Ney Ve Neyzenlik

.

Ney ses rengi olarak insan sesine en yakın çalgılardan biridir. Her türlü müzikâl motifi icrâ etmeye imkan tanır.

Ney, Klâsik Türk Müziğimizin yegâne üflemeli çalgısı ve Türk Tasavvuf Müziği’nin baş sazıdır. Tüm tekke mûsikîsinde bendir ile birlikte cevâz gören tek müzik âletidir.

Hz. Mevlânâ’nın felsefesinde ney, “İnsan-ı Kâmil” in, yani belirli aşamalardan geçerek Olgunlaşmış insanın sembolü olarak tanımlanır.

Kutbü’n-nâyî Niyâzî Sayın, ney ve İnsan-ı Kâmil ilişkisi hakkındaki şöyle der:

“Ney, yapı olarak dokuz deliktir. İnsana yakın bir duruma sahiptir. Kamışlıktan kopması bir insanın olgunluğa erişmesiyle alâkalıdır. Neyi alırsınız, kamışlıktan koparırsınız, kollarını kesersiniz, vücûdunda delikler açarsınız… Yâni insanı da olgun hâle getiren bir ney yapıcısı vardır. Onu da Hakk’ın kendisi olarak düşünüyoruz.”

Günümüz mutasavvıflarından Ömer Tuğrul İNANÇER ise sohbetlerinde şöyle anlatır.

“Yetiştiği kamışlıktan kesilerek ayrılmış, vücudunda ateşle veya bıçakla delikler delinmiş, altına ve üstüne yani başına ve ayağına hatta boğumları arasına teller sarılmış madeni halkalar geçirilmiş kupkuru, sapsarı bir hale gelmiş içi boş bir kamış parçası. Ancak neyzenin "hû" sadâsı ile içi doluyor ve o zaman içindeki hava yakıcı bir ateş haline geliyor. ”

Hakkında dîvanları dolduracak kadar çok şiir söylenmiş olan ney için, haklı şöhreti bugüne kadar gelen Nedim bile Nây'ın içindeki haletin ne olduğunu izahda zorluk çekerek:

“Olmakta derununda hava ateş-i sûzân,

Nây'ın diye bilmem ki ne halet var içinde”  diyor

Ney böylesine içi boş ancak neyzenin sadası ile dolan bir kamış parçası. Neyzenin bir aleti, neyzenin istediği seslerin, sadaların çıkmasına yarayan yani neyzenin arzularının zuhur ettiği bir alet. O sebeple Mevlevilerce ney kutsal sayılarak “ Nay-i Şerif “ diye anılır

Neyzenler hemen her dönemde neylerini kendileri îmâl etmişlerdir. Bunda Mevlevîlik kültüründen gelen bir gelenekle para ile ney satmanın neyzenlerce hoş karşılanmamasının önemli rolü olmuştur.

Bugün hayatta bulunmayan ünlü neyzenler arasında Şeyh Yusuf Dede, Kutb-ı nâyî Osman Dede, Neyzen Yusuf Paşa, Neyzen Dede Sâlih Efendi, Neyzen Aziz Dede,  Neyzen Emin Dede,  Hüseyin Fahreddin Dede ve Aka Gündüz Kutbay gibi birçok neyzenler gelmiştir.

Yaşayan neyzenlerimiz ise; Niyâzi Sayın, Hakan Avlan, Ahmet Şahin, Doğan Ergin, Sadrettin Özçimi, Süleyman Erguner, Ekrem Vural, Ümit Gürelman, Uğur Onuk gibi, ilk aklımıza gelen üstadları sayabiliriz.

Şehrimizde ise 1974 yılında kurulan Kahramanmaraş Musıki Derneğinde de kurulduğun günden bu güne kadar şehrimizde bir çok neyzen yetişmesine vesile olmuştur.

Kahramanmaraş Musıki Derneğinde, Şu anda dernek başkanlığını yapan Bahaiddin Bilginer’de İstanbul’da Neyzen Ümit Gürelman’ın yetiştirdiği neyzenler arasındadır. Metin İspiroğlu, Harun Atılgan, Ali Avgın, Mustafa Çam, Zekeriya Tanış, Alaaddin Öter, Süleyman Çıngılı gibi birçok neyzenin yetişmesinde bu derneğin katkısı çok büyük olmuştur.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri