Gün daha aydınlanmadan, sokaklar uykudayken başlar esnafın mesaisi.
Bir dükkânın kepengi açılırken sadece demir gıcırtısı duyulmaz; umut da açılır, sabır da… Ve çoğu zaman kimse fark etmez ama o kepenkle birlikte bir dua da gökyüzüne yükselir.
Esnafın duası yüksek sesle edilmez.
Ne camidekine benzer ne de kürsüden yapılan dualara…
O dua bazen bir “Hayırlı siftah nasip et Allah’ım” cümlesidir,
bazen de içten içe söylenen “Bugün kimseye mahcup etme” yakarışıdır.
Bu şehirde binlerce dükkân var ama aslında binlerce küçük kader vardır.
Her dükkânın ardında kira günü yaklaşan bir baba, okul taksidi düşünen bir anne, evine ekmek götürme telaşı yaşayan bir emekçi bulunur. Esnaf sabah duasını sadece kendisi için etmez; ailesi için, çalışanı için, mahallesi için eder.
Esnafın duasında hırs yoktur.
“Çok kazanayım” demez çoğu zaman.
“Bereketli olsun” der.
Çünkü bilir ki bereket; çoktan değil, hayırdan gelir.
Bugün ekonomik tabloları, faiz oranlarını, döviz kurlarını konuşuyoruz.
Ama bir şeyi unutuyoruz:
Bu şehrin ayakta kalmasını sağlayan şey, esnafın sabah duasıdır.
O dua olmasa nice kepenk bir daha açılmaz, nice sokak sessizliğe gömülür.
Esnaf sabah duasını ederken devletten mucize beklemez.
Adalet ister.
Hakkaniyet ister.
Emeğinin karşılığını alabileceği bir düzen ister.
Kimi zaman siftah olmaz, akşam olur.
Ama yine de kepenk kapatılırken bir serzeniş değil, bir şükür dökülür dudaklardan:
“Bugün de geçti çok şükür.”
Belki de bu yüzden esnaf duası kıymetlidir.
Çünkü içinde sabır vardır,
çünkü içinde alın teri vardır,
çünkü içinde tevekkül vardır.
Bu sabah bir dükkânın önünden geçerken durup dinleyin.
Belki bir dua duymazsınız ama hissedersiniz.
Çünkü esnafın duası sesle değil, yürekle edilir.
Ve unutmayalım:
Bu şehir, esnafın sabah duası tutmazsa ayakta kalamaz.
Sabah Şerifleriniz Hayır olsun, Allah Bol Rızık Versin amin amin