"Pahalıda ondan !" dediğinizi duyar gibiyim. O zaman "Neden pahalı ?" sorgulamasına geçmeden, genel bir giriş sonrası konuyu birlikte ele alıp değerlendirelim.
Hayvansal gıdaları bitkisel gıdalardan üstün kılan en önemli özellik, bitkisel gıdalarda bulunmayan ve sadece hayvansal gıdalarda bulunan eksojen amino asitlerdir. Eksojen amino asitleri vücut sentezleyemediği için mutlaka dışarıdan yani hayvansal gıdalardan alınması gerekir. Dokuz adet olan eksojen amino asitler vucutta, doku yapımı, ceninin ve beynin gelişimi, enerji yapımı, bağışıklığın güçlenmesi, besinlerin barsaktan emilmesi gibi temel görevlere sahip olan bu eksojen amino asitlerin eksiksiz alınması için mutlaka hayvansal gıdaların tüketilmesi gerekmektedir.
Buraya kadar, hayvansal gıdaların bitkisel gıdalara göre neden üstünlük gösterdiğini kanımca anlamış olduk. İş balık tüketimine gelince, onunda hayvansal gıdalardan üstün kılan özelliği ise; özellikle soğuk su balıklarında yani somon, uskumru, sardalye, ton balıklarında çok bulunan omega3 denilen doymamış yağ asitlerine sahip olmasıdır. O, omaga3 sayesinde; kalp, beyin, göz, cilt, saç ve kemik sağlığı düzene girer, bağışıklık sistemi güçlenir, depresyon riski azalır, yaşlanma geciktirilir.
O zaman besin üstünlüğüne göre Balık başta, diğer hayvansal gıdalar ikinci ve bitkisel gıdalarda sıralamanın üçüncüsü olmaktadır.
Sağlıklı ve dengeli bir beslenmede balık ihmal edilmemesi gereken bir gıdadır. 100 gram balık eti türlere göre değişmekle birlikte 18-30 gr protein ihtiva eder. Ton balığı % 29, somon % 25, levrek % 25, sardalya %25, hamsi ise % 19 protein içerirler. Bu balıklar aynı zamanda yağlı balıklar olduğu için omega3 barındırdıkları için çok yönlü besleyici balıklar olarak kabul edilirler.
Balıkların toplam ağırlığının % 1 ilâ 20'si yağdır. Bilindiği üzere bu yağlar üstün beslenme özelliğine sahip omega3 barındırırlar. Ağılıklarının % 2'sinden az yağ barındıran balıklara yağsız, % 5'den fazla yağ olanlarada yağlı balıklar denmektedir. Somon % 13, uskumru % 13, kefal % 8, orkinos % 7, sazan % 6 ve alabalık % 5 oranında yağ içermektedir.
Türkiye, kırmızı et tüketiminde kişi başı 18,1 kg olan Dünya ortalamasının çok altında (16,6 kg) bulunmasını, uzun süreli ekonomik krize, ücretlerin reel olarak artmayışından kaynaklanan geniş halk kesiminin bu gıdaya ulaşmasının imkansızlığına, et maliyetlerini artıran, enerji, yem, ilaç vs gibi girdi artışlarıyla bir noktaya kadar tolera etsek dahi, 4 denizli Van Gölü'yle 5 denizli bu muazzam ülke insanının kişi başı yıllık balık tüketiminin Dünya ortalaması olan 20 kg'ın çok çok gerisinde 5,53 kg ile 185 ülke içinde Dünya 149 ncusu olmasını insan izah etmekte inan zorlanıyor.
Hele hele bizimle aynı av sahalarında av yapan Kıbrıs'ın 24,86 kg, Rusya'nın 21,76 kg, Yunanistan 'ın 21,54 kg, Ukrayna'nın 19,70 kg, Mısır'ın 25,80, Lübnan'ın 10,51 kg kişi başı yıllık balık yediklerini, İran'ın bile 12,14 kg balık tüketimini görünce hâyıflanmamak elde mi ?
Dünya'da kişi başı balık tüketimini 87,30 kg ile Maldivler başı çekiyor. 50,57 kg ile Norveç 10 ncu sıralarda.
Beslenme uzmanları sağlık için haftada en az 140 gr balık tüketimini önerirler. Bu miktar yıllık bir kişi için 7 420 kg'a denk gelmektedir. Bizde ki kişi başı yıllık tüketim 5,53 kg ! Kaldı ki 4 kişilik bir aile için bu miktar yılda 22,12 kg'a tekabül eder ki, hangi aile yılda 22 kg balık tüketir ? Söyleyecek olursam; 22 kg ve çok daha fazlasını milli gelirin % 80'nini alan mutlu
% 40 kesim ve turistler tüketir. Milli gelirin % 20'sini alan % 60'lık kesimin kişi başı yılda 5,53 kg balık tüketmesi bile bence mümkün görülmüyor.
Bu acı gerçekler karşısında Türkiye'miz, kırmızı ete ulaşamayan kendi insanına balık için jeo-morfolojik özelliğe sahip 5 denizli ve iç sularla birlikte kültür balıkçılığını da ihmal etmeden, yukarıda isimlerini saydığım aynı denizlerde av yapan ülkelerin ortama balık tüketimini fersah fersah geçecek potansiyele sahip bir ülkedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu 2024 yılında yaklaşık 1 Trilyon TL'sını ilaç ve tedavi gideri olarak harcamada bulunmuş. Bu sadece kamu harcamasıdır. Özel harcamalarla bu miktarın hangi boyutlara varacağını siz tasavvur edin.
Bu harcamaların % 10'unu devlet gerek denizlerde ki avcılığa, gereksede iç sularda kültür balıkçılığını teşvik ve özendirmede kullansa, Türk insanı hem daha ucuza hem daha çok balık tüketecek, sağlıklı beslenmeden dolayı ilaç ve tedavi giderlerimizde hiç şüphesiz azalacaktır.
Aynı sularda balık avcılığı yapan ülkeler içinde Türkiye'de balık fiyatları onların hemen hemen iki katı civarında seyrediyor. Bizden daha çok balık avlamaları da cabası.
Geçmişte Mersin İli Kontrol Şube Müdürlüğünde bulunan bir hemşehriniz olarak, burada edindiğim tecrübeler, artı son yıllarda Dünya'yı tehdit eden gıda krizi ve hiç peşini bırakmadığım gıda ve beslenme üzerine aktüel bilgilerim ışığında insanımızın daha ucuza daha çok balık tüketmesi için "Ne Yapabiliriz ?"'e gelince;
1- Evvel emir denizlerimizde Balıkların beslenmesi, üreyip çoğalması için av derinliği 20 metreden 40 metreye yükseltilmesi gerekir. Neden 40 m ? balıkların beslendiği bitkisel ve hayvansal canlı flora ve faunanın 40 m derinliklere kadar ışık gördüğü için bu canlılar oralara kadar gelişimini sürdürmekte, daha az mesafelerde av yapmak, balıkların eko sistemini bozmak demektir.
2- Deniz avcılarının etkin kontrolü için modern kontrol sistemleri devreye alınmalı. Kıyılarımıza trol ve gırgır yaklaşımları mutlaka engellenmeli. Yasak olan boy ebatları mutlaka hem denizde hemde hallerde denetlenmeli.
3- Çiftlik balıkçılığı yeterli teşviklerle özendirilmeli.
4- Balıkçıdan tüketiciye kadar zincir kısaltılmalı. Balıkçı- Balık hali komisyoncusu- Toptancı- Merket zinciri- Parekendeci- Tüketiciden oluşan bu uzun zincir balık fiyatlarını 2'ye katlatmaktadır. Oysa balıkçı etkin kooperatifi sayesinde direk parekendeciye satış yapabilmeli, merkezi yönetim ve belediyeler bu zinciri kısaltacak adımlar atmalı.
5- Devlet ithalat-ihracaat dengesini iyi kurmalı. En iyi balık İhracata giderken yüz milyonlarca dolar ithalat niye ? Devlet iç piyasa doyana kadar dengeye dikkat etmeli.
5- Devlet açık deniz avcılığını teşvik etmeli, gemi ve teknik donanım için belirli miktar balığı ülkeye getirmek şartıyla ciddi teşviklerden kaçınmamalı.
6- Devlet kooperatifçilıği teşviklerle desteklemeli. Gerek vergi gerekse mazot v.s girdilerinde çok müşfik olmalıdır.
7- AB üyesi olan komşuların balıkçılık politikaları izlenerek, Ülkemizde de etkin uygulamaya gidilmesi.
Haydi Türkiye'm Haydi !