İki Gün öncesinde Göksun İlçemizin Binboğa eteklerinde, Ceyhan nehrini besleyen Kömür Suyu'nun doğduğu yerde, şirin köyümüz Kavşut'da orman yanğını vuku buldu. Bu yazıyı kaleme aldığımda yanğın kısmen kontrol altına alınmış, asırlık ardıçlar kara kara dumanlar altında can vermişlerdi. Kayseri ve civarda yaşayan kâdirşinas Kavşut'luların akın akın "Ormanım yanıyor ! Köyüm yanıyor !" diye feryatlarla bölgeye intikâli yanğın kadar dikkat çekiciydi elbet...
Yanan; Köye, Göksun'a ve bölgeye hayat veren orman, ormandan beslenen bize can katan Kömür Suyu, nebâtat, hayvanat, meralardı şüphesiz. Bir başka açıdan da özüne bağlı Kavşut'lunun " guzu güttüğüm yer !" v.s feryatlarıyla ağlaşanların, her damla göz yaşında saklı paha biçilmez anılarıydı. Yazık oldu Kavşut'luma, onlar adına hem muhtarlarımdan bilgi aldım, hemde uyku tutmayan gözlerimle geçmiş olsun dileklerimi ilettim...
Bu yanğınlar ülkem için son olsun ! basında, sosyal medyada insanı düşünceye sevk eden orman yanğını- maden ruhsatları ilişkilerini okunca "neyin nesidir ?" diye konuya ilgisiz kalamadım. Derleyebildiğim bilgileri siz okuyucularıma aktarma gereği duydum.
1937 ilâ 2012 yılları arasında ortalama her yıl 22 bin hektarlık ormanımız yanarken, 2017-2021 yılları arasında bu yıllık ortalama
% 73 artarak 38 bin hektara ulaşıyor. 2002-2025 arasında yanğında kaybettiğimiz alan 500 bin hektarı bulurken bunun sırf 139 bin hektarını malesef 2021 yılında kaybetmişiz. 2025 yılı şu ana kadar yangında kaybedilen alanımız ise malesef 90 bin hektarı bulmaktadır. Bu durum güvenlik uzmanlarının da dikkatini çekerek " bu hâl afet boyutunu aştı, hibrit savaşının bir enstrümanına dönüştü" sözlerini bu sıralar çokça duyar olduk.
Aynı şekilde orman yangınları üzerine bu sıra çokça duyduğumuz bir tabirde orman yangını ile maden ruhsatları arasında ki ilişkiyi ifade eden "örtük ilişki" sözü oldu.
Madenler, milyonlarca yıl süren jeolojik olaylar sonucu oluşan bir ülkenin en önemli zenginliği, çoğu kez stratejikliğine göre savaşlara bile sebep olmaktadır. Madenler bir kez tüketildikten sonra yerine yenisinin konulması mümkün olmayan kaynaklarıdır. Bundan dolayıdır ki gayet akılcı, maksimum fayda sağlayacak şekilde işletilmesi gereken ortak millet malıdır. Yaşadığımız son yangınlarda gözlenen ipuçları bize madenlerin mutlaka devlet eliyle işletilmesi gereğini ortaya koymaktadır.
Nitekim, 3213 sayılı maden kanununun kamu yararı ilkesinden, özel kazançları doğru yer değiştirdiğini tarım, orman ve su havzalarımızın birer maden rezervi gibi görülmesi bunu doğrular niteliktedir. Bu anlayış ve sistem orman ekosistemini ve sosyal dengeleri bozarak ormanların doğal afetlere karşı kırılganlığını da artırmıştır. 1978 yılında çıkarılan 2178 sayılı kanunla kamulaştırılan madenlerimiz, küresel yabancı şirketler ve yerli ortaklarına arama ve işletme amacıyla ruhsatlandırılmış bugüne kadarda 21 kez kanun kolaylaştırmak amacıyla değiştirilmiştir. 2004 yılında 138 olan yabancı sermayeli maden şirketi şimdi 773'lere yükselmiş durumda. Bunların çevreye verdiği zarar hiç şüphesiz izahtan varestedir.
Çanakkale'de altın çıkaran 'Alamos Gold' şirketinin yöneticisinin basına yansıyan, yankı uyandıran aşağıda aktaracağım sözleri bile maden ruhsatı alan yabancı şirketlerin gözden geçirilmesi için yeterli gerekçe olmalıdır. Şirket yöneticisi şirketi için "Kanada'ya dolar pompalayan boru hattı" diyor. "Kimin malını kime aktarıyorsun ?" Diyemiyoruz malesef.
Söz altından açılmışken, altınla devam edelim bari. Maden mühendisi Mehmet TORUN'a göre 2019 yılında 24 ruhsat verilen altın şirketi toplam 39 ton altın üreterek, bu altının 93.5 kg'ını "devlet payı" olarak bize bırakmışlar. Yüzde bir bile değil, binde ikisi... Cografyamızı kel hale getirmesi, eko sistemimize zararı, hele hele bu alanı tekrar ormanlaştırmak için geçecek en az 40 yıl düşünülürse; değer mi sizce dememek zor.
Demem odur ki, devletimiz orman yangınlarıyla madenler arasında ki ilişkiyi tekrar sağlıklı ve verimlilik esasında gözden geçirmeli, madenlerimizin artık devlet eliyle işletilmesi için bir an evvel gerekli yol ve yordamı bulmalıdır.
Bu şekilde bir karar, ormanıda, su havzalarınıda, tarım ve madenlerimizi de kurtarmış olacaktır. Ormanlarımız, üzerinde oynanan "Hibrit Savaş"tan da, "Örtük İlişki Ağı" ndan da hep birlikte kurtulmuş olacaktır vesselam.