Hz. Muhammed’i Anlamak

.

Bir yılı 2014 ü acısı ve tatlısı ile geride bıraktık. 

Herkes bir yaş daha yaşlanmış oldu.

Yeni yıl 2015 in ülkemize,  İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini cenabı Allah’tan niyaz ediyorum.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav)  veladet-doğum yıldönümü de yeni yıla denk geldi. İnşallah bunda da bir hayır vardır.

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav)  02.01.2015 Cuma günü veladet- doğum yıldönümünü idrak ettik  

Hz. Muhammed’i yeterince anlayabildik mi?

Onu hasretle andık ama,

Ne kadar anlayabildik?

Gene hasretle anmaya devam edeceğiz.

Ona şiddetle ihtiyacımız var.

O Allah ile insanlar arasında elçi idi.

Allah’tan gelen vahye göre hareket ederdi.

Vahiy sadece peygamberlere mahsustur.

O gelmeden önce İnsanlar yanlıştaydı.

Cahiliye devrini yaşıyordu.

Kız çocukları diri, diri toprağa  gömülüyordu.

Onun görevi kendisine vahiy olarak gelen bilgileri  insanlara tebliğ etmekti.

Yanlışa düşmüş olanları uyarmak ve doğru yola davet etmekti.

Üstlendiği  misyonu  yerine getirmek hiçte kolay olmadı.

Zor da olsa o görevini insanlara tebliğ etmişti.

Şahit ol Yarab, şahit ol yarab, şahit ol yarab diyerek Allah’ı şahit tutuyordu.

Evet o yüce peygamber ümmetinin kurtuluşu için çok mücadele etmişti. 

Ümmeti Muhammedin kurtuluşu;  ancak onun öğrettiklerine uymakla ve uygulamakla mümkündür.

Yoksa kuru, boş, ben Müslümanım demekle kurtulamayız.

Esas olan samimi Müslümanlıktır.

Esas ölçü davranışlarımızdır.  

Davranışlarımız Muhammed’imidir buna bakmak lazım.

“Zira din muameledir.” Allah’ın resulü dindarı böyle tanımlıyor.

Kaç Müslüman buna riayet ediyor?

Bugün İslam dünyasının düştüğü sıkıntıların sebebine bakacak olursak.

Hz. Muhammed’in sünnetinden uzaklaşıldığını görürüz.

Bugün; bir Müslüman kendisine yapılmasını istemediği zulmü, maalesef  bir  başka din kardeşine yapıyor.  

Allahuekber diyerek din kardeşini öldürüyor.

Müslümanların geldiği noktaya bakar mısınız?

Bu çıldırma ve çılgınlık noktasıdır.

İşte Suriye’de, Irak’ta,  yaşananlar.

Galiba ölçüler  iyice  kaçtı. 

Haddi aşmak noktasına mı gelindi acaba?  

Zira “Allah haddi aşanları sevmez”  Bakara suresi 190. ayet

Afganistan’da İslam adına cihat yaptığını söyleyenler, Pakistan’da bir okula bomba atıyor ve yüz elli masum Müslüman çocuğu öldürüyor.

Bunun Müslümanlıkla izah edilir bir yanı var mıdır.

“Müslümanın kanı birbirine haram” değil midir?

Cihat kelimesinin de içi boşaltıldı, bütün özelliğini yitirdi. Fantazi olarak kaldı.

Şimdi dünyada islamofobi aldı başını gidiyor.

Neden: yapılan her katliamın İslam adına yapıldığını söylemekten.

Televizyon ekranlarında;  sanki iyi bir şey yapılıyormuş gibi katliam görüntüleri yayınlamaktan.

Ümmetinin düştüğü bu acıklı durum yüce peygamberimizi üzmüyor mu?

Hal böyle iken;  Allah Müslümanları iflah eder mi?

Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim.  

Müslümanın kanı birbirine haramdır. Suçsuz yere insan öldürmek haramdır diyebilecek,  Müslümanları toparlayacak, ne ülkemizde, ne de diğer İslam ülkelerinde, güven telkin etmiş, sözü dinlenir bir din alimi maalesef yok.  

Olsaydı eğer; “ey Müslümanlar size ne oluyor” diyen acı çığlıklarını duyardık.

İslam dünyası kan ağlarken, Müslümanlardaki bu duyarsızlık beni korkutuyor.

Sıranın kendilerine gelmeyeceğini mi zannediyorlar?

Kardeşkanının akmasına seyirci kalanlardan mutlaka Allah hesap soracaktır.

Bu yaşanan trajediyi Türkiye’den başka dert edinen ve çözüm arayan ülke neden yok?

Neden her şey Türkiye’den bekleniyor?

Müslümanların tek sorumlusu Türkiye midir? 

Din adamlarının da son çeyrek yüzyılda maalesef çok siyasallaştığını görüyoruz.

Bu geçici dünyada, madde ön plana geçmiş. 

Maalesef herkes siyasallaşmış.

Herşeye siyasi gözle bakar olmuş.

Din adamlarının siyasallaşması hiç te hayra alamet değil.

O zaman tek yol kalıyor yüce peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) unutulmuş olan sünnetine geri dönmek. Ona sımsıkı sarılmak.

Bir hadisi şerifinde yüce peygamberimiz Hz. Muhammed ümmetine şöyle sesleniyor:

İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olmazsınız.”

Bu hadisi şerifi unuttuk galiba. Hatırlayan var mı?

Peygamberin sözünü unutanlar, dinlemeyenler ve uygulamayanlar gerçekten onun ümmeti olabilir mi?

İşte sorun burada!

Bütün tartışmalar ve çatışmalar buradan kaynaklanmıyor mu?

Şuda bir gerçek:

Din adına, İslamiyet adına cihat ettiklerini ve hizmet ettiklerini söyleyen; farklı mezhep, tarikat ve cemaatlerin de birbirlerini sevmediklerine tanık oluyoruz.

Peki, biz Müslümanlar kime güveneceğiz?  

Günümüzde dine uymayan ve dini kendine göre yorumlayan ve uyduranlar çoğaldı.

Komşu Arap ülkelerinde hariciyecilik aldı başını gidiyor.

İnşallah bize bulaşmaz.

Böyle bir ölçü olabilir mi?

Bu ne kadar İslamidir?

Bu bir tehlike değil midir?

Görünen o ki; Müslümanlar Kuran ve Hz. Muhammedin öğrettiği gerçek İslam düşüncesi ile düşünmezler ve yaşamazlarsa sonları hüsrandır.

Bu nedenledir ki; yıllardır bitmeyen bir kavga içindedirler.

İslam tarihi bu hususta ders alacak örneklerle doludur.

Bu yazıyı kaleme almamın sebebi Müslümanlığın yaşadığı dram sebebiyledir.

Bir Müslüman olarak İslam dünyasının durumu beni kahretmektedir.

Biz Müslümanlar Hz. Muhammed’i  (sav)  iyi anlayabilseydik eğer; yaşayışımızla,  davranışımızla dünyaya örnek olurduk.

 Hiç kimse de islamofobiden bahsedemezdi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri