ELBİSTAN'DA İSTİKLAL HARBİ ÖNCESİ DURUM

.

 

 

Geçmişten geleceğe uzanan yolda ki engelleri aşmada geçmişi hatırlayabilmek, çok önemli ve değerli bir rehberdir. Çünkü geçmiş bize neden yanıldığımızı ve neden başarılı olduğumuzu öğretir.

K.Atatürk

 

            (Ortada Oturan beyaz sakallı kişi büyük dedem Nakipzade Mehmet Ağa, Arkada siyah paltolu uzun kişi, muhtemelen Nakipzade Kadı Mustafa Kamil Efendi, Sol tarafta oturan siyah takımlı kişi Nakipzade Nuri Ağa (üç Kardeş), Nuri Ağanın arkasındaki üç kişi ise uzun olan Nakıp Ağa, Solundaki Sait ağa, önlerindeki çocuk ise Mehmetali Ağadır. Askerler hakkında bir bilgim yok Muhtemelen Elbistan'da bulunan garnizon komutanı. Yer ise Ketizmen. 70'li yıllarda yıkılmış olan iki katlı bağdati tarzdaki cumbalı büyük konak önü (Alt kat pencereler hala duruyor (Pencerelerden tespit ettim) tahmini yıl 1921 (O dönem Nakipzade Mehmet Ağa Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Reisidir. Nuri Ağa ise Kuvai Milliye Reisidir Kuvai-i Milliye birliklerinin yanı sıra Aileye ait silahlı birlikler vardır. Nakipzade Mehmet Ağa yalnız Elbistan, Maraş civarında değil bölgede (Diyarbakır-Sivas-Adana üçgeninde) söz sahibi hatırlı bir kişidir. Not: Bu bilgiler Abbas Ketizmen tarafından sunulmuştur.)

            Milli Teşkilat Çalışmaları

            Mili Mücadele döneminde ordu ile Kuvay-ı Milliye arasında ilişki Milli Ordu adı altında şekillenmiştir. Erzurum Kongresi’nin son günü olan 7 Ağıustos 1919’da, millet adına ülkenin geleceğine sahip çıkmak amacıyla oluşturulan, Sivas Kongresi’nde vatanın bütününü temsil edeceği esasına bağlanan Heyet-i Temsiliye tarafından Güney Cephesi’nde Milli ordu kurulmasına karar verildi. Bu ordu,”Müdafaa-i Hukuk “ hareketi içinde ülkenin milli askeri güçlerinin birlikte hareket etmesini, ilerde düzenli ordu da birleşilmesini sağlayacak Anadolu’da oluşan otoriteye güç verecek bir örgütlenme olarak ortaya çıktı. 11 Eylül 1919 tarihli karar ile Heyet-i Temsiliye mevcut duruma ve Ermeni tehlikesine dikkat çekerek saldırılara örgütlü karşı koymak gerektiğini vurguladı.

             Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Albay Selahattin(Salahaddin) Çolak tarafından güney vilayetleri cephe vaziyetlerini görüşmek üzere Gürün’de bir toplantı yapıldı. Elbistan’dan Doktor Mustafa Bey’de bu münasebetle Gürün’e giderek Albay Selahattin Bey ile görüşmüştü. Kongre kararı gereğince güney cehesi bir takım mıntıkalara ayrılıyo, bu mıntıkalarda Kuvay-ı Milliye teşkilatının icrası ve ikmali için bir kısım subaylar seçiliyordu. Her mıntıkaya mensup olduğu kolordular tarafından sevk ve idare edilecekti.

            1-Pozantı’dan Sis ve Osmaniye hattına kadar olan kısım birinci mıntıka idi. Bu mıntıkanın merkezi Develi kazasıydı ve sorumluluğu 20’nci Kolordu emrine verilmişti.

            2-Fırat nehrine kadar olan ikinci mıntıkanın merkezi ELBİSTAN kazası idi. Bu da Sivas’ta ki 3’üncü Kolordu emrine verilmişti.  

            3-Fırat nehrinden Dicle nehrine kadar olan üçüncü mıntıkanın merkezi ise Hıns-ı Mansur(Adıyaman) kazası idi. Bu mıntıka ise 13’ncü Kolordu emrine verilmişti.

            Kolordular kendi mıntıkalarında ve işgal altında bulunan ahaliyi cesaretlendirmeleri için gereken silahları ve cephaneleri tedarik ve teminle hareketin iyi bir şekilde sevk ve idaresi için Kuvay-ı Milliye kumandanlarını tayin etme hususunda kara verilmişti.

            Bu doğrultuda Güney Cephesi’ne çeşitli rütbelerde subaylar gönderildi. Daha önce gönderilen subaylarda doğrudan mıntıkasında bulunduğu kolorduya bağlandı. Gönderilen subaylar, sivil kıyafetler ve takma adlarla harekatı kolordulara bağlı olarak sevk ve idare edeceklerdi. Bazıları da Mustafa Kemal Paşa’nın yanında bulunmuş, bizzat onun tarafından görevlendirilmişlerdi. Cemaat-i İslamiye adı altında yapılan teşkilatlanmanın çalışmaları, Sivas Kongresi’nden sonra Müdafaa-i Hukuk adı altında Heyet-i Temsiliye’ye bağlı olarak programlı biçimde sürdürüldü. 

            Sivas Kongresi’nde alınan karar gereği Elbistan ve Maraş çevresi 3’üncü Kolordu Komutanlığına bölgesine dahil edildiğinden bu bölgelerde ki asker alma şubeleri de aynı Kolorduya bağlandı. Maraş ve Antep bölgesinin kurtarılması ve örgütlenmek için merkez olarak seçilen ELBİSTAN işgal altında olmadığı için Maraş’ın Fransızlar tarafından işgalinden bir gün önce şehrin ileri gelenleri Elbistan’a gelmişlerdi. Bu açıklamalardan sonra gelelim kendi bölgemize.

            ELBİSTAN MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ

            Büyük kurtarıcımız, Ulu Önder Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresinden sonra Sivas'ta bir kongre yaparak, güzel yurdumuzu düşman ordularından kurtarmak üzere “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ni kurmuştur. Bu cemiyetin bir şubesi de Elbistan'da kurulmuş ve cemiyet başkanlığına eski Şam Sulh Hukuk Hâkimlerinden Elbistanlı Bekiş Zâde Ali Rıza Efendi getirilmiştir. Ali Efendiye yardımcı olarak da yine eski hâkimlerden Kışlal Zade Ali Avni Efendi cemiyete başkan yardımcısı olmuştur. Bu iki zat, memleketin aydın kişilerini ve eski yedek subaylarını davetle, onları üye olmaya ikna ederek üye kaydetmişlerdir.

   Not: (Bekişzade Sağır Ali Efendi 1873’de Elbistan’ın Yalak köyünde dünyaya gelmiştir. 24.12.1932’ de Elbistan’da ölür. Şemsettin Bekışın oğludur ve Avukat Pertev BEKİŞOĞLU nun dedesidir. Kahramanmaraş eski milletvekillerinden Oğuz Söğütlü’nün dedesinin kardeşidir. İlk ve orta öğrenimini Elbistan da tamamlar üniversiteyi İstanbul da okur. Çeşitli yerlerde Hâkimlik yapar. Son olarakta Şam Ağır ceza Reisliğin de emekli olur. Emekli oluş sebebi ise Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı imparatorluğunun elinde olan Arap yarım adası İngilizler tarafından işğal edilir. Daha sonra bu işğal hareketi Şam ve Halep vilayetlerine de ulaşır. Bu vilayetler de İngilizler tarafından işgal edilince Bekiş Zade Sağır Ali Efendi emekli olur ve Elbistan’a döner. )

             Bekişzade Ali Efendi Şam’da görev yaparken Gazi Mustafa kemal Paşa (Atatürk)’le tanışır. Bu tanışma ileri ki yıllarda devam eder ve Maraş’ın kurtuluşunda Elbistan da Kuvay-i Milliye sorumluğu Bekiş zade Ali efendi’ye verilir.                                                                                                              

            Bir müddet sonra Nakıp Zade Mehmet Ağa cemiyet başkanlığına getirilmiştir. Bu arada Mustafa Kemal Paşa, Fransız ve Ermeni işgalcilerine karşı Türk savaşçılarını örgütleme çalışmalarına başladı. Bu amaçla Ali Fuat Paşa’nın Sivas’a getirdiği Emrullahzade Asaf(Kılıç Ali) adlı subay Birinci Dünya Savaşı sırasında Enver Paşa’nın ve Kafkas Cephesinde de kardeşi Nuri Paşa’nın emir subaylıklarını yapmıştı. Gerçi Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa’ya yakın olanlardan kuşku duyardı, ama Asaf’ın çetecilere önderlik etmekte gerekli kararlığı gördüğünden direnişçi çeteleri düzenlemek için ilk önce Elbistan'a gönderdi ve daha sonraları Maraş ve Antep’te görev yaptı.) Kılıç Ali Bey (Piyade Yüzbaşı Ali Asaf Bey) ile beraber çalışarak Maraş'ı Fransızların istilasından kurtarmak için çeteler teşkil etmek sureti ile Elbistan’dan Maraş Kurtuluş Savaşına çeteler gitmiştir.

            Bu sırada Elbistan'da kaymakamlık yapan Kerküklü Halis Bey, padişah taraflısı olarak Kuvay-ı Milliye (Milli Güçler)’ye muhalefet ettiğinden, cemiyet mensupları tarafından geceleyin evinden alınarak Sivas'a gönderilmiş, Bir müddet sonra Nakip Zade Mehmet Ağa, cemiyet başkanlığından istifa ederek yerine Şeyh Naci Mustafa Efendi geldi. …Devam edecek

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri