Markalaşmak, Tanıtmak Ve Kazanmak!...

.

Şu ana kadar Türkiye toprakları dışına bir defa o da Suriye’ye gittim. Ama Türkiye’de ise gezmediğim çok az şehir kaldı.

Gezi yaparken laf olsun diye bir yere gitmem, gittiğim gezdiğim yer ile ilgili bilgi alır, dağarcığımda ise bu bilgileri Kahramanmaraş ile karşılaştırır, bir sentez oluşturma uğraşı veririm.

Türkiye özellikle merhum Özal ile Özal’ın getirdiği ekonomik anlayış ve vizyon sayesinde sömürülen bir ülke görünümünden üretim yapan ve bunu satan ülke görünümüne doğru hızlı bir süreç içine girdi.

12 Eylül öncesinde 1 cent’e muhtaç olduğumuz o günlerde devrin Başbakanı Sayın Demirel; “ihracatımız 1 milyar dolara çıksın neler yaparız” gibisinden bir söz söylemişti.

Bu gün ise 130 milyar dolar ihracat ve 150 milyar dolar ithalatı ile neredeyse bütün dünya ile alış veriş yapan bir ülke konumuna geldi.

Türkiye ekonomik olarak Dünyanın ilk 20 büyük ekonomisine sahip dev bir ülke haline geldi.

Ülkemiz bu alanda adeta çağ atlarken bunu yerelleştirdiğimizde aynı performansı Kahramanmaraş olarak gösteremedik.

Düne kadar yada dünü ele aldığımızda arada büyük bir fark var. Ve bu farkında farkındayız. Ama bu değerlendirmeyi Türkiye ve Dünya ölçeğinde de ele aldığımızda aynı hız ile bu süreci devam ettiremediğimizi de üzülerek ifade edebiliriz.

Bu tanımlamayı yaparken şu açık sözlülüğü dile getirmemiz gerek;

“Kral çıplak!” diyebilme yürekliliği.

Bunu söylerken 1980’de Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep ve kayseri üçgeninde değerlendirme yapıldığında yada karşılaştırma yapıldığında, birbirlerine denkliği yakın şehirler olarak göz önünde bulunduruluyordu.

Bu gün ise bu şehirler her alanda Kahramanmaraş’ı fersah fersah geçerken, bizler örnekleme yapmaya başladığımızda Adıyaman, Malatya, Sivas, gibi kentlerle karşılaştırma yapmak zorunda kalıyoruz.

Çünkü önceleri birbirlerine denk kabul edilen Adana, Gaziantep, Kayseri gibi şehirler Büyükşehir olmuş, alt ve üst yapısına ilaveten birden fazla Organize Sanayi bölgeleri ile her alanda bizleri geçmişlerdir.

Eğer devlet tarafından verilen teşvik uygulamaları ve bundan faydalanan iş adamlarımız risk alarak tesisler kurma yolunu seçmemiş olsaydılar, bu günkü görünümümüz daha içler acısı olacaktı.

1995 yılında Mehmet Balduk’un TSO Başkanlığına seçilmesiyle birlikte bu şehirde ciddi bir sanayileşme süreci içine girildiğini görüyoruz.

Üzülerek ifade etmemiz gerekirse aynı performansı siyasi alanda göremedik.

Son yıllarda Vali Sayın Tanılır’ın tanıtım noktasında ki çabalarına değinmek istiyorum.

Zaman zaman eleştiriyor olsam bile; zaman zaman çalışmalarından memnuniyetsizlik duyduğumu ifade etsem bile, Sayın Tanılır’ın kentin tanımı ve turizm odaklı çalışmalarını da büyük takdirle övmekteyim.

Kahramanmaraş muhafazakar, kendi halinde, büyümeye ve değişime sürekli direnen, yeniliklere açık olmayan bir kenttir.

Bu kentte esas olan dedikodu ağırlıklı bir siyasi anlayıştır. Bizler doğruları araştırmak, gerçekle yüzleşmek yerine sanal dünyalar ve hülyalar ile kendi kendimizi avutan bir toplum görüntüsü içindeyiz.

Bunun sonucu; kamuoyu oluşturacak, iletişim odaklı, etkileşim kurabilecek basın yayın ve diğer kitle iletişim araçları üzerine yatırım yapmayan, yapılan yatırımları da desteklemeyen bir kültürel anlayışa sahibiz.

Hal böyle olunca da kıskançlık krizi içinde bir adım ileriye giden insanları ayağından çekerek, yere düşürmek üstüne elimize kimse su dökemez.

Böylesi sığ ve korkulardan beslenen bir anlayışın egemen olduğu şehirde bir şeyin filizlenip büyümesi çok çok zor bir hadisedir.

Onun için şehrimizin bana göre en önemli sorunu; bizi bu zincirlerden, korkulardan arındıracak bir siyasi yapılanmanın ortaya çıkmasıdır.

Bu da ancak BÜYÜKŞEHİR olmamızla sağlanacaktır.

Bizler bundan sonra bütün enerjimizi Kahramanmaraş’ın Büyükşehir olması yolunda harcamamız gerektiğini düşünüyorum.

Bunun başka da çaresi gözükmüyor!...

Bu olmaz ise görünürde bir değişim olduğu var sayılsa bile BEYİNSEL  manada bir değişim olmayacaktır.

Sonuç ise KOCA BİR KÖY olarak kalmaya devam edecektir.

Sahi Kahramanmaraş koca bir köy değil midir?....

Sizler ne düşünüyorsunuz?.....

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri