TÜRKİYE’NİN SORUNU EĞİTİM VE GENÇLİK-3 ( KÜLTÜR SAVAŞLARI)

.

Dünyada Müslümanlara zulüm devam ediyor. Müslümanlar yaşadıkları ülkede baskılara ve ikinci sınıf vatandaşlık uygulaması görmeye devam ediliyor. Bazı İslam ülkeleri hariç diğer ülkelerde Müslümanların baskıyla hakları gasp ediliyor. Bu baskılar, din ve kültürel ayrımla yapılmaktadır.

Geçen 100 yılda İslam ülkelerinin başına küreselcilerin ya da şeytani akıl güçlerinin  tasvip ettiği liderler getirilmiş ve masum halklar bastırılmıştır. Modern sömürgecilik sistemi kurulmuştur. İslam ülkelerinin elindeki yeraltı ve yer üstü zenginlikler, sömürgeci devletler tarafından  paylaşılmıştır. Yeni dünya düzeni adı altında BM kurulmuş ve dünya 5  devletin tasallutuna teslim edilmiştir. Ayrıca bu devletler de küreselcilerin ya da Yahudi zengin ailelerin etkisi altındadır. Müslümanlar çalışsın, ama nimetlerden faydalanmasınlar, onları biz yönetelim anlayışı ön plana çıkmıştır. Çünkü artık  Müslümanlar halifeliğin kaldırılmasıyla başsız kalmıştı.

İslam Birliği hiçbir zaman kurdurulmamış ve kurulan teşkilatlar da Müslümanları tam temsil etmemiştir. O kuruluşlar da onların kontrolü altındadır.  Demokrasi, cumhuriyet, yönetim altında seçimlere hep müdahil olunmuş, Müslümanlar köle zihniyetiyle hor görülmüştür.

Haçlı seferleriyle ortalığı yakıp yıkan ve talan ile sözde Hıristiyanlık kullanılmış, bunun neticesinde Batıya soykırım yapmak  bir miras kalmıştır. Zaten tahrif olmuş dinlerine Fransa’da  Rönesans yapılarak dinde reform yaptılar. Kapitalist, sosyalist gibi sistemler kurularak paralar kontrol altına alınmış, haklının değil  güçlünün yanında  olan bir düzen kurulmuştur. Dinler üstü bir hayat nizamıyla ilahlığa kalkılmıştır. Dinin yerine kültür kullanılmıştır. Çünkü din küreselcilerin menfaatine ters düşmekte, tahrif edilmiş dinden de faydalanmaktadırlar. Ancak karşılarındaki esas hasım,  İslam Dini olmuştur. Bu yüzden İslam düşmanlarının tuzakları hiç bitmeyecektir.

Dinimizden taviz  veren eğitimler, yabancı kültürün aşılanması, Batı hayranlığı, bozuk mezheplerin ve itikadı bozuk cemaatlerin desteklenmesiyle içerden dışardan saldırılara maruz bırakıldık.

Artık Türkiye’nin başarılı işler yapması; milli ve yerli silahların yapılması, terörle mücadelesi, Suriye’ye operasyon, Doğu Akdeniz’de arama çalışmaları,  muhafazakar kesime fırsat verilmesi, yer altı ve yer üstü kaynaklara sahip çıkılması gibi güçlü bir ülkenin doğması rakiplerini rahatsız etmektedir. İslam adına ülkemize saldırı yapılmakta ve doğrudan Cumhurbaşkanımız hedef alınmaktadır. Türkiye Mazlumların koruyucusu haline gelmiştir.

Tarihimizin yanlış öğretilmesi, eğitim politikasının bir türlü düzeltilememesi neticesinde gençliğin gittikçe dejenere olması, geçmişini bilmeyen geleceğini planlamayan bir nesil yetişmektedir. Beyin göçü ile zeki gençliğimiz çalınmış, çağdaş ve moda kavramlarıyla yaşantıları yabancılaştırılmış, müzik, sinema, tiyatro, opera gibi Batı kültüründen etkilenmiş, Batı medeniyetine hayran bir kesim yetiştirilmiştir. Geçmişini okuyamayan cahil bir nesle dönüştürüldük. Arşivde halen okunmayan yüzbinlerce eserlerimiz var. Kültürüne meraklı bir gençlik yetiştiremedik. Gençliğe itham olan  Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Osman Yüksel Serdengeçti gibi kültür ve sanat  adamlarının sayısının arttırılması gerekmektedir. Dede Korkut’un, Hoca Ahmet Yesevi’nin, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’nin, Mevla- na Celaleddin-i Rûmi’nin, Hacı Bayrâm-ı Veli’nin, Şeyh Şaban-ı Veli’nin, Yunus Emre’nin, Eşrefoğlu Rûmi’nin görklü nazarıyla dünyaya bakan hayat felsefemiz, inancımız; merhametin, sevginin, şefkatin membaıdır.

Musikiden şiire, sinemadan tiyatroya, şehirden mimariye, kütüphaneden kitapçılı- ğa, müzecilikten yayıncılığa hayatı daha çok güzelleştirecek, insanı yüceltecek bir kültür iklimine ihtiyacımız vardır.

03-05 Mart 2017 tarihli III. Milli Kültür Şurası sonuç bildirgesinde; “Kültürümüzü geliştirmek için devletin daha çok himayesini gerektiren alanlar dikkatle tespit edilmiş, Bakanlığımızın sorumluluklarıyla ilgili getirilen tekliflerin yanı sıra Millî Eğitim başta olmak üzere merkezi idareye ve yerel yönetimlerimize, sivil toplum örgütlerine ve özel sektörümüze son derece kıymetli tavsiyelerde bulunulmuştur.” İfadesi yer almıştır. İşte bu tavsiyelerin uygulanması ve takibi şarttır. Zira kültür sermayemizin; yayıncılık, basın-medya, sinema, tiyatro, müzik ile geniş bir alanı vardır.   

Milletimizin örf ve adetine, diline, kültürüne ve geçmişine sahip çıkmalıyız.  Gençlerimizi geleceğin teminatı olarak daha kültürlü ve eğitimli bir nesil haline getirmeliyiz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri