Ölümcül Fikirler

.

Hayatının her bir zerresini bir fikre adamak!

 

 

En ufak çıkarın olmadan,  sadece o gayeye hizmet etmek için her şeyini gözünü kırpmadan vermek! 

Yaşamın boyunca kendini o alanda okuduğun kitaplarla doyurmak! 

Yaşıtların karşı cins peşinde koşup ciddiyetsiz, cıvık ilişkilere yelken açarken fikirlerin için güdülerine ket vurmak!

Ve hepsinden de önemlisi, her şeyin ötesinde insanlık karşısında canı gönülden tereddütsüz savunabileceğin bir fikre sahip olmak!

Hep gıpta etmişimdir böyle insanlara. Sanırım hiç yapamayacağım için. 


 

Yahut uğruna kendimi tereddütsüz feda edebileceğim bir fikriyata sahip olmadığım için. 

 

Hiç düşündünüz mü neden bir insan fikirleri için tüm hayatını harcar?  

 

Neden amaçları uğruna ailesini, sevdiğini, arkadaşlarını, yaşadığı yeri, gençliğinin en güzel dönemlerini hiç düşünmeden feda eder?  

 

Neden fikirleri için bunları yaparken bir saniye bile düşünme ihtiyacı hissetmez?  

 

Sizin hiç, uğruna her şeyinizden vazgeçebileceğiniz bir fikriniz oldu mu?

 

Burada dikkat edilmesi gereken tek bir nokta var, savunulan ideolojinin her ne olursa olsun alt yapısının gerçekten araştırılarak inşa edilmiş olmasıdır. 

 

Kuru kuruya savunulan bir fikir, ideolojik körlükten başka bir şey değildir.  

 

Zaten kuru temeller üzerine inşa edilen bir düşünce sisteminin çökmemesi imkânsızdır.

Bir hayat düşünün,  her saniyesi ırk ayrımına karşı mücadeleyle geçsin. 

Bir hayat düşünün,  attığı her adımla Afrikalı siyahların simge ve sembolü olsun. 

Bir hayat düşünün,  tam 27 yılı güneş ışığı dahi görmeden küçücük bir hücrede geçsin. 

Ve bir hayat düşünün, o daracık hücreden özgürlüğe adımını attığı anın saniyesinde, hapse girmesine neden olan mücadelesinden milim taviz vermeden yoluna devam etsin. 

Düşünün, bir hayat düşünün, hücreden çıktığında 71 yaşında olmasına rağmen hala ilk gün ki gibi özgürlük arzusuyla yanıp tutuşsun.  

Evet, dünyanın en ünlü mahkûmundan bahsediyorum. 

"Nelson Mandela"...

"Mücadele benim hayatımdır. Hayatımın sonuna kadar siyahların bağımsızlığı için mücadele edeceğim."  sözüyle adını beyinlere "özgürlük savaşçısı" olarak kazıtan efsane. 

Siz bir Nelson Mandela olmak istemez miydiniz?  

Nelson Mandela olacak fikriniz olmadı mı hiç?

 İstemez miydiniz olmasını?

"Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım.’’  diyen o ünlü İtalyan gökbilimci, filozof olmak istemez miydiniz?

Evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu iddia etmesi üzerine Enginizasyon mahkemesi tarafından idamla tehdit edilen Giordano Bruno olabilmek!

Görüşlerinden vazgeçmesi karşılığında affedileceğini öğrenip lakin fikirlerinden en ufak taviz vermemek!  

Siz ne yapardınız? 

Ne gördüğüm hakikati gizlerim ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım mı derdiniz? 

Yoksa yaşam, fikirlerden daha önemli deyip geri adım mı atardınız? 

Fikirlerinizin kaya gibi ardında durup ömür boyu ölümsüz olmayı mı yeğlerdiniz,  o anlık yaşamayı mı?

Ölüme giderken ölümsüzlüğü seçmişti Giardino Bruno. 

Ve tam elli iki yaşındaydı.  Görüşlerinden dolayı Roma’da diri diri yakılarak sonsuzluğa uğurlamıştı kendini. 

"Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar." demişti. 

Nitekim de öyle oldu, kötü insanlar kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanıp diri diri yaktılar Bruno’yu. 

Bir hayat düşünün ölmeden önce kendi etinin yanık kokusunu hisseden ama fikirleri uğruna ölümü umursamayan bir hayat! 

Bir hayat düşünün yaşamla ilke arasında kalınan tercihte gözünü kırpmadan ilkeli bir yaşamı tercih eden bir hayat!

Sizin hiç ölüm kokusuna aldırmadan savunabileceğiniz bir fikriniz oldu mu?

Daha da önemlisi sizin hiç, bir fikriniz oldu mu?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri