EĞİTİMİN İKİNCİ DURAĞI: OKUL-1

.

Bir çocuğa ailenin yüklediği belli değerlerin ardından, ikinci durağı okullardır. Okulların, çocuklar üzerinde eğitme ve yönlendirme etkisinin (Okul öncesi ve birinci kademeyi hesaba katmazsak) aileye göre daha düşük olduğunu görürüz. Bunun en önemli nedenlerinden biri yaş seviyesi olduğu gibi, her ailenin verdiği ahlaki değerlerin farklılığı ve aynı zamanda değerlere bakış ve uygulama yöntemlerinin de farklı oluşudur.

    Tüm aileleri aynı terazinin kefesine koyup, hepsinden aynı çıktıları beklemek mümkün değildir. Ekonomik, sosyal, siyasal, bölgesel farklılıkların, farklı bakış açılarıyla değişik sonuçları doğurduğu bir gerçektir. Ve ayrıca ailenin içinde bulunduğu çevre ve ekonomik geçim sıkıntısı, aile içinde kaçıncı öncelik sırasında yer aldığı da başlı başına büyük bir etkendir. Bir de ailenin eğitim ve öğretime hangi gözle baktığının sonucu, eğitimi etkileyen faktörlerden olduğunu hesaba katmak gerekir. Yalnız maddi geçim açısından bakılan bir eğitim ve öğretimin, eğitime en büyük ket vuran bakış açısı olduğunu vurgulamak yerinde olur. Maddi getiri bakımından, besicilik ya da turizm sektörü vb. daha çok kazanç getiren bir alansa; aile çocuğunu otomatikman oraya yönlendirecektir. Ailenin ve çevrenin verdiği bir kültürle donanmış bir birey olarak toplumun içine girmiş olacaktır.

    Nasıl bir bireyin yetişmesinde paydaşlardan bahsedebiliyorsak; her paydaşında kendi özelinde paydaşlarından bahsetmeden de geçemeyiz. Bir okulu, kurum seviyesine getiren paydaşların ve okullar arası her yönden farklılıkları hesaba kattığımız zaman, her ne kadar aradaki bu uçurumu kapatmak için mücadeleler verilmektedir. Ancak hiçbir kurum yerinde sabit durmadığından, aradaki mesafeyi de kapatmak mümkün değildir. Bu yüzdendir ki ülke çapındaki okulların, aynı çıtayı aynı seviyede kucaklaması beklenemez. Aile, bölge, okul ve ekonomik koşulların değişkenliği, hayatına sıfırdan başlayan bazı çocukların baştan kaybetmiş olarak başlamasının en büyük nedenlerindendir.

    Okulun hareket noktası; farklı alanlardan gelen öğrenci kitlesini aynı potada ortak bir kültür içerisinde yoğurmaktır. Ve okul belli bir zaman dilimi sonunda gerek öğretim yönünden gerekse eğitim yönünden belli bir davranışları yakalayabilen bir gençlikse… Sonuçta düşünen, soran, sorgulayan ve varılmak istenen hedef doğrultusunda belli bir kazanım elde etmiş bir gençlik! Burada beklenen, aynı davranış ve düşünceye endekslenmiş bir gençlik olmanın ötesinde bir gençlik. Etrafımıza baktığımızda böyle bir gençlik görebiliyorsak; tüm okulların ve eğitim müfredatının sağlaması olacaktır bu.

    Ama belli bir emek ve yapılan yatırımların sonucunda alınan yol, sağlıklı değilse A’dan Z’ye tüm eğitimin paydaşları kaybedilen zamanın ve emeğin hesabını yapmak zorundadır. Okullarda: Proje+ uygulama+ sonuç+ dönütlerin bir noktada kazanımlara dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu konularda ben yaptım oldu felsefesiyle, eğitim programlarını yapboz şeklinde götürmeye çalışmak ülkenin büyük bir kaybı olduğu gibi, belli dönem gençliğinin de kaybedilmesi anlamına gelir. Umut vadeden girişimlerin sonucu, ortaya çıkan kazanımlar elle tutulur bir davranış haline dönüşmüşse, gidilecek yol belli olmuş demektir.

    Dünya devletlerinin bir yarış içerisinde olduğu ve ilişkilerin güc dengesine göre ayarlandığı bir yüzyılda ülkenin güvencesi olan gençlerin potansiyelini iyi kullanmak, yarınlarımızı garanti altına almak demektir.  

    Her insanın bir defa yaşama şansı vardır.

                                                   Devam edecektir.

                                                                                

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri