Osmanlı Dönemi Türk Havacılığı

.

17 Aralık 1903’te Wright Kardeşlerin havadan ağır ilk motorlu uçuşu yapmasından yedi yıl sonra, 1910’da Fransa’da ilk kez uçakla tanışmıştı. 10 Eylül 1910’da Paris’te uluslararası katılımlı Picardie Manevraları düzenlenmiştir. Picardie Manevraları, 12-18 Eylül 1910'de Fransa'nın Pikardi bölgesinde yapılan bir tatbikattır. I. Dünya Savaşı'nda Britanyalı ve Fransız ordularına başkomutanlık yapan Mareşal Foch komutasında yapılmıştır. 17-21 Eylül 1910'da, Fransa'nın kuzeyinde Pikardi (Picardie) bölgesinde Fransızların başta Almanlar olmak üzere tüm dünyaya askeri gücünü göstermesi amacıyla yapılan manevralara PİCARDİE (Pikardi) MANEVRALARI denir.

Fransız Dışişleri Bakanlığı, 17-21 Eylül 1910 tarihleri arasında Picardie'de bir manevra düzenlendiğini, bu manevralara Osmanlı devletinden bir generalle üç subayın davetli olduğunu Paris'teki Osmanlı Büyükelçiliğine bildirmişti. Paris'te Büyükelçi Rifat Paşa idi. Paşa Askeri Ataşe Fethi (Okyar) Beye davet notasını havale etmişti. Fethi (Okyar), manevralara kendisi ile birlikte Mustafa Kemal (Atatürk)'ün de katılmasını istiyordu. Durumu bizzat Mahmud Şevket Paşay’a yazdı. Alınan cevapta Osmanlı Devleti adına Paris Ateşemiliteri Binbaşı Fethi(Okyay) Bey, Üçüncü Ordu Kurmay Başkanı Topçu Ali Rıza Paşa Kurmay Yüzbaşı Selahattin Bey ve Kurmay Yüzbaşı(Kolağası) Mustafa Kemal Bey’den oluşan bir gözlemci heyetiyle manevralara katılacaklardı. Ne var ki, Ali Rıza Paşa bu manevralara, sağlık nedenleri ile katılamamıştı. Heyete Fethi (Okyar) ’ın başkanlık etmesi kararlaştırıldı. Mustafa Kemal ve Selahaddin Bey, manevralara katılmak üzere 10 Eylül 1910 günü, Orient Ekspresi ile Selanik'ten Paris'e hareket ettiler..PİCARDİE (Pikardi) MANEVRALARI Atatürk’ün ilk yurt dışı gezisidir. 

 

Avrupa'nın tüm devletlerinin temsil edildiği manevralara sivil ve asker 60-70 delege katılmıştı. Konuklar, Fransız mutfağının en güzel yemekleri ve içkileriyle ağırlanıyordu manevra sırasında isteyen misafir ülkelerin subaylarının uçaklara bindirileceği bildirildi.

Yzb. Mustafa Kemal’de uçakların birine binmek için yöneldi. Bu sırada arkadaşı Paşa, Mustafa Kemal’in kolundan tuttu ve şöyle dedi” Bilmediğin aş, ya karın ağrıtır ya da baş” diye uyardı. Bunun üzerine Mustafa Kemal uçağa binmedi. Mustafa Kemal sırasını bir Rumen subayla değişmiş. Havalanan Romen subayın bindiği Uçak biraz sonra havalandı, havada birkaç tur attıktan sonra hızla yere çakıldı ve içinde ki bütün personel öldü. O olaydan sonra Mustafa Kemal hiç uçağa binmedi. Ancak istikbalin gelecekte göklerde olduğunu anlamıştı.

Daha sonra Fethi (Okyar)’ın anılarında belirtildiği gibi, bir daha bu fırsatı yakalayamayız, bir daha göremeyiz düşüncesiyle İsviçre, Hollanda ve Belçika devletlerini içine alan ve 14 gün süren bir gezi yaptılar. Ne yazık ki, bu gezi sırasında hangi şehirlere gittikleri, nereleri ziyaret ettikleri hakkında fazla bilgi sahibi değiliz. Gezinin 15. günü (10 Ekim 1910) Atatürk sevgili arkadaşına veda ederek Paris'ten Selanik'e döndü. Sonuç olarak diyebiliriz ki, Atatürk'ün yaşamında, Fransa ile birlikte 14 günlük İsviçre, Hollanda ve Belçika gezisi, ona Avrupa'nın genel durumu ve uygarlık alanında ulaştığı ilerlemeleri yerinde görme bakımından önemli bir yer alır. Özellikle, Picardie Manevraları onu çok etkilemiş, savaş silahlarındaki akıl almaz yeniliklerin bir dünya savaşı habercisi olduğu kanısına vardırtmıştır. Böyle bir savaş, Osmanlı devletini de ister istemez harbe sokacaktır. O halde şimdiden hazırlıklı olmak lazımdır. Hem de hiç zaman yitirmeden. Selanik'e tekrar geldiği ve görevi başına döndüğü gün bu düşüncelerin etkisi altındaydı. Zaman, onun ne kadar haklı olduğunu ortaya koyacak.

Picardie Manevralarından sonra Avrupa’da uçak sanayi gelişmeye başlamıştı. Bu manevralardan sonra Alman, Rus, İtalyan ve İngiliz askeri pilot yetiştirmek amacıyla Fransa’ya öğrenci göndermeye başlamışlardır. İşte bu sıralarda Osmanlı ilk kez Avrupa ile birlikte havacılıkta eş zamanlı olarak gelişme göstermiştir. Öyle ki Osmanlı havacılık çalışmaları bütün Balkan ülkelerinden ve Rusya’dan önce başlamıştır. Osmanlı’nın başlangıç olarak Batı’nın gerisinde kalmadığı belki de tek alan askeri havacılıktır dersek fazla abartmış olmayız.

Osmanlı topraklarında ilk uçaklı uçuşu, Baron  de Catters gerçekleştirmiştir. “Voison” adlı uçağıyla 2 Aralık 1909’da İstanbul semalarında uçmuş ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’yı da ziyaret etmiştir.

LİBYA (TRABLUSGARP) SAVAŞI VE UÇAKLAR

1911 yılında İtalya, Osmanlı toprağı Trablusgarp’a ( Bugün ki Libya) saldırmış. Osmanlı Devleti her bakımdan hazırlıksız yakalandığı bu savaşta, ilk olarak İtalyanlar uçak kullanmıştır. İtalya öncü kuvvetlerle birlikte uçuş bölüğüne 9 uçak ve 2 hava gemisi göndermiştir. İtalyanlar Türk mevzilerine uçakla bombalı saldırıda bulunmuşlardır. İtalyanlar savaşta Türk mevzilerine yaklaşık iki kiloluk dört bomba atarak tarihte ki ilk hava bombardımanını gerçekleştirmiştir. İtalyan uçakları Trablusgarp’ta ve Bingazi’de ki Hilal-i Ahmer (Kızılay) çadırlarını da bombalamışlardır.

Trablusgarp Savaşı başladığında İtalyan ordusunun 28 uçak ve 2 yönlendirilebilir balondan oluşan bir hava gücü vardır. Buna karşın Osmanlı ordusunun hiç hava gücü yoktur.

Osmanlı Devleti savaş sırasında 2 uçak bulup yabancı pilotlar kiralamıştır. Ancak Osmanlı bu uçakları Trablusgarp’a gönderilmesin de bir takım sıkıntılar yaşamış olduğundan bu uçakları savaşa sokamamıştır. Osmanlı bu savaşta uçak kullanamamıştır. Osmanlı bu savaşta uçak kullanmasa da savaşta, bir İtalyan uçağını düşürmeyi başarmıştır. Böylece havacılık tarihinde yerden açılan ateşle uçak düşüren ilk ülke Osmanlı olmuştur.  

Geleceğin en etkili savaş gücü olan uçaklar ilk olarak 1911 yılında İtalya ile Osmanlı Devleti arasında ki Trablusgarp Savaşı’nda kullanılmıştır. Ayrıca keşif, havadan çekim, bombardıman, düşen ilk uçak gibi havacılık tarihinin ilkleri bu savaş sırasında yaşanmıştır.   

 15 Mart 1912’de Osmanlı Genelkurmayı sipariş ettiği ilk keşif uçaklarına sahip olmuştur. Bu ilk Türk uçakları, ilk kez 27 Nisan 1912’de Türk semalarında uçmuştur. Osmanlı Balkan Savaş’larından önce İngiliz, Alman, Fransa’dan aldığı uçaklar için Yeşilköy’de bir askeri havaalanı kurmuştur. Aynı zamanda 3 Temmuz 1912’de de “Yeşilköy Tayyare Okulu’nun açılışı yapılmıştır.

1912’de başlayan Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin hava gücü Fransa’da eğitilmiş 2 pilot ve yurtdışından satın alınmış 17 uçaktan oluşmuştur. Osmanlı Devleti, uçakları ilk defa II. Balkan Savaşı’nda keşif ve bombardıman amaçlı olarak kullanmıştır. 6 Mart 1913 tarihli bir emirle Türk uçaklarının kanat altlarına milliyeti gösterme amacıyla ay yıldız çizilmiştir. Bu dünya havacılığında bir ilktir.

Balkan Savaşları sırasında maddi ve manevi büyük sıkıntılar çeken Osmanlı Devleti, hazinede uçak alacak para olmadığı için halktan yardım toplamaya karar vermiştir. Mahmut Şevket Paşa, hava gücünü artırmak için “TEYYARE İANESİ” kampanyası başlatmıştır. Mahmut Şevket Paşa 30, Sultan Reşat 1000 altınla kampanyaya destek vermiştir. Bu paralarla alına uçağa OSMANLI adı verilmiştir. Serasker Rıza Paşa da kendi parasıyla alıp orduya bağışladığı uçağa VATAN adını koymuştur. Mısırlı Prens Celalettin de PRENS CELADDİN adını verdiği bir uçak satın alıp orduya vermiştir. Yardım paralarıyla alınan ilk uçaklara “Meşrutiyet” ve “Ordu” adları verilmiştir. Memurlar da “Gümrük” ve “Maliye” adlarını vermeyi düşündükleri uçakları almak için para toplamıştır. Halkın bağışlarıyla 103.483 Frank’a “Muavenet-i Milliye” adı verilen bir uçak satın alınmıştır.

1914 yılında Enver Paşa, Fransa’da eğitim görüp yurda dönen ilk pilotlardan olan Fethi, İsmail Hakkı ve Nuri beylerin 2500 kilometrelik İstanbul- Kahire uçuşunu gerçekleştirmelerini istemiştir. 8 Şubat 1914 yılında İstanbul Yeşilköy’den törenle uğurlanan uçaklara yaveri Mülazım-ı Evvel Sadık Bey’i de katarak göndermiştir.  Mülazım-ı Evvel Sadık Bey ve Fethi Bey, “Muavenet-i Milliye” uçağına, Yüzbaşı Nuri ve Mülazım-ı Evvel İsmail Hakkı’da “Prens Celaleddin” adlı uçaklarla Kahire’ye doğru havalanmışlardır. Ancak yolda uçakları düşünce Fethi Bey, Sadık Bey ve Yüzbaşı Nuri Bey ilk hava şehitlerimiz olmuşlardır. Daha sonra görevlendirilen Pilot Salim ve Kemal Beyler ikinci denemede Kahire’ye inmişlerdir.

Osmanlı Devleti askeri uçak sanayine Avrupa’yla eşzamanlı olarak yönelmiş olsa da kısa zamanda Avrupa’nın gerisinde kalmıştır. Örneğin 1914-1918 yılları arasında ki I. Dünya Savaşı’na İngiltere 84 uçakla katılmış, savaş sonunda 3500 uçak üretir hale gelmiştir. İtalya savaşın başında 84 uçağa sahipken, savaş sonunda 1754 uçağa ulaşmıştır. Fransa cephede 3600 uçak bulundurmuştur. Almaya savaşın başında 258 uçağa sahipken savaş sonunda 5000 uçağa ulaşmıştır. Avusturya 70 uçak ve 36 pilotla katıldığı savaş sırasında ve savaş sonunda 5431 uçak üretmiştir. 1917 yılında savaşa giren ABD, savaş başında 740 uçak ve 800 pilotu varken savaş sonunda  4846 bombardıman uçağı üretmiştir.

Bunlara karşılık Osmanlı savaşa girdiğinde 8 uçak ve 10 pilotu vardı. Savaş sırasında Alman desteği ile 40 uçağa ve sonunda 100 uçağa ulaşmıştır.

Osmanlı Devleti havacılık çalışmalarında Avrupa ülkeleriyle eşzamanlı başlamış olsa da, bilgi, teknoloji ve yetişmiş elemana sahip olmadığı için ve en önemlisi borç batağında olduğu hiçbir zaman kendi uçağını yapamamıştır.

Adnan GÜLLÜ

Tarih Araştırmacısı 

Faydalanılan Kaynaklar:

Türk hava Kuvvetlerinin Tarihçesi (Ankara 1981)

Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi

Türk Tayyarecilik ve Balonculuk Tarihi (Sürreya İlmen)  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri