Türk film ve dizileri niçin yerli değil?

Türk film ve dizileri niçin yerli değil?

Film ve diziler, propaganda yapabilecek en etkili yoldur. Ancak çoğu zaman kötülüğe hizmet eden propaganda aracıdır.

Özellikle ABD, Hollywood üzerinden çeşitli ülkeleri dizayn etmektedir. Sakın bu yazdıklarımın abartılı olduğunu düşünmeyin. Zihninizin ABD Vietnam savaşında niçin ABD'yi tuttuğunu düşünün. Çünkü Rambo ve benzer filmler ile ABD'yi kurtarıcı rolünde gördük. Daha doğrusu gösterildi. Bilinçaltımız bize öyle inandırdı.

Bu yazımda, asıl konumuz yerli film ve diziler olacak. Konumuza dönecek olursak.

Niçin Türk film ve dizilerimizde yerli kültürel ögeler yok denecek kadar az? Bunu sorgulamak gerek.

Sebeplerden birini paylaşayım.

Avrupa Birliği ve film endüstrileri, film ve diziler için kredi veriyor. Ancak kredi vermek için bazı şartlar öne sürüyor.

1-Film ya da diziye aykırı yumoş bir tip yerleştireceksin ve bunu topluma hoş göstereceksin.

2-Şehveti körükleyip topluma hoş göstereceksin.

3-Toplumun kültürel ögelerini yok sayıp, hümanist bir toplumu pompalayacaksın.

Hatırlıyor musunuz?! Mahsun Kırmızıgül güneşi gördüm diye bir sinema filmi çekmişti. Filmde Mahsun Kırmızıgül'ün köy yerindeki kardeşi aykırı bir tipti. Oysa köy yerinde aykırı bir tipin ne işi var.

Tabi ki yapımcının kredi alabilmek için öyle bir karakterle işi var.

Özellikle bütçe sağlayabilmek için bu tür karakterler film ve dizilere yerleştiriliyor.

Bir Rus sosyolog, Türk dizilerinin toplumlar üzerindeki etkisini sert sözlerle eleştirmişti. Açıklamasında, bu dizilerin sürekli dedikodu, saldırganlık, aile içi kaos ve aldatma temalarını işleyerek önce Türk toplumunu daha sonra bu film ve dizilerin satıldığı ülkelerin izleyicisini olumsuz etkilediğini öne sürmüştü.

Bazı Sosyologlara göre, bu yapımların yaydığı örneklikler “kültürel bir zehirlenmeye” yol açıyor.

Rusya Gazileri Z Hareketi’nin başkanı Ildar Reziapov, Roskomnadzor Türk dizilerinin yasaklanmasını talep etmişti.

Bir haberde, Reziapov şunları demişti: "Türk dizileri, Rus kadınların beklentilerini yükseltiyor ve bu ülkedeki doğum oranlarını olumsuz etkiliyor."

Ona göre, Türk dizilerinde gösterilen romantik ve ideal erkek profili, Rus erkeklerini gölgede bırakıyor ve kadınların yerli erkeklere olan ilgisini azaltıyor.

Gördüğünüz gibi Türk film ve dizileri, Rus sosyolog ve yöneticiyi bile rahatsız etmiş. Peki haklı mı? Kanaatimce haklı.

DİZİLERDE NE OLMALI

1-Mahalle ve Türk toplumu olmalı:

Bugün yerli olarak gösterilen diziler ne kadar yerli dense de dizilerdeki yaşam ve karakterler batılı. Dizilerde Türk toplumunu yansıtacak karakterler olmalı.

2-Örnek rol modeller, kahramanlar olmalı:

Türk dizilerindeki karakterler ve rol modeller çok kötü olmakla beraber bir kaç rol model olacak iyi karakterlerde var. Ama bu örnekler yok denecek kadar az.

Dizilere Ekmek teknesi dizisindeki Fırıncı Nusret Baba, Deli yürek dizisindeki Kuşçu ve Gönül dağı dizisindeki Ciritçi Abdullah gibi karakterler yerleştirilmeli.

3-Kolay para kazanmadan ziyade emek ve helal para kazanma gösterilmeli:

Türk dizilerinde gençlere en cazip gelen, konforlu yaşam, eğlence davetleri, lüks araba, lüks evler, güzellik uğruna harcanan servetler.

Kaynağı belirsiz ve çok çabuk elde edilen servetler şüphelidir. Şüpheli şeylerden uzak durmak gerekir. Dizilerde karakterlerin ne iş yaptığı belirgin olmalıdır. Kolay para değil helal para kazanma işlenmelidir.

4-Karakterlerin ne iş yaptığı belli olmalı:

Türk film ve dizilerde genel itibari ile lüks ofisler ve plazalar var ancak bu mekanlarda ne iş yaptığı belli olmayan bir sürü çalışan mevcut. Filmin başrol oyuncusunun zaten ne iş yaptığı belli değil.

Film ve dizilerde yapılan işler belirgin olmalı.

5- Öğretici ve ahlaki kaidesi olmalı:

Film ve diziler, iyiliği de, kötülüğü de yayabilir. Dizilerde bir saat boyunca aldatma, mafya, kavga, anne babaya çemkirme gibi olumsuz davranışlar var. Eğitici bir tarafı yok.

Film ve diziler, çocuklar ve gençler için, öğretici ve eğitici olmalıdır.

6-Kötü karakterler masumlaştırılmamalı:

Film ve dizilerde aldatan kadın, erkek, ve mafya karakterleri masumlaştırılıyor. Özellikle gençler diziler sayesinde mafyayı kendine rol model seçiyor.

Dizilerdeki mafyatik karakterli oyuncuların söyledikleri cümleler, gençlerin ağzında ahkâm kesen cümlelere dönüşüyor. Hayatın olağan akışı içerisinde iyi ve kötü insanlar hep vardır ve olmaya da devam edecektir. Film ve dizilerde de iyi ve kötü hep olacaktır. Lakin kötü karakterler masumlaştırılmamalı.

7-Gülmeyi bel altı haline getirmemeli:

Nükte bir sanat, nüktedan iyi bir sanatçıdır.

Nasrettin Hoca fıkraları ile güler iken aynı zamanda öğreniriz. Gülmek için illa bel altı cümleler kurmaya gerek yoktur. Bel altı şakaları dip seviyedir. Hatta seviyesizliktir. Türk film ve dizilerinde komedi seviyesiz cümlelerin kurulduğu, seviyesiz hareketlerin yapıldığı mecra haline dönüştürüldü. Komedi olmalı lakin bir seviyesi olmalı.

8-Okullar sevişme yeri değil eğitme yeri olmalı:

Türk dizileri; okulları eğitim, bilim, fikir yeri olarak değilde tepişme ve sevişme yeri olarak gösteriyor.

Özellikle okul dizilerinde ya da okul sahnesinde diziler, ergen tavırlar ile şehveti ve şiddeti harmanlayıp gençlerin gözüne sokuyor.

Gençlere bilgi ve bilinçten ziyade şehevi şeyler ve atarlı tavırlar daha cazip geliyor. Çünkü diziler, gençlerin haz merkezini harekete geçiriyor.

9-Zaman kavramları yok:

Film ve dizilerde kahramanlar, evlerine ve iş yerlerine istedikleri zaman geliyorlar, istedikleri zaman çıkıyorlar. İş disiplini yok. Bir zaman kavramı yok.

Oysa ev ve iş yerleri otel ya da Ali babanın çiftliği gibi kullanılmamalı. Ev demek aile demek. İlgi demek, zaman demektir. Dolayısıyla aileye zaman ayırmalı. Diziler evi otel gibi göstermemeli.

10- İzlenme (reyting) oranını haz nefs üzerinden belirlememeli.

Programlar ve diziler izlenme oranına göre sürekliliğini devam ettirirler. Beğenisi yetersiz olan diziler yayından kaldırılır.

Program ve diziler zaaflar üzerinden hazırlanır. Bilinçli olarak film ve dizilere öpüşme ve sevişme sahneleri eklenir. Çünkü şehevi şeyler, arzuları tetikler. Arzular, beyindeki haz merkezini uyarır.

İzleyici, fikir ve haber programlarını önceliğe almak yerine, magazinsel programları, film ve dizileri önceliğine alır.

Önceliğiniz aklı kullanmak olsun, hazzı değil.

Ajanslar ve tv kanalları akıl ve gönül merkezli yapımları artırmalılar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri