasten yakıldı. Yangınlar nedeniyle Maraş’ın yarısı yandı ve üçte biride top mermilerilerinden harap oldu. Bu felaket sırasından halktan 200’ü şehit oldu. Ve 500’üde yaralandılar.

Fransızlar şehri ağır bir şekilde bombalarken Doğu Eyaletleri Kumandanı General Querette de Maraş’tan ayrılma hazırlıkları yaptı. Bu nedenle General Qurette Maraş’tan ayrılmadan önce Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne verilmek üzere Doktor Mustafa Bey’e hitaben yazı yazdı. Bu yazı da şöyle dedi.

“Maraş’ta der- akab lâde –i âşâyişi iâde etmek (aşayişi tekrar sağlamak) kabileyitinden mahrum bulunduğunuzu anlayarak İslahiye tariki üzerinden temin-i âşâyiş etmek üzere (aşayişi sağlamak için) askeri Maraş haricine(dışına) götürmek mecburiyetinde bulunuyorum. Yakında geri geleceğim. Berveçhi âti şerâitin (aşağıda belirtilen şartları) kabulünü bildirmeniz talep ederim.

Evvela Maraş şehrinin tamamen teslimi, Osmanlı bayrağının kaldırılarak yerine beyaz bayrak keşidesi(çekilmesi) 

Saniyen Türk Ermeni eşrafıyla beraber bir hükümet-i muvakkata (geçici hükümet) teşkil edilecek benimle ancak bu hükümet münasebette bulunacak ve Maraş dahilinde kırk sekiz saat zarfında ateş kesilecek.  Bütün cephane, top, mitralyözler, her nevi esliha (silahlar) çabuk teslim edilecektir.

11 Şubat 1920 saat yediden itibaren tarafımızdan hiçbir top ve tüfek atılmayacaktır. Burada bulunan Fransız ve Amerikalılara hürmet edildiği taktirde rehin olarak tuttuğum eşrafa hüsnü muamele edilecektir. Hükümet Kemal-i adaletle Maraş şehrinin teslimi hakkında olan şeraiti tertip edecektir. Cevabınızı Doktor Wilson’a verirseniz mumâalieyh bana gönderir. Maraş’ta metruk kalup emrimi alamayan askerlere emrimin tebliğini rica ederim.

Dikkatle okuduğunda beyannamenin bir ateşkes antlaşması olduğu anlaşılmaktadır. Bu beyanname Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne hitaben yazılmıştır. Öyle ise Fransızların Maraş’ı terk edecekleri konusunda Maraş Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin mensuplarının haberleri bulunmaktadır. Bu ateşkes antlaşmasından dolayı askerlerimiz düşmanı takip etmemiştir.

General Querette, beyannamesinde sadece Türk ve Ermenilerinden oluşan karma bir hükümeti tanıyabileceğini belirterek mütareke şartlarına aykırı davrandığını ortaya koydu ve siyasi emellerine ulaşmak için Ermenileri kullandılar.

Şehirden ayrılma hazırlıklarını tamamlayan Fransız komutanı ve askerleri, kendilerine Ermeni asker ve halkının izlemesini istemediler. Buna rağmen 3400 Ermeni Fransızlarla birlikte Maraş’tan ayrıldılar. 

Aslında Fransızlar çekilme kararını gizli tuttular. Bu davranışlarıyla Ermenilerin kendileri ile birlikte kaçmasını önlemeye çalıştılar. Gerekçe olarak kalabalık bir şekilde kaçarlarsa Türklerin kendilerini takip ederek öldürülebileceklerini ileri sürdüler fakat Ermenilerin ileri gelenleri ile Rus Albay Simonoff’un isteği üzerine Ermenilerin, bir kilometre geriden Fransızları takip etmesine izin verildi. 

Normand kumandasında ki taburun gelişinin ikinci gecesi, yani 11 Şubat’ı 12 Şubat’a bağlayan gece Fransız kuvvetleri kışlayı tamamen yaktı. Kıtalarıyla birlikte Maraş’tan çekilen General Querette daha önce rehin alarak tutukladığı ve ağır derecede yatalak olan Jandarma Tabur Kumuadanı İsmail Hakkı Efendi’yi Belediye Başkanı Sıtkı Bey’i, Nafia Baş Mühendisi Abdullatif’i, eşraftan Şişmanzade Arif’i Kocabaşzade Hacı Naci’yi elleri bağlı olarak güneye doğru götürdü.

Bunları tutuklu olduğu sırada aç, susuz, yataksız bıraktığı gibi çeşitli işkenceler yaptı. Mercimektepe’den şehri bombalarken yaptıklarını göstermek için aç ve susuz tutukladığı bu insanları soğukta açık havada bekletti. Aşırı soğuk nedeniyle yürüyecek gücü olmayan Şube Başkanı’nı Mercimektepe’de bıraktılar. Bu soğuğun etkisiyle Şube Başkanı’nın ayağı dondu ve şiddetli soğuk onun ölümüne sebep oldu. Düşman birlikleri Maraş’ın güneyinde bulunan düz arazi kısmına indiklerinde Jandarma Tabur Kumandanı İsmail Hakkı Bey, Fransız kuvvetleri gitmemekte direndi. Bunun üzerine Jandarma Kumandanı İsmail Hakkı Bey’i bir hendek içine atarak soğukta donarak ölmesine sebep oldular. Daha sonra açık ve soğuk arazide serbest bırakılan Şişmanzade Arif’in elleri soğuktan uyuştu. Zamanında tedavi edilmediğinden elleri kangren oldu. Hastalık tedavi edilemez hal alınca Şişmanzade Arif’in bir eli kesildi.

Fransızların güneyden geri çekildikleri sabahında Ermenilerin bir kısmı bunları gördü. Fransızların arkasından gitmek için her türlü tehlikeyi göze alarak çıktı. Ermenilerin bir kısmı düz araziye ulaşamadan Maraşlılar tarafından arkadan takip edilerek imha edildiler. Bu arada Aksu ve Türkoğlu ve bazı yerlerde kaçmakta olan Ermenilere, Milli kuvvetler tarafından taarruz edildi. Maraş’tan ayrılan Fransız yönetimi binlerce Ermeni’yi (çoğu Zeytun’lu komitacılar) yanına alarak Beyrut’a götürdü ve buraya yerleştirdi.

Fransızların çekilmesinin ardından Türk askerleri can ve namuslarını korumak amacıyla kilise ve binalara toplanmış olan 1000’ni silahlı olmak üzere 8500 Ermeni’yi teslim aldı. Bunlardan başka Maraş Kuvayı Milliye tarafından 450 kadın ve çocuk koruma altına alındı. Şehrin üçte ikisi yanmıştı. Fransızlar kışlayı yakmışlar ise depo kısmı yanmamıştı. Depoda 100 sandık mavzer silahı ve 90 sandık Fransız fişeği bulundu. Bu gelişmeler karşısında kalan Maraş’ta ki Amerikalılar ve Ermeniler, Fransızlara lanet ettiler.

Kaçmaya fırsat bulamayan Katolik ve Abarabaşı (Katolik Beli Kendirli Kilisesi –Ermeni Katolik Kilisesi ) Kiliseleriyle Alman Eytemhanesi’nde mahsur buluna Fransız ve Ermeniler, 17 ŞUBAT 1920 tarihinde bayrak çekerek teslim oldular. Bunların ileri gelenlerinin bir kısmı Maraş’ta faaliyette bulunan Amerikan Yakın Doğu Yardım Teşkilatı’ndan yardım istediler. Şehirde yoğun çalışmalarda bulunan misyonerler, bunları yalnız bırakmayı istemeyerek yardım ettiler. Hatta Hırlayan Ağa Ermeni ileri gelenlerini toplayarak oğlu Setrak komutasında askeri birlik oluşturmaya çalıştı. Sonuçta Ermeni Katolik Kilisesi’ne toplanan silahlı Ermeniler Amerikalıların ara buluculuğu ile teslim olmak zorunda kaldılar. Bu sırada Maraş’ta Süleymanlı Askeri Şube Reisi Binbaşı Cemil’in başkanlığında örfi idare (sıkıyönetim) kuruldu.

Sıkıyönetim, harpte zanlı bulunananları yargıladı. Abarabaşı Kilisesin’de bulunan HIRLAKYAN AGOP’un oğulları sorgulandı. Yapılan sorgulamada bunlardan biri suçlu bulunarak idam edildi. Bir kaç gün sonra milli hükümet işe başladığından sıkıyönetim kaldırıldı ve yargılama işleri adliyeye sevk edildi.

Fransızlarla birlikte silaha sarılan Ermenilerin bir kısmı ANDIRIN’a kaçtı ve burada kuşatılmış olan Türkleri katletmeye başladılar. Ayrıca HAÇİN, KOZAN ve FEKE’ de bulunan Ermenilere yardım ettiler. Bu arada Maraş’ta Kiliselere sığınan Ermenilerin büyük bir kısmı evlerine yerleştirilerek her hangi bir saldırıdan korundular. Böylece Türkler ve Ermeniler arasında  huzur – barış sağlandı.

Fransızlar geri çekildikten sonra tüccarların çarşıda bulunan kaslarının ve birçok kıymetli eşyalarının tamamen soyularak götürülmüş olduğu görüldü. Bu yer manifaturacı, tüccar ve kuyumcu esnafının bulunduğu kapalı ve kargır çarşı idi.

Ermenilere yardım amacıyla Amerikan Uluslararası Genç Adamın Hristiyan Örgütü Maraş, Halep, Antep ve Konya gibi yerlere şubeler açarak buralarda ki çalışmalarını artırmıştı. Maraş Şube sorumlusu FRANK JOHNSON ve örgütün Genel Sekreteri JAMES PERRY, Antep’de buluştuktan sonra Maraş’a dönerlerken 13 ŞUBAT 1920’de Antep yakınlarında bir saldırıda öldürüldüler. Bu da misyonerlerinin Ermeniler lehine ne kadar fedakârlıkta bulunduklarını göstermektedir.

ELBİSTAN ’da kurulmuş olan MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ Maraş’a gelerek faaliyetlerini yürütmeye başladı.  Daha sonra Maraş Harbini yapan ELBİSTAN-GÖKSUN- PAZARCIK kollarıyla Maraş’ta kurulmuş küçük birkaç milis grupları Antep Savunmasına katılmak için güneye doğru gittiler.

Maraş’ta huzur sukun sağlanırken Süleymanlı ’da bulunan Ermeniler 8 MART 1920’de bölgede bulunan Türklerin sakin olduğu SARIGÜZEL ve ALİŞAR köylerine saldırdılar. Bu hareketleriyle Ermeniler eskiden beri devam ede gelen düşmanca davranışlarından vazgeçmediklerini ortaya koydular.

HARP’TEN NOTLAR

1-Harp sırasında Elbistan-Göksün-Pazarcık kazaları Maraş’ta savaşanlara önemli yardımlarda bulundular. Elbistan Harbin strateji merkezi oldu. Heyeti Temsiliye ELBİSTAN üzerinden Maraş Harbi’ni yönetti.

2-Elbistan ve diğer kazaların depolarında bulunan mühimmat, Mudafaa-i Hukuk Teşkilatı’nın öncülüğünde Maraş – Elbistan yoluyla cephane desteği sağlandı.

3-Harp boyunca yerli doktorlar yaralıların imdadına yetiştiler. Başta DR. MUSTAFA BEY OLMAK ÜZERE DR. HİLMİ, DR. MURAT ve Sivas ‘tan gelen YÜZBAŞI DR. HALDUN hizmet sundular ilaçlarda Maraş eczanelerinden temin edildi.

4- iki tarafında insan kayıbı oldu. Fransızlardan 1000 ve Ermenilerden 15000 kişi öldü. Türklerden 4000 kişi ayrıca meçhul kayıpların listesi tam olarak bilinmiyor.

5- Maraş Harbi Anadolu’yu ateşleyen meşale oldu.

Elbistan ve Maraş

Bu kurtuluşta Maraş'a bağlı çevre halkının önemli katkıları gerektiği kadar anlatılmadığından ve de yanlış bilgiler sonucu sanki Elbistan ve çevresinin hiç katkısı yokmuş gibi bir yanlışlık ortaya çıkmıştır. Gerçi yukarıdaki bilgiler bu yanlışlığı çürütmektedir. Maraş Savunmasının en şiddetli günlerinde Elbistan’dan Maraş’a sürekli silah sevkiyatı yapılmıştır. Örneğin Maraş Savunmasında kullanılan birkaç toptan birisi olan 50 mermili yedi buçukluk bir top Elbistanlı çetelerce; 1920 Ocak ayının son günlerinde kar, boran, tipi demeden iki buçuk günde Maraş’a ulaştırılmıştır. Ayrıca Fransız işgali sırasında korunmak ve teşkilatlanmak amacıyla Kaçıp Elbistan’a gelen önderlerin muhafazası ve işgal sırasında Elbistan’a sığınan Maraşlı yüzlerce ailenin ağırlanmasını sağlamıştır.

Ayrıca Elbistan üzerinden Maraş’ın Kurtuluşu için yürütülen faaliyetlere çevre ilçelerde dahil edilmiştir. Örneğin Batumlu Ali Efendi başkanlığında 17 kişilik bir heyet Elbistan’a gelerek Mustafa kemal Paşa ile yaptıkları görüşme sonrasında Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurup faaliyete geçmişlerdir. Maraş’ın işgalden kurtulmasında, Elbistan’ın yanı sıra Pazarcık, Göksun, Andırın ve Afşin’den gelen milis kuvvetlerinde çok büyük katkıları olmuştur. Örneğin Afşin(Efsus) nahiyesinde bulunan Köşoğlu Süleyman Efendi Efsus Mülhakat-ı Kuvay-ı Milliye kumandanı olarak çeteleri ile savaştığı gibi arazisinden çıkan tüm mahsülü Kuvay-ı Milliye teslim etmiştir. Efsus Mülhakatı Kuvay- Milliye Kumandanı Köftecizade Şükrü imzası ile Ankara’da Heyet-i Temsiliye Riyasetine şu telgraf çekilmiştir.

Binboğa’nın cesur sükenâsından(sakinlerinden) iki yüzelli kadar efradımıza Elbistan’ca silah yetiştirilemediğinden, yalnız elli silah alınabilmiştir. Silah vürudundan  ba’de’t-teslim arkamızdan yetişmek üzere, ellibeş silahlı ve altmış neferle müstamenbillah (Allah’ın yardımıyla) elyevm Maraş’a müteveccihen  hareket olunduğu  bera-yı malumat arz olunur. 10.02.1336

Not: Mustafa Köş “Milli Mucadele de Afşinli Kahramanlar ve Maraş Savaşı”

Osmanlı’nın Son Döneminde Maraş’ta Ermeni Siyasi Faaliyetleri Prof. Dr. Ahmet Eyici

Bunlara ek olarak olayları bizzat yaşayanlardan Eğitimci Osman Necati Erginöz ve Arslan Bey(Tokuzata) anılarında bu konularla ilgili geniş notlar yazmışlardır.

Osman Necati Erginöz, hatıralarında şöyle yazmakta. “Elbistan’dan bu mücadeleye Nakipoğlu Mehmet kumandasında 150,  Müftülüzade Hacı Efendi kumandasında 200, Rıza Efendizade Tahir Efendi kumandasında 150 kişilik müfrezelerle, bizzat kendi oğulları ve yakınlarının katıldığı bu güçler Cancık Cephesi'ni,  Arslan Bey’in Çerkezlerinden  kurulu vurucu gücü ve yine Pazarcıklı Atmalı Aşireti Reisi Paşo Ağa'nın 350 kişilik Kürt kolu,  Maraş merkez halkı ile birlikte Maraş'ı sarmışlar ve düşmanla amansızsa mücadele etmişlerdir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan GÜLLÜ Arşivi