Sarıkamış Faciası (2)

.

Enver Bey; İttihatçıların ve II. Wilhelm’in baskılarıyla Yarbay rütbesinde, 32 yaşında Harbiye Nazırı yapılır. Harbiye Nazırlığı için;

1911 Trablusgarp harbi’ne gönüllü katılması nedeniyle 3 yıl;

1912 Balkan Harbi’nde Edirne’nin kurtarılması harekâtına gönüllü katılmasından dolayı da 3 yıl kıdem verilir ve general rütbesine terfi ettirilir.

Enver Paşa, düzenli bir orduya komuta etmemiş, askerlik hayatı komitacılıkla geçmiş bir subaydır.

Almanlar, Enver Paşa’yı ehliyetli ve liyakatlı olduğu için değil; kendilerine sadakât gösterdiği için desteklemiştir. Meselâ; II. Wilhelm, Enver paşa Harbiye Nazırı olunca, teamüllere aykırı bir biçimde Enver Paşa’yı tebrik etmiştir.

Enver Paşa'nın askerî, siyasî ve sosyal kişilik özellikleriyle ilgili yakınlarında bulunan insanların görüş ve gözlemleri, O’nun niteliklerini ve dolayısıyla SARIKAMIŞ HAREKÂTI’nın SARIKAMIŞ FACİASI’na dönüşmesinin etkenlerini daha açıkça ortaya koymaktadır:

Fahrettin ALTAY Paşa’nın görüşü:

“Bu yetişmezlik yüzünden de emir verirken verdiği emirlerin yapılıp yapılmayacağını bilmezdi.” [1]

Köprülülü Şerif İLDEN’in görüşü:

“Enver, hastalıklı bir hayalet, hırslı bir şöhrettir. Fakat, en farklı ve seçkin özelliği bir ihtilal bağımlısı olmasıdır. Allah, onu hiçbir şeyden korkmaz, hiç kimseden çekinmez, her şeyi yönetimi altına almaya, herkesi küçük görmeye mahkûm bir yaratılışla yaratmıştır. Her şey, hatta ülkenin hayatı bile Enver’in gözünde bir hiçtir. Benliğine o kadar güveni vardır ki, bir süre Almanya’yı imparatoruyla Hindenburg’uyla, Ludendorf’uyla birlikte kendi görüş ve emeline hizmet ettirmeye bile yeltendi. Sonuçta, onların görüş ve emeline hizmet etti, gitti. Biz de birlikte.” [2]

***

2. Meşrutiyet’in ilanından sonra sadrazam yapılan MAHMUT ŞEVKET PAŞA, bir suikastla 11 Haziran 1913 tarihinde öldürülür. Çünkü,

Mahmut Şevket Paşa’nın Almanya politikası, II. Abdülhamit’in Almanya politikasının aynısı idi.

Mahmut Şevket Paşa, gelecekte muhtemel çıkacak bir dünya savaşında Almanya’nın yanında yer almak istemiyordu. O da II. Abdülhamit gibi tarafsız bir politika izlemeyi ülkenin menfaatine uygun görüyordu.

Bu ölümün ardından sadrazamlığa İttihatçı görüşleri benimseyen Sait Halim Paşa, Harbiye Nazırlığı’na ise Enver Paşa getirildi. [3]

2. Meşrutiyet’in ilânında olduğu gibi, 31 Mart Olayı’nda da Alman taraftarı Enver Bey’in rolü ve etkisi büyüktür. Harekât başlamadan önce Enver Bey, Berlin’deki askerî ateşe görevini bırakır ve acele Harekât Ordusu Kurmay Başkanlığı görevine getirilir.

AMAÇ:

Tarafsız bir siyaset izleyen, Almanya tarafında yer almak istemeyen Abdülhamit’i tahttan indirmek; (27 Nisan 1909)

Yerine, pasif ve zayıf olarak kabul edilen Sultan Reşat’ı getirmek;

Enver Bey’in “Paşa” olmasını sağlayarak ülkenin yönetimini ona devretmek. [4]

Almanya Osmanlı Devleti ile ittifaka ihtiyaç duymasına rağmen, ittifak için çok acele davranmaz. Çünkü, Osmanlı Devleti ve ordusu çok güçsüzdür. Güçsüz bir orduyla ittifak yapmak işine gelmez. Ama, savaş çıktığında Rusya, İngiltere ve Fransa karşısında yeni bir cephenin açılması açısından Osmanlı ile ittifak kurmayı menfaatine uygun görür. Alman Genelkurmay Bşk. MOLTKE’nin Avusturya Genelkurmay Bşk. HÖRZENDORF’a hitaben yaptığı şu konuşma, bu düşünceyi yansıtır:

“Osmanlı, askerî bakımdan bir sıfırdır. Askerî heyetimizin raporları tamamen ümit kırıcıdır. Ordu, anlatılması olanaksız bir durumdadır. Daha önce Türkiye’den ‘Hasta Adam’ olarak söz edildiğine göre, şimdi ‘Ölen Adam’ dan söz etmek gerekiyor.Artık, yaşama gücü kalmamıştır ve kurtarılması olanaksız bir can çekişme halinde bulunuyor.” [5]

Yukarıdaki düşünceyi, İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Baron WANGENHEİM de Alman Dışişleri Bakanlığına çektiği telgrafta şöyle doğrulamaktadır:

“Osmanlı Hükümeti, müttefik rolüne asla lâyık değildir. Bu hükümet, müttefiklerine hiçbir fayda sağlamaz.Ancak, müttefiklerinin yükünü artırır.” [6]

İstanbul Büyükelçisi Baron WANGENHEİM; Enver, Talat ve Cemal Paşa’larla Ekim 1914’de gizli bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre Almanya, Türkiye’ye 30 milyon paund (600 milyon frank) tutarında borç para vermeyi kabul eder. Böylece, Osmanlı ordusu, Almanların yanında, sanki onların paralı askeri gibi Birinci Dünya Savaşı’na katılır. [7]

***

Ordunun silah, mühimmat ve erzak sıkıntısı yaşamasına; çetin kış şartlarına ve hastalıklara rağmen, Enver Paşa bölgedeki 3. Ordu’nun taarruz etmesini emreder. Bu şartlar altında savunmadan ziyade taarruz büyük bir hatadır.

Taarruz emrinin hatalı olduğunu ifade edenlerden biri de Şevket Süreyya AYDEMİR’dir. O’na göre, 3. Ordu birlikleri yerlerinde dursa idi, Sarıkamış faciası yaşanmayacaktı. [8]

O GÜNLERDE Başkomutanlık Karargâhında subay olarak görev yapan Kâzım Karabekir, bir fırsatını bulup, Kafkasya cephesinde bir taarruz harekâtının zararlarını anlatmış; ama Enver Paşa’yı ikna edememiştir.

“Erzurum ve Kars yaylalarının kışı pek şiddetlidir. Kışın şehirlerin sokaklarında bile kar bir metreyi aşar. Dağlardan kuş uçmaz, kervan geçmez. … Ruslar, demiryolları sayesinde Kars’a da Sarıkamış’a da kuvvet yetiştirebilirler. Bizim yollarımız bile yok. Değil kuvvet sevki, sevk olunan kuvvetlere erzak bile yetiştiremeyiz. Cephane meselesi, başlı başına korkunç bir faciaya sebep olabilir.” [9]

***

Hafız Hakkı Bey, Enver Paşa tarafından genel durum hakkında incelemeler yapması amacıyla 3. Ordu’nun bulunduğu bölgeye gönderilir. Müfettiş sıfatıyla Hafız hakkı Bey, 29 Kasım 1914 tarihinde Erzurum’dan İstanbul’a bir rapor gönderir. Bu raporda, 3. Ordu’nun savaşamayacak durumdaki özelliklerini gerçeklere uygun belirtir. Lâkin, 2 Aralık’ta ve sonraki günlerde gönderdiği raporlarında bölgedeki İttihatçıların etkisiyle ve ikbal endişesiyle gerçek olmayan bilgilere yer verir. Zaten taarruz etmenin yararlığı olduğuna inanan Enver Paşa, bu raporlara güvenerek 3. Ordu birliklerine yeniden taarruz emri verir. [10]

Şunu da ifade etmeden geçmek doğru olmayacaktır. Enver Paşa, 3. Ordu’nun Komutanı olması için Alman General Liman Von SANDERS’e teklif yapar. Liman Von SANDERS, bu teklifi reddeder. Çünkü O, 9., 10. ve 11. kolordularla merkezden ve yanlardan yapılacak bir çevirme ve kuşatma harekâtının başarılı olmayacağına inanıyordu.

Nitekim, savaştan sonra yazdığı “Türkiye’de Beş Yıl” adlı kitabında, şöyle diyecekti:

“3. Ordu’nun komutasını üzerine almış Enver Paşa’nın icra etmiş olduğu bu harekâtın sonunda, 3. Ordu, tamamen hezimete uğramıştır. Başlangıçta 90 bin kişiden ibaret olan bu ordudan, resmî kayıtlara göre, ancak 12 bin kişi geri dönmüş; geri kalanı tamamen imha olmuş, esir edilmiş veya çadırsız karlı ordugâhlarda açlıktan ve soğuktan yok olmuştu. Geri dönen erler arasında çok geçmeden tifüs salgını meydana geldiğinden, onların da birçokları ölmüştür.” [11] (Devamı var.)

***

[1] Süleyman KOCABAŞ, “Sarıkamış Faciası – Aralık 1914”, Vatan Yayınları, Birinci Baskı, Eylül 2007, İstanbul, s.23

[2] Köprülülü Şerif İLDEN, “Sarıkamış”, Hazırlayan: S. ÖNAL, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2003, s. 126 / 264-265

[3] Süleyman KOCABAŞ, “Sarıkamış Faciası – Aralık 1914”, Vatan Yayınları, Birinci Baskı, Eylül 2007, İstanbul, s.21-22 (“Mahmut Şevket Paşa Günlüğü, Arba Yayınları, İstanbul, s.79 )

[4] Süleyman KOCABAŞ, “Sarıkamış Faciası – Aralık 1914”, Vatan Yayınları, Birinci Baskı, Eylül 2007, İstanbul, s.19 / 20

[5] Jehuda L. Wallach, “Bir Askerî yardımın Anatomisi, Türkiye’de Prusya – Almanya Askerî Heyetleri 1835-1919”, Çeviren: F. ÇELİKER, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1985, s.114

[6] Jehuda L. Wallach, “Bir Askerî yardımın Anatomisi, Türkiye’de Prusya – Almanya Askerî Heyetleri 1835-1919”, Çeviren: F. ÇELİKER, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1985, s.134

[7] Joseph Pomiankowisky, “Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşü, 1914-1918, I. Dünya Harbi”, Çeviren: K. Turan, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 1990, s.78

[8] Şevket Süreyya AYDEMİR, “Enver Paşa”, Cilt: III, Remzi Kitap Evi, İstanbul, 1971, s.120

[9] Kâzım Karabekir, “Cihan Harbi’ne Neden Girdik?”, Cilt: II, Emre Yayınları, İstanbul, 1995, s.410

[10] Yavuz ÖZDEMİR, “Bir Savaşın Bilinmeyen Öyküsü Sarıkamış Harekâtı”, Erzurum Kalkınma Vakfı Yayınları, Erzurum, 2002, s.134 / Ali İhsan SABİS, “Harp Hatıralarım”, Cilt: II, Güneş matbaası, Ankara, 1951, s.120

[11] Liman Von Sanders, “Türkiye’de Beş Yıl”, Çeviren: M.Ş. Yazman, Burçak Yayınevi, İstanbul, 1968, s.55-56 (General Nikolski, “Bir Rus Generalinin Anlatımıyla Sarıkamış Harekâtı, 12-24 Aralık 1914”, Kariyer Yayınları No.: 152, Yayına hazırlayan: Mehmet DEMİR, Birinci Baskı, İstanbul, 2010, s.101)

 
İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri