Toplumun temel direği âiledir. Bu yıl âile yılıdır. Geçenlerde seyahat ettiğim bir şehirde bir il müdürüyle sohbet ediyorduk. Bu yıl âile yılı olması hasebiyle vali yardımcısı başkanlığında toplandık. İl müftülük âile rehberliğinden sorumlu bayan hoca, “şöyle yaptık, böyle yaptık” diye bir hayli anlattı. Ben de, “ eee neticade ne oldu?” diye sordum. Donakaldı, hiçbir cevap veremedi dedi.
Ülkemizin günümüzde ve daha çok gelecekte en büyük sorunu yalnızlıktır. Yalnızlık Allahü teâlâya mahsustur. Gençlerin ve yaşlıların keyfî yalnızlığı bir tarafa, zorunlu yalnızlıkları âile kavramını mahvetmektedir.
Birleşmiş Milletler’in DünyaYaşlılar Günü vesilesiyle TÜİK’in yayımladığı “İstatisliklerle Yaşlılar, 2024” verilerine bakıldığında, Türkiye’nin hızla yaşlanan yapısı, büyük tehlike arz etmektedir. Çocukluğumuzda nadir rastlanan “tek başına yaşayan yaşlı” sayısının 2 milyona yaşlaşması asıl şaşırtıcı ve acil çözüm gerektiren sorundur. Çocukluğumuzda yaşlılar baş tacı edilir ve aile bireyleri onların tecrübelerinden istifade ederek, birlikte mutlu bir şekilde yaşardı.
Şayet din adamları ve eğitimciler, yaşlılara sahip olunmasını ve bir âile yapısı içinde birlite yaşamaları gerektiğini ısrarla topluma anlatmazlarsa, toplum sorumluluğunu yerine getirmez. Bu hususta popülist ve şovsal girişimlerle tatmin olmaya çalışılır.
Yalnız yaşamak zorunda kalan ve ilgi gösterilmeyen bir yaşlının evinde düşüp başını yere çarpıp kanlar içerisinde kalıp, feryat ederek can vermesi, ne hazindir. Bu durum hangi vicdana sığar. Toplumumuzda bu elim akibeti yaşayan nice insanlar var. Halbuki zor anında yanında bulunan, ölüm döşeğinde kelime-i şehadeti hatırlatan, yasin okuyan ve dudaklarına zemzem süren yanında biri olmalıydı. Müslüman ve sorumlu toplumda böyle olur. Kurumlar, tabeladan ibaret olmamalıdır.
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem), “Evlenen ve evlendiren cennettedir.” buyurmaktadır. Yalnız bir insanın maddî şartlarının yerinde olması özgürlük değildir. Bir kere, Resûl-i Ekrem buyurdu ki, “Yâ Hâtun! Ere varmanın sevabını dahi haber vereyim de dinle’ Hangi avret ki, eri ona, Allah senden razı olsun dese, altmış yıl ibadet etmekten yeğdir. Ve erine, bir içim su verse, bir yıl oruç tutmaktan efdaldir. Erinin döşeğinden kalktığı zaman gusl eylese, bir kurban kesmişçesine sevap bula. Ve halâline hile etmezse, onun için, göklerde melekler tesbîh ederler. Ve halâli ile oynasa, altmış kul âzâd etmekten hayırlıdır. Erinin rızkını muhafaza etse ve halâlinin akrabasına merhamet eylese ve beş vakit namazını kılıp, orucunu tutsa, bin kere Ka’beye varmaktan efdaldir.”
Evlenmeyen kimse, gözünü haramlardan koruyamayabilir. Evlilik, şeytanın kötülük yapmasından uzaklaştırabilir ve dinini korumaya yardım edebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Evlenen, dininin yarısını korumuştur. Artık diğer yarısını korumak için de Allahü teâlâya karşı gelmekten sakının!” (Taberani). Allahü teâlâ sorumlu ve bilinçli toplum olmayı nasip eylesin.