BEYİN Mİ ? BAĞIRSAK MI?

.

Son yıllarda giderek artan bir ilgi var bu konuya. Beynimiz tarafından salgılanan bazı maddelerin daha fazlasının bağırsaklarımızdaki  bakteriler tarafından salgılanıyor olması gerçekliği tıp dünyasında önceleri tiye alınmıştı. Yapılan çalışmalar bu konuda yapılan affedilmez hataları su yüzüne çıkardı.

 Bugün biliyoruz ki .tedavisinde zorlandığımız bazı psikolojik arızların kaynağı bağırsak faaliyetleri ile ilgili. Özellikle yanlış beslenmenin de katkısı ile bağırsak florası bozulduğunda aradan çok geçmeden depresyon panik atak anksiyete hatta psikotik bozukluklar alerjik hastalıklar migren ve romatizmal hastalıklar füze gibi artarak  art  arda sıralanabiliyor.

 İşin sırrını daha yeni yeni çözmeye başladık. Beyinle bağırsakların embriyolojik kökeni aynı. Çin tıbbında hala önemini koruyan meridyen kavramında beynimize ait bir hattın olmaması ve bunu kalın bağırsak mide ve safra kesesi meridyenleri ile  yerine getiriyor olmamız da çok manidar ve araştırılması  ve üzerinde çok çalışılması gereken bir konu:

 Pratik hayatta karın krampları ile stres arasında çok yakın bir ilişkinin olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Herkes kendi tecrubesi  ile bu meseleden haberdar. Ne oluyor da bu kramp yaşanıyor? Ne oluyor da stres mide ve bağırsaklarımızda aniden etkisini gösteriyor? Cevap bekleyen onlarca hatta yüzlerce soru ile meseleyi detaylandırmak mümkün.

 Özellikle çocukluk çağlarında sık görülmeye başlanan ve sektör haline gelmiş bazı  sağlık kuruluşlarınca tedavisi aranan onlarca hastalık var. Otizmden tutunda hperaktiviteye ,dikkat eksikliğinden hafıza sorunlarına ,kişilik bozukluğundan davranış bozukluklarına kadar çok sayıda türetilmeye devam eden hastalıkların altında da bağırsak florasındaki bozulma  olduğunu düşünüyorum.

Asistanlık yıllarımda Parkinson ve sara hastalığında önerdiğimiz ketojenik diyet günümüzde tekrar parlatılarak yukarda  zikrettiğim hastalıklarda yeniden kullanılmaya başladı. Ketojenik diyette yağ ağırlıklı proteinli gıdalar orantısız kullanılarak bağırsak florası doğallığını korur hale getiriliyor. Ayrıca bu diyetle oluşturulan asidik ortam da hücrelerde kendini toparlama dediğimiz duruma yardımcı olabiliyor.

 Doğal turşu ,  ev yoğurdu, gezen tavuk yumurtası ve dolaşan hayvan eti de bağırsak florasının düzenlenmesinde yardımcı rol oynayabiliyor. Rafine şeker , buğday , buğdaydan imal edilen katkı maddeleri ve koruyucu adı altında gıdalara katılan zehirlerinde alınmaması gerekiyor.

 HEPİMİZ REİSİZ

Dostlar her şey açık. Ayan beyan ortada. Geometride bize doğrunun tarifini yapan hocalarımız iki nokta arasındaki en kısa  çizgi derlerdi.  Doğru kavramı ile ne kadar oynanırsa oynansın fark etmez. O bir altın gibi her yerde kendini açık ederek değerini bilmeyenlere bile değerini öğretir.

 Şu Amerika’nın yediği  herzeleri gözleri ile göremeyenler burun  delikleri ile de göremiyorlarsa  güle güle esfelesafiline kadar yolunuz var .

  Zarrap marrap bahane.  Alçak alçaklığını yapmada zerre kadar tereddüt etmezken bizler hiç olmazsa top yekün HEPİMİZ REİSİZ  diyerek düşmanların kalbindeki korkuyu artırabiliriz.

  Geçen dostlarla ülkemizin meselelerini konuşurken bazı arkadaşlar devletimizin idare erkini o kadar yere vurdu ki, sistemi bürokrasimizin hantallığını yerel yönetimlerimizde yenilen herzeleri sık tenkit eden birisi olarak devletimi ve hükumetimi savunmaya geçmek zorunda hissettim kendimi.

  Kardeşler gün bir olma birlik ve bütünlük içerisinde birbirimize kenetlenerek  düşman çatlatma günü.

 Hala Cumhurbaşkanımızın çekilmesi ile ortalığın düzeleceğine inanan gaflet içinde  bir güruh var. Bu güruhun kulaklarına fısıldanan efsunlu sözler artık bu saatten sonra  tesir etmemeli Bizim bizden başka dostumuz olmadı olmaz da. Ülkemiz üzerindeki karabulutlar da ancak bu sağlıklı düşünce ile dağılır.

 Gelecek endişesi, dolar borsa oyunu ile ekonomimizi çökertme girişimleri hala onların umudu . Bu umutlarını kırmalıyız. Bunu başaramazsak  ne mal  mülk, ne de namus onur haysiyet şeref kalır.

 Amerika’nın  Afganistan’ı işgal ederek İslam coğrafyasını dağıtma ve işgal projesinin ilk adımlarından biri olan 11 eylül den sonra bu  Amerika’ya seminere giden  Osman  bey gümrükte yaşadıklarını anlamakta ve anlamlandırmakta çok zorlandığından bahsetmişti. Saatlerce gümrükte yapılan insanlık dışı davranışın tek sebebi isminin Osman olması. Kedini kültürel Müslüman olarak tanımlayan bu arkadaşın yaşadıklarından ibret almak gerekiyor.

“Benim ismim dışında dinle diyanetle hiçbir işim olmadığı halde bana reva görülenlerden anladım ki ,ben bir Müslüman memleketinin vatandaşıyım ve adım da Osman. ”

 Evet dostlar mesele bu . Anlayana çok şey anlatır. Ülkemizin hayrına olmayan gelişmelere karşı bir kazmaya sap olamayan odunlara  bu milletin ihtiyacı  olmaz.

FUARLAR ÖNEMLİ

  İlgi alanlarımızla ilgili olsun olmasın fuarlar önemli ve hiç olmazsa bir kısmına gözlemci ziyaretçi olarak katılmamız iyi olur . Dün gazetemizin yazarı SEFA SAYGILI hocamla beraber yine fuardaydık. Helath Expo 2017 ve Engelsiz Yaşam Fuarı .

 Her ikiside CNREXPO Yeşilköy de ulaşımı kolay ve istifade edilecek sunumlar konferanslar ile dolu dolu. Özellikle sağlık teknolojisi ve lojistiği ve engelli vatandaşlarımızın işini kolaylaştıracak teknoloji ve lojistiğinde katedilen mesafeleri anlamak ve anlamlandırmak için bu ve benzeri fuarları kaçırmamaya ve dostlara da katılmamalarını salık veriyorum.

 Bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri