MURDAR MİLLÎ PİYANGO VE YILBAŞI KUTLAMA PESPÂYELİĞİ

.

İnsanımızın ahlâkını yozlaştıran bir mihrak arıyorsanız “Millî Piyango İdaresi” ne gidin. “Millî Piyango Çekilişi” cühelâ zümresinin parasını murdar eden “yasal” bir kumar odağı ve sistem eliyle kumar oynatmanın adıdır.

Dinimizce haram sayılan piyango çekilişi seküler sistemle resmîleştirilmiş bir kumar türüdür. “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi” nin 4. cildinin “kültür sanat ve sosyal hayat” bölümünün özeti şöyledir:

Millî Piyango İdaresi, 5 Temmuz 1939’da Hava Kuvvetleri’ne sözde yardım maksadıyla kurulur ve ilk çekiliş sistemin tâlimatıyla 19 Mayıs 1940 Törenleri’nde yapılır. Sonra “Şans Oyunu” reklâmlarıyla bütün cemiyete musallat edilir.                                                                                                                          

Sistemin seçkinlerince 1931 de ilk defa yılbaşı piyangosu düzenlenir ve “Tayyare piyangosu” çekilişi yılbaşı kutlamalarıyla birleştirilir. Tayyare Piyangosu İdaresi çekilişlere katılma sayısını sistemin radyosuyla artırmaya çalışır. Yılbaşına yakın günlerde devrin gazetelerinde bol bol “Nimet Abla’nın Nimet Gişesi” reklâmı yapılır. Millî varlığımıza aykırı reklâmlardan bir örnek: “Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiş ve müşterilerimizin birçokları nimet sahibi olmuşlardır…”                                                                                                                                   

“Tanrı”larından uzaklaşan lâdinî ve pozitivist Batı’nın icadı olan piyango azgın kapitalizmin bir kumar çeşidi… Batı’yı iktibas eden sistemin gelir kaynağı olan piyangonun cemiyetin ahlâkını bozduğuna dair sayısız araştırmalar mevcut iken, Anayasanın 58. Maddesi olan “…Zararlı Şeylerle Mücadele Kanununu” alenen çiğniyor.

PİYANGO VE MİLLÎ KELİMESİ BİRLİKTE KULLANILAMAZ

Piyango ile millî, birbirine düşman iki ayrı milletin kelimeleridir. İlki Haçlı, yâni Avrupalıdır, ikincisi, Müslüman Türk milletinin kavramıdır. Piyango ile “millî” kelimesinin yan yana olması İslâm’a yapılmış küfürdür. Bu küfrü anlamak için millî kelimesinin mânasını bilmek gerek. Millî, İslâmî, yâni dîne ait olan demektir. Bundandır ki millet kavramı da İslâm kelimesinden olmadır; Piyango biletlerinde hâlâ “millî” kelimesinin kullanılıyor olması, Millî Mücadele’nin ruhuyla kurulan Türk devletine, Müslümanla aynı mânaya gelen Türk milletinin tarihî ve hâdimülharameyn vasfına hakarettir. Piyangoyu kurumlaştıran, üstüne üstlük “millî” kelimesini ekleyen seküler sistem bu gayr-ı İslâmî âdetinin devam etmesinden sorumludur.  

“Şans oyunları” adı altında kumar oynayanların sayısının 20 milyon gibi dehşet verici rakamlara ulaştığı yüz kızartıcı bir gerçek. Televizyon ve gazeteler vasıtasıyla yaygınlaşarak sosyal hâle gelen ve murdar bir bağımlılığa dönüşen piyango denilen cenabet kelimenin yanından “millî” kelimesinin kaldırılması gerek.

HARAM DİYEN DİYANET, HARAM İŞLEYEN SİSTEM

Bir yanda umut tâcirliği yapan sitemin izin verdiği “Piyango İdaresi” insan ahlâkının yozlaşmasına sebep olurken, diğer yandan Diyanet İşleri Başkanlığı, “İslâm dinine göre piyangonun her türlüsü haramdır” diye fetva yayınlıyor. Bu ülke bu tezattan ne zaman kurtulacak?

“MİLLÎ PİYANGO” RUHÎ HASTALIKLARI ARTIYOR

“Millî piyango” yu psikiyatristler bile “normal olmayan bir beklenti” olarak târif ediyor ve depresyona yol açtığına …” dair tebliğ üstüne tebliğ yayınlıyorlar. Hülâsa olarak diyorlar ki: Umutlarını şans oyunlarına bağlayarak psikolojilerini bozan insanlar mânevî olarak bir girdabın içine düşüyorlar. Emek harcamadan maddî imkânlara ulaşmak istiyorlar ki bu ruhî hastalığın sebeplerinden biridir. Kazanılan paranın emeksizce, yâni gayr-ı meşru şekilde elde edilmesi şans oyunlarına yönelmeyi artırıyor. Beklentileri gerçekleşmeyen insanlar hayâl kırıklığına uğruyor, ruhî ve ahlâkî buhrana kapılıyorlar.

BEYAZ RUS KADINLARININ YILBAŞI FAALİYETLERİ

Batılılaşmaya meyilli yerlilerin yılbaşı kutlamalarına ilgisi işgal günlerinde, Bolşevik Devrimi’nden kaçıp İstanbul’a yerleşen Beyaz Ruslarla başlar. Beyaz Rus kadınları içkili eğlence yerleri işletir ve yılbaşı kutlamalarına “öncülük” ederler. Refik Halit Karay, o devrin yılbaşı kutlamalarının sistem eliyle teşvik edildiğini yazıyor:                                                                                                                                

“Mütareke yılbaşılarına kadar bizler, saat 12’yi çalarken ışıkların söndürülmesi düzenbazlığını bilmezdik; limandaki vapurların da bu merasime düdük çalarak katılmalarını işgal senelerinde öğrenmiştik. Esasını ararsanız, Müslüman halkı Beyoğlu tarafına alıştıran da haraşolar (Beyaz Ruslar) oldu. Arkasından gelen Garblılaşma hareketi, kaç-göçün kalkması, balolara rağbet, bize yılbaşı geceleri sabahlama âdetini de kabul ettirdi. Ama dikkat ediniz: Bu âdetin sadece eğlence tarafını almışızdır. Zira bizdekinin Hıristiyanlardaki gibi dinle alâkası yoktur, hayır ve hasenat işlemekle de, hele bir hafta evvel gelen Noel’le de! Tuhafı şudur ki, tek geleneğimize dayanmayan bu yeni âdete, yâni yılbaşı sabahlamasına, bütün âdet ve bayramlarımızdan fazla gayretle, dört elle sarılmış haldeyiz! Bakalım şehirden köye de gidecek mi?” (Kaynak: Popüler Tarih dergisi yıl: 2003 / sayı: 29, Osmanlı'dan Cumhuriyete Yeni Yıl Eğlenceleri ve Yılbaşı Baloları)    

YILBAŞI KUTLAMAK ŞUURSUZLUĞUN VE YOZLAŞMANIN ADIDIR     

Sistemin teşvikiyle yılbaşı kutlamalarının bağımlısı lümpen ve mâneviyatsız insan sayısının çoğalmaya başladığı acı bir gerçek. Balolar, partiler, programlar, geziler yılbaşıyla daha özel hâle getiriliyor. Milletin din ve hayat tarzına uygun olmayan yılbaşı manzarası görmek istiyorsanız Ahmet Rasim’in şu satırlarını lâhavle çekerek okuyunuz:                                                                                                                                                                                                                                                                

“Evvelleri biz Türkler, yılbaşı günlerinde başımızı sokmadığımız yer kalmazdı. Galata, Beyoğlu, kısacası Ortodoks takvimini tutan milletlerin cümlesine kendimizi dâvet eder, sabahlara kadar eğlenirdik. O ne sefahat gecesi idi!.. Her gazino, her kahve, her koltuk (küçük meyhane demek), bir kumarhânedir. Her sokakta çalgı, saz eğlentisi, çengi, köçek… Her evin odasında bir ziyafet sofrası. Üstünde hindiler, yemişler, rakılar, biralar, etrafında türlü türlü erkekler… Eğlence evlerinin birinden çık ötekine gir… Kumarhânenin birinde yutul, ötekinde kazan!.. Sarhoşluğa ait hangi ve kaç türlü vasıta varsa hepsi ayakta; bildiğimiz karnavallar, yahut eski Roma’nın satürnalleri (Saturnus şenlikleri) buralarda akşamleyin dirilir, sabahleyin can çekişirdi. (…) Kâh kapılardan coşan karı kümeleri yol keserler, tepsiler içinde susuz, mezesiz rakılar dağıtırlar…”

Kaynak: Popüler Tarih dergisi yıl: 2003 / sayı: 29, Osmanlı'dan Cumhuriyete Yeni Yıl Eğlenceleri ve Yılbaşı Baloları)    

Sözün özü: Cemiyetin ahlâkî çöküşüne yataklık eden “millî piyango” bir şuursuzluk. “Millî” kelimesinin Avrupa menşeli piyango kelimesi ile kullanılmasına göz yummak ve bundan millî sızı duymamak daha beter bir şuursuzluk. Hâsıl-ı kelâm; seküler âlimler “Yılbaşı kutlanır…” fetvası vermeye devam ederlerse şenî yılbaşı manzaralarını görmeye devam edeceğiz. (ilbeyali@hotmail.com)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri