1976 yılıydı, iyi hatırlıyorum…
Bir Pazar günüydü. Babam Marteks Fabrikasında bekçi ve gündüz vardiyasına giderken, beni de götürmüştü. Belki Ekim ayıydı. Kapıya bir araç yanaştı; içinden iki genç ve bir büyük adam indi. Babam, elindeki çayı uzatarak “Hoş geldiniz İsmail Bey, çay hazır” dedi.
O gün, merhum İsmail Kurtul’u, oğlu Ali ve Kadir Kurtul’u ilk kez orada tanıdım.
Henüz bir çocuktum ama o günü unutmadım. Çünkü o insanların duruşunda, konuşmasında bir ciddiyet, bir tevazu, bir üretme inancı vardı. Yıllar geçti, 1981’de gazeteciliğe başladım. O zaman artık “İsmail Amca”ydı benim için. Babam Marteks’ten ayrılmış olsa da, o dostluğu hiç koparmadı.
Ne zaman şehirde önemli bir mesele konuşulsa, İsmail Amca oradaydı. Ne zaman bir hayır işi yapılsa, onun adı geçerdi.
BİR NESLİN SANAYİ ÖNCÜSÜ OLDU
Kahramanmaraş sanayisinin temelleri atılırken, o da bu yolun ilk taşlarını döşeyenlerdendi.
1948’de, henüz kimsenin “sanayi” kelimesini bile ağzına almadığı yıllarda, çiftçilikle başlayan bir serüven, bugün dev bir sanayi imparatorluğuna dönüştü.
Pamukla, çeltikle, alın teriyle büyüyen bir hikâyeydi bu.
İsmail Kurtul, sadece fabrika kurmadı; üretimi, istihdamı ve bereketi yeşertti.
Güneydoğu’da pamuk ektirirken yaşadıklarını anlatırdı sık sık; “Biz tarlada, ocakta, tezgâhta bu memleketin alın terini yoğurduk” derdi.
Kahramanmaraş’ın toprak kokusuna karışmış o emeğin adıydı İsmail Kurtul.
HACI BABA’NIN GÖNÜL DÜNYASI ZENGİNDİ
Onu herkes “Hacı Baba” olarak tanırdı.
Kahramanmaraş’ta tanısın tanımasın, neredeyse her cenazeye katılır, acı günlerde insanlara yalnız olmadıklarını hissettirirdi.
Hayırseverliği dillere destandı.
Yardım ettiği kişileri, destek verdiği öğrencileri, finanse ettiği aileleri kimse bilmezdi. Çünkü o, iyiliği sessizce yapmayı severdi.
İsmail Amca’nın en büyük mirası, mal varlığı değil, insanların gönlünde bıraktığı dua idi.
Bugün İSKUR Holding olarak bildiğimiz şirketin adı, işte o mütevazı adamın isminden gelir: İsmail Kurtul.
BU ŞEHRİN HAFIZASINDA VAR
Benim için o, hem bir üretici, hem bir gönül insanıydı.
Kahramanmaraş’ta sanayinin “kare asları” dediğim dört isimden biriydi:
Hasan Balcı, Faruk Arıkan, Mehmet Balduk ve İsmail Kurtul…
Hepsi bu şehrin kalkınma destanının kahramanlarıydı.
Şimdi her Şeyhadil Mezarlığı’na gidişimde, Hacı Baba’nın ve oğlu Ali’nin mezarlarını ziyaret eder, bir Fatiha okurum.
Çünkü bu şehir, onların omuzlarında yükseldi.
VEFA İSTANBUL’DA SEMT ADI DEĞİL
Oğlu Kadir Kurtul, babasının sağlığında başladığı hayır işlerini sürdürdü.
Okullar, camiler, fakülteler yaptırdı; dedesinin adını da unutturmadı.
Bu, sadece bir soyun değil, bir vefa zincirinin devamıdır.
Kahramanmaraş’ın alın teriyle yoğrulmuş hikâyesinde, İsmail Kurtul adı hep mütevazı ama daima saygıyla anılacaktır.
Bir şehir, eğer geçmişine sahip çıkıyorsa geleceğini de inşa ediyor demektir.
Ve bizler, o temelin harcında İsmail Amca’nın emeğini, duasını, sevgisini hissediyoruz.
Mekânın cennet olsun Hacı Baba…
Bu şehir, seni unutmayacak.