Maraş-Elbistan ve Bir Önceki Yazı

.

Hayatta en çok korktuğum şeylerden birisi, insanların beni yanlış anlamasıdır. İşte bu yüzden böylesi bir yazı yazma gereği duydum.

Ama bundan, “Aslında ben öyle demek istemedim, kem, küm…” dediğim manası sakın(!) çıkarılmasın. Baştan belirteyim, bir önceki yazımın (Büyükşehir ve “İstemezük” Taifesi) arkasındayım. Hemde, noktası virgülüne kadar. Ha, yanlış bir şey yazsaydım, veya birilerini aşağılasaydım, veya hakaret etmiş olsaydım, özür dilemesini de bilirdim.

Zira özür dilemek bir “erdemlilik”tir.

Ama ben özür dileyecek bir durumda olmadığım için, özür dilemiyorum.

Benim suçum mu, insanlar yazdıklarımı “istedikleri gibi” veya “anlamak istedikleri gibi” anlıyorlarsa? Yazdıklarımı kafalarındaki şablona oturtmaya çalışıyorlarsa!!??

Yazdıklarımın arkasında olmak, elbette yanlış anlayan okurlara açıklama yapmama mani olamaz. Hatta bunu okurlara bir saygı olarak yapmak durumundayım gerekirse.

Öyle anlaşılıyor ki gerekli de…

***

Söz konusu yazı, Sayın Başbakan’ın Kahramanmaraş’ın büyükşehir yapılacağı yönünde söylediği sözler üzerine, gerek merkezden olsun, gerek çevre ilçelerden, gerek muhalif partiler ve muhalif basından gelen, olumsuz ve karamsar tepkiler üzerine yazılmış bir yazıydı.

Kaldı ki, o yazıda bazı tepkilerin de, “haklı ve dikkate alınması gereken” tepkiler olduğunu yazmıştım. Yani kısacası “Ortada fol yok yumurta yok, problemlerin çözülmesi için zaman var, koparılan gürültü boşuna ve anlamsız.” demek istemiştim.

“Vay, sen misin bunu yazan?!”

O yazıda, ilçeler bazında Elbistan biraz öne çıktığı için doğal olarak tepkilerde Elbistanlılar’dan geldi.

***

Elbistanlı hemşehrilerimiz vermiş veriştirmiş. İçlerinde saygı sınırlarını aşan da olmuş, (olabilir herkes saygı duymak zorunda değil tabi) hakaret edende, “edepsizlik” eden de,  yazarlığımıza demediğini bırakmayanda…

Olsun ben hepsini saygıyla karşılıyorum. Çiğ yemedim ki karnım ağrısın. Edep sınırlarını aşanlar, kendileri utansınlar. Cevap verip “aynı seviye”ye mi ineyim şimdi!!

Hele bazı cümleler var ki okurken güldürüyor insanı. “Sığ” ve “önyargılı” düşüncenin ürünü olduğunu hemen anlıyor insan.

Diyorlar ki onlar: “Bu ne Elbistan düşmanlığı?”

Sahi, ben neden bir “Elbistan düşmanı” olabilirim?

Bunun için bir “neden” olması gerekir değil mi?

Oysa benim Elbistan’a ve Elbistanlı’ya düşman olmam için hiçbir nedenim yok! Bilakis Elbistan’ın insanını “mert” bilirim, “delikanlı” ve “sağlam” olarak tanırım. Oralardan bir çok arkadaşım oldu okul yıllarımda. Şimdi de gerek benim, gerekse yakınlarımın, çok değerli dostlarımız var.

***

Bana ne Elbistan’ın il olup olmamasından.

Keşke olsa.. Keşke yapsalar..

Hatta “il” değil, “başkent” yapsalar…

Fena mı olur? Bizde “Başkent’e komşu il” oluruz!!

Ama yapılmıyorsa bu ne benim suçum, ne Elbistanlılar’ın…

Diğer taraftan yapmıyorlarsa bile şartlar iyileştirilmelidir. Ortaya sürülen ve il olması için gerçek neden olarak gösterilen sorunlar çözüme kavuşturulmalıdır. Elbistanlılar’ın en çok yakındıkları Merkez’e olan uzak mesafe, yeni yol güzergahlarıyla en azından yakınlaştırılmalıdır.

***

Neyse, biz yorumcuların yazdıklarına devam edelim:

Hele biri var ki yazdıkları akıllara ziyan. Tam bir “saçmalık” ve “hezeyan” düpedüz.

Neymiş bilir musunuz?

“Kahramanmaraşlılar, Maraş’ı Ermeniler’e ve Fransızlar’a satmış, ama Elbistanlılar gelmiş bizi kurtarmış.”!!!!!!!

Duydunuz mu sayın seyirciler!

Bu beni “Elbistanlı düşmanı” ilan eden değerli(!!) yorumcunun Kahramanmaraş’a nasıl düşmanca baktığının dışa vurumudur. Yansımasıdır.

(………………)

Aslında bu kale alınacak ve burada bahsedilecek bir değer oluşturmuyor, ama bir “ibret vesikası”  olması açısından yazdım ve yorumu siz değerli okurlara bırakıyorum.

***

Kahramanmaraş il sınırları içinde yer alan toprakların adı Kahramanmaraş’tır. Memleketini seven dürüst bir insan için Elbistan neyse, Merkez odur.  Elbistan neyse, Türkoğlu odur. Çağlayancerit neyse, Afşin odur. Maraş neyse, Tunceli odur. Elbistan neyse, Edirne odur.

Öyle olmalıdır.

Elbistan-Maraş ayrımcılığı yapan, bu memlekete ihanet etmiş olur.

Maraş-Elbistan ayrımcılığı yaparak milletvekili adaylarına “Merkez’den aday gösterilmedi” demek de aynı derecede yanlıştır, sakattır. Sırası gelmişken bunu dillendirenlere de cevabını vermiş olayım.

Beyler; bu güne kadar adaylar Merkez ağırlıklı oluyordu da n’oluyordu?  Hani onlardan da memnun değildiniz??

Şimdi bu nizah niye?

***

Lütfen tutarlı olalım.

Ağzımızdan çıkacak sözü, söylemeden önce iki kere tartalım.

Birilerinin kasetlerle, terörle, dedikodularla hayatımızı dizayn etmesine müsaade etmeyelim. Vatandaşlar olarak.. iş dünyası olarak.. siyasetçiler olarak ve en önemlisi bu kentte topluma yön veren basın olarak!

***

Yazayım diyorum hep unutuyorum. Kıymetli okurlar; Ilıca Kasbası’nı bilmeyen yoktur. Yakından tanımak ve olup bitenleri daha yakından izlemek, Ilıca hakkında her şeye vakıf olmak isteyenler, Ilıca’nın bir haber ve tanıtım portalı var. “Haber Ilıca” olarak dört beş yıldır çeşitli bloglarda yayın hayatını sürdüren site şimdi daha profesyonel anlamda, www.haberilica.biz adresinde.

İlgilenenlere…

Sevgiyle kalın.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri