4 Kuşak Saraçlık Zenaatini Sürdürüyorlar

4 Kuşak Saraçlık Zenaatini Sürdürüyorlar
4 kuşaktır büyükdededen toruna saraçlık yapıyorlar, soyadlarını saraçlıktan aldılar.

Haydar Semerci liseyi bitirmiş şimdi büyük dede mesleği olan Saraçlık Mesleğini sürdürüyor. Büyük Dedesi Mehmet Semerci, Dedesi Haydar Semerci, Babası Nuri Semerci ve kendisi(torun)  Haydar Semerci tam 200 yıldır mesleğin içindeler. Baba Nuri Semerci onun okuyup, artık bitmek üzere olan saraçlığı yapmasına gönlü razı olmamış ancak, liseden sonra başkasının yanında çalışacağına dede mesleğini götürsün istemiş.

Haydar Semerci, asgari ücretle bir fabrikada çalışmaktansa, bu mesleği yaparım, en azından meslek unutulmaz, benimle bir dönem daha devam eder diyerek sarılmış işine. Ancak bu meslek artık eskisi gibi aranmıyor.

SARAÇLIĞIN TARİHÇESİ

Araba koşumları, binek veya çeki at takımları, eyer, semer gibi bütün takımların deri ve meşinden olan kısımlarını yapma ve tâmir etme işi, sanatı. Meşin ve deriden çeşitli eşyâlar yapanlara saraç bu sanata ve işe saraçlık; bu şekildeki sanat sâhiplerinin (erbâbının) toplu hâlde bulundukları yerlere saraçhâne ismi verilmektedir.
Saraçlığın târihi, M.Ö. yüzlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Çok eski çağlarda, Lidyalılar tarafından ortaya çıkarılan saraçlık, Orta Asya Türklerinde zirveye ulaşmıştır. Türkler hayatlarını at üstünde geçirdikleri için, saraçlık sanatına çok önem vermişlerdir. Türklerin işlemeli olarak yaptıkları at takımları, ayaklarına giydikleri yanları postlu ve süslü yumuşak çizmeleri târihlere geçmiştir. Türkler derinin işlemesini çok iyi bilirlerdi. Gittikleri ve kendi idârelerine geçirdikleri memleketlere de saraçlık sanatını götürürler ve oralarda yayarlardı. Bugünün Avrupası bu sâyede Türklerden saraçlık sanatını almış ve öğrenmiştir.
Balkan ülkelerinin bâzılarında hâlâ eski Osmanlı-Türk saraçhâneleri kalıntılarına rastlanması bunlara delildir.
Saraçlık sanatı, ortaçağda teşkilâtlanan diğer sanat dalları gibi bunlar da kendilerine âit bir yerde toplanmaya başladılar. Devrin bey ve sultanlarından çalışma ruhsatları aldılar.
Daha sonra Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra, saraçlara özel çalışma ruhsatı verdi. Bugün İstanbul-Fâtih semtinde, Saraçhâne ismiyle anılan yere dükkânlar yaptırdı ve bütün saraçları buraya topladı. Bu SaraçhâneÇarşısı Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde de geçmektedir. Aynı çarşı 1908’de meydana gelen büyük Fâtih yangınında, tamâmen yandı ve bir semt ismi olarak kaldı.
Saraçlık sanatı çok dikkat istiyen bir meslektir. Koşum takımlarını hayvanın boynunu rahatsız etmeyecek şekilde yapmak çok önemlidir. Bu takımlar hayvanın tabiî hareketini hiç engellememelidir. Sıkma, ezme, çarpma gibi durumların olmamasına çok dikkat edilir. Eyer ve dizgin yapılırken de aynı konular göz önünde bulundurulur.
Saraçlıkta kullanılan derinin önemi çok büyüktür. Her deriyi kullanmak uygun değildir. Deriler kromlu ve iyi dabağlanmış olmalı ve yumuşak olmasına dikkat edilmelidir.
Saraçlıkta; kösele, deri, ağaç, demir, saç, bez , kaya, kıl ve kıtık vb. gibi çeşitli maddeler kullanılmaktadır. Günümüzde saraçlar ayrıca, av malzemeleri, spor malzemesi, oto döşemesi vs. gibi işleri de yaparak sanat alanlarını genişletmişlerdir.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.