HAYDİ, GOCA MARAŞ HAYDİ!..

.

Daha önce 'gelecek' uyarılarına kulağını tıkayan Dünya, 2008 yılında "Gıda Krizi" ile tanışmış oldu. Şiddeti ülkelere göre değişse de ; krizin artarak devam edeceği artık kesinleşmiş oldu.

Son 15 yıldır Dünya ekonomisinde  büyüme ve artan nüfus, gıda ürünlerine olan talebi de artırmış, ancak artan bu talebe üretim yani arz yeterince cevap verememiştir. 

Buna sebep olarak da, yerkürenin aşırı karbon yoğunluğu, sera etkisi, iklim değişikliği, ısınma, çevre katliamları, yangınlar, sel ve toprak erozyonlarını söyleyebiliriz.

Yanı sıra;

- Artan üretim maliyetleri gelişmekte olan ülkelerde üretici gelirini azaltması,

- Gelişmiş ülkelerin çiftçisini aşırı desteklemesi sonucunda; gelişmekte olan ülkeler aleyhine haksız rekabet yaratması sonucu yer yer üretimin terki,

- İnsan ve hayvan beslenmesinde kullanılan tahılların, her geçen yıl biyodizel olarak kullanımında ki artışı,

- Gelişmiş ülkelerde kişi başı yıllık 100 kg'a veren gıdanın çöpe gitmesi, üretilen gıdanın tarladan sofraya gelinceye kadar dörtte bir oranında ki kayıpları,

- Stoklama ve tedarik zincirinde yetersizlik ve/veya tekelci dev gıda kartellerinin oyunbozan davranışları insanoğlunun en temel hakkı olan beslenme ihtiyacını yeterince karşılıyamamasına  sebepler oluşturmuştur.

Dünya, bugüne kadar ekonomi ve enerji olmak üzere çoğu krizlerlerin üstesinden gelebilmiştir. Ancak Gda Krizi öyle bir krizdir ki; içinde yukarıda ki  krizlerle birlikte sosyal ve siyasi krizleri de barındıran çok karmaşık kaotik bir krizdir.

Onun için gelecek 30 yıl da stratejik düşünen, bilim ve planlamacıların sesine kulak veren  "gıdada kendine yeterli ülkeler" ayakta kalarak yollarına devam edecektir.

İnsanın ihtiyaçlar hiyerarşinin temeli beslenmedir. Barınma kültürel faliyetler v.s beslenmeyi izler. İnsan gelir düzeyi arttıkça, tercihini bitkisel gıdadan, hayvansal gıdaya doğru yöneltir.

Gıda ve beslenme uzmanları sağlıklı beslenme için, insanın 1 kg ağırlığı için  günlük minimum 1 gr protein almasını, bu proteinin de minumum %45'nin hayvansal gıda olmasını önerirler. Yani 70 kg'lık bir insanın günde 70 gr protein tüketmesi, bununda yaklaşık 32 gramının hayvansal gıdalardan olmasını ısrarla savunurlar.

Dünyayı telaşlandıran geniş çaplı "Gıda Krizi" insanlığı temel besin maddelerine özellikle de hayvansal gıdaya ulaşımını daha da zorlaştıracaktır. Zira besin kaynağımız olan kümes ve kasaplık hayvanlar da direkt doğaya bağımlıdırlar.

Türkiye de, hayvanların ihtiyaç duyduğu kaba yem açığımız hâlâ devam etmektedir. Mera Kanunu'yla fonda biriken miktar üzerine, genel bütçeden aktarılan  ilave kaynak da yetersiz olduğundan mera ıslah faaliyetlerimiz ise ancak kaplumbağa yürüyüş hızında ilerlemektedir.

Türkiye kesif yem yani fabrika yeminde de %60 oranında (soya, ayçiçeği, pamuk küspesi, mısır v.s) dışa bağımlıdır. Yani hayvanın dört  memesinden aldığımız sütün ikisini yabancı için sağım yapıyoruz.

Bu olmayan dövizimizi yabancı çiftçiye vermek, onlar adına buralarda ırgatlıklık ediyoruz demektir.

Bu yıl özellikle İç ve Güney Anadolu bölgelerimizde görülen kuraklık ve akabinde de 'sarı altın' olarak tanımlanan saman fiyatlarının 1.100 TL' ye yükselmesinden ders almıyorsak, beslenme politikamızın geleceği çok daha vahimdir.

Böyle gidersek, zaten yetersiz olan hayvansal üretimimizi bırakınız artırmayı, mevcut hayvanlarımızı beslemek bile zorlaşacak gözler kombinalara bakacaktır.

Hayvansal üretimin artırılması, başta ırk ıslahı olmak üzere, kesif ve kaba yem üretiminin artırılması, meraların ıslahı sonucu otlakiye süresinin uzatılmasına ve birim başı meradan alınan kaliteli yeme bağlıdır.

Irk ıslahı olarak sun'ni tohumlamayı Cumhuriyetin ilk yıllarında, Dünyada da ilk uygulayan ülkeler içinde olmamıza rağmen, aynı heyacan ve hızı devam ettiremediğimizden bugün ıslah oranımız; malesef  büyük başta % 25, küçük başta ise % 5 civarındadır.

Yem sanayimizin ekseriyeti, yemeklik yağ sanayimizin tamamının ham maddesi yağlı tohum bitkileri oluşturmaktadır. Bu bitkileri yetiştirenlere hükümetin geleceğimiz açısından azami destek verme mecburiyeti vardır.

Aynı doğrultuda yetersiz görülen kaliteli kaba yem (yonca, korunma,  fiğ, yemlik bezelye v.s) üreticilerine hükümet verdiği destek miktarını tekrar gözden geçirmelidir.

Buraya kadar anlatılanlardan, Dünya da gittikçe şiddetini artıran "Gıda Krizi"nin daha tusunamiye dönüşmeden bile bizi nasıl bir zayıf bünyede yakaladığını da birlikte anlamış olduk.

Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Teşkilatı (FAO)' nun 1982-1990 yıllarında Adana-Niğde illerinde uyguladığı, Dünyanın en büyük Erozyon Önleme ve Mera Islah Projesinde (ÇAKIT PROJESİ)  görev almış bir hemşehriniz olarak, hayvancılığımızı kurtarmanın son ve dördüncü ayağı mera ıslahına gelecek olursak;

Daha öncede belirttiğim gibi, mademki hükümetler tercihlerini başka sektörlerden yana koyuyor. O zaman İl olarak topluca elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Seyirci kalmak insana azap veriyor...

Mera ıslahı sayesinde;

- Artan yem maliyetleri minimize olacak,

- Hem kaliteli kaba yeme takviye hem de besin değeri yüksek çeşitlendirilmiş mera bitkileri sayesinde; et ve süt verimi artacaktır.

- Maliyet baskısı sonucu üretimden çekilme niyetinde ki yetiştiricilerimize üretim devamlılığı sağlanacaktır.

- Her yıl erozyon nedeniyle binlerce yılda oluşan toprakların denize gitmesi de mera Islahıyla  önlenecektir.

 - Islah nedeniyle bitki çeşidi çoğalan meralarımız sayesinde arıcılık da gelişecektir.

Kahramanmaraş'ımız, Akdeniz, Orta Anadolu, Güney Anadolu, Doğu ve Karadeniz  (Kısmen Andırın ve Göksun) olmak üzere 5 iklim òzelliklerini barındıran Türkiye'nin iklim çeşitliliği açısından tek ilidir. Kezâ su kaynakları zenginliğinde de Maraş'ımız en zengin ildir.

Bu devâsa imkanlar Maraş'ımızı bitki çeşitliliği ve deseninde de Türkiyede öne çıkarmaktadır. Hatta denilebilir ki; rasyonel bir planlamayla, sırf Maraş kendi büyüklüğünde 5 vilayeti besleyebilecek  kapasiteye sahip tek şehirdir.

Maraş geneline düşen yıllık yağış miktarı, Türkiye ortalamasından %10 daha fazladır. Bölgelerimize göre en çoktan aza doğru yağışı; Andırın, Merkez ve civarı, Göksun, Afşin, Pazarcık ve Elbistan almamaktadır

250 bin hektar mera alanına sahip ilimizin, ıslaha cevap verebilecek mera alanı 100 bin hektar olarak ön öngörülmektedir..

İlk adım, kırsal kalkınmaya duyarlı olduğunu duyduğumuz Sayın Valimiz Ömer Faruk COŞKUN beyefendi başkanlığında;

Büyükşehir Kanunu gereği kırsal kalkınma görevi verilen Büyükşehir Belediye Başkanı, İlçe Kaymakam ve Belediye Başkanları, Ziraat Fakültesi'nden Çayır Mera ve Yem Bitkisi Uzmanı, İl Tarım Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, Ticaret Borsası Başkanı, İl Ziraat Odası Başkanı, Esnaf ve Sanatkarlar Oda Başkanı, Koyun Keçi Yetiştiriciliği Birlik Başkanı,  Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanından oluşan paydaşlar toplantısına, yağış alan ve sulama imkanı olan meralar öncelikli olmak üzere, Ziraat Fakültesi ve İl Tarım Müdürlüğünce hazırlanan ön proje toplantıda ilgililere birifike edilecektir.

Paydaşların en az 5 yıl süreli projeye ne kadar destek verebilecekleri tespit edilecek, ek kaynak olarak da Tarım Bakanlığından her yıl ödenek talebin de bulunulacaktır.

Projeye ad verme takdiri şüphesiz Sayın Vali takdirinde, "Haydi Maraş Bir Dönüm Mera da Senden Olsun" gibi kampanyalar sayesinde, Valimizin özel gayret ve ricalarıyla, milli göreve duyarlı Maraş'lı sanayici, iş adamları ve vatandaşlarımızın projeye umulanın üzerinde maddi destek vereceklerine inancım tamdır.

Yıllar önce Gaziantep de ağaçlandırma seferberliğini başlatan zamanın valisini Antep'li hep hayırla yâd ediyor.

Antep'li şimdide "Yeşil Antep İçin El Ele" kampanyası peşinde...

Duam, Dünya da karbon gazı salıvermenin yasaklanacağı 2030 yılına kadar, 100 bin hektar ıslah edilmiş mera projesinin Kahramanmaraş'ımız da başlatılıp Türkiye'mize de örnek olmasıdır.

İlklere alışkın olan "Goca Maraş" nasıl ki, milli mücadelede "kendini kurtaran ilk şehir" olmuşsa, şimdi de topraklarını koruma kurtarma adına, mera ıslahıyla da Türkiye de yine "ilk" olacaktır.

Gıda tusunamisi Türkiye'mize gelmeden,

Şimdi meradan aldığımızı, geri meraya ödeme zamanı.

Haydi Goca Maraş  Haydi !

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri