1974 yılının ortalarıydı…
O yılların sade, samimi mahallelerinden birinde, Serintepe’de küçük bir bakkal dükkânımız ve çayhanemiz vardı. Kendi yağımızla kavrulup, hayatı sade ama huzurlu bir şekilde yaşıyorduk.
Bir akşamüstü evimizin önünde bir Jeep durdu. İçinden iki kişi indi, babamla uzun uzun konuştular. Konu, işti; “bekçilik” üzerineydi. Misafirler ayrıldıktan sonra babam, yüzünde hem sevinç hem sorumluluk ifadesiyle, “Yarın Marteks fabrikasında bekçi olarak başlıyorum,” dedi.
Bir Fabrikanın Doğuşuna Tanıklık
O yıllarda Marteks Tekstil Fabrikası yeni kuruluyordu. İnşaatın başladığı ilk günlerde babam hafta sonları da nöbet tutuyordu, ben de bazen onunla giderdim. O dönem babamın mesai arkadaşları Selahattin ve Ömer adlı iki bekçiydi.
Benim için o kocaman şantiye bir oyun alanı gibiydi. Kalıp tahtalarını taşır, demirlerin arasından geçer, o büyük yapıların nasıl yükseldiğini hayranlıkla izlerdim. Fakat çocuk aklımla bile farkındaydım: Orada sadece bir bina değil, bir şehrin geleceği inşa ediliyordu.
İnançla Yola Çıkan 40 Ortak
Zamanla fabrikanın patronlarını tanımaya başladım. Hasan Balcı, Kasım Yağlıca, İsmail Kurtul, Yusuf Kirişçi ve Sıddık Akdişli o günlerden aklımda kalan ilk isimlerdi.
Her biri mütevazı, ama gözlerinde büyük bir hedefin ışığı vardı. 40 inanmış insanın bir araya gelip kurduğu bu fabrika, sadece bir işletme değil, Kahramanmaraş sanayisinin ilk lokomotifi olacaktı.
Hafta sonları ortaklar çocuklarını da getirirdi. O zamanlar kim bilebilirdi ki, o fabrikanın bahçesinde koşuşturan o çocuklar, bir gün Kahramanmaraş sanayisinin ikinci kuşağını oluşturacaklar? Bugün hâlâ bazılarının dostluklarını, üretim aşklarını görmek beni mutlu ediyor.
Bir Çocuğun Gözünden “Sanayi”
Fabrikanın makineleri geldiğinde, onları hayranlıkla izlerdim. Kocaman sandıkların içinden çıkan o makinelerin dış kaplamaları bile bana çok değerli görünürdü. O an anlamasam da, bugün düşünüyorum; aslında o makineler, Kahramanmaraş’ın kaderini değiştirecek ilk kıvılcımlardı.
Yıllar geçti, çocukluk yerini hayata bıraktı. Ama o fabrikanın kokusu, sesleri, demirlerin arasında yankılanan işçi adımları hâlâ kulaklarımda. Marteks, sadece bir fabrika değil; bir inanç, bir başlangıç, bir dayanışma hikâyesiydi.
Bir Neslin Borcu
Bugün dönüp baktığımda, o 40 inanmış insanın birçoğunun artık aramızda olmadığını görmek buruk bir hüzün veriyor. Her biri bu şehrin kalkınması için emek verdi, risk aldı, ter döktü. Onlar sadece bir fabrikanın değil, Kahramanmaraş’ın sanayi kimliğinin temellerini attılar.
Hepsine rahmetle, minnetle…
Mekanları cennet, bıraktıkları eserler daim olsun.
Marteks benim için hep özel kaldı. Çünkü ben o fabrikanın, o emeğin, o umudun tanığıydım — bir çocuğun gözünden doğan sanayinin hikâyesine şahit oldum.
Yarın bir başka konu ile yazacağım hatıralarımda görüşmek üzere kalınız sağlıcakla!...