Arsızlar Sokağı ve Bayram

.

Nasıl da çabuk geçti Ramazan öyle değil mi?

Bir çırpıda, Ramazan boyunca hangi gün hangi iftara katıldığını sayabilecek var mı?

Sanmıyorum.

Orucunu tutanlar tuttu. Tutamayan(!!)lar da fidyesini verdi. (Allah kabul eylesin.)

Günahının hesabını verecek; sevabının da mükafatını verecek olan herkes kendi elbette. Hani şu “ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılacak” dedikleri gün..!!

“O gün”, Allah herkese “ak bacaktan” asılmayı nasip etsin.

***

Evet şehrimiz güzel…

Ramazan’da daha da güzeldi. Ama öyle bir yeri var ki çirkin mi çirkin. “Çipçirkin” dedikleri cinsten!

Adı “melek girmez”e çıkmış bir sokak.

Sosyal medyada takıldı gözüme… Öyle bir sokak ki oruç yemeyen yok!

Herkes farklı bir şekilde oruç yemenin telaşında.

Kimi sigarasını tüttürüyor, kimi dürümünü yiyor, kimi eli böğründesini aşırıyor, kimi de buz gibi ayranını içiyor.

Yoo, öyle düşkün, yaşlı, hamile ve de hasta falan da değiller. Hepsi de zıpkın gibi insan. Üstelik oruç tutacak çağdalar tam da…

“Yahu orada meleğin ne işi var?” dediğinizi duyar gibiyim.

Haklısınız!..

***

Yukarıda da belirttiğim üzere herkesin ibadeti kendine. Kimsenin ibadetinin kimseye faydası yok. “Arsızlar Sokağı”ndaki arsızların oruç yemelerinin de kendilerinden başka kimseye zararı yok.

Ancak uluorta, göstere göstere oruç yemek, hayasızlıktır, edepsizliktir, saygısızlıktır, günahtır.

“El-haya vel-iman”…

“Haya (utanma) imandandır buyurmuş Efendimiz (s.av). Utanmama iman eksikliğinden kaynaklanan bir durum vesselam…

***

N’oldu şimdi?

29 gün Allah’ın emrini yerine getirip oruç tutanlardan açlıktan ölen oldu mu?

Ben duymadım..!!

Utanmaz utanmazlığı ile kaldı. (Eşkere yiyenler için)

Şimdi bayram…

Ramazan Bayramı.

Bayramı “bayram gibi” yaşayalım.

Yaşlıları, hastaları, büyükleri ziyaret edip hayır duasını alalım.

Mezarlıkları ziyaret edip ölmüşlerimizin ruhlarına Fatihalar gönderelim.

Akrabaları ziyaret edip sıla-ı rahim yapalım.

Çocukları, yetimleri, garip gurebayı sevindirelim.

Bir aylık oruç ibadetinin ardından bayramı vermiş ki Allah, sevelim, sevilelim, gönüller yapalım, barışalım diye…

***

Ama lütfen tahammüllü olalım. Bir çoğumuzun aracı var ve bayramda direksiyon başına geçip yolculuklar yapacağız. Kendimizle birlikte başkalarının da felaketi olmayalım. Lütfen sabırlı olalım.

Gaz yerine frene basmasını da bilelim gerektiğinde.

Bırakın “yol” isteyen yoluna gitsin.

Araç sayısı çok fazla ve ne yazık ki sürücülerin hepsi ehil değil. Sürücü belgesini alıp cebe koymak bütün sorunları çözmüyor.

Artık kenar mahallelerdeki caddelerde bile uzun araç kuyrukları oluşuyor. Duran araç sayısı yürüyenden fazla. Bir curcuna, bir telaştır almış başını gidiyor. Herkes “önce ben gideyim” diyor. Saygı tahammül kalmamış.

***

Arefe günü öğleden sonra Kılılı’ya gidip-gelmem icap etti. Aksu Köprüsü-Kılılı arasında 20 dakika içerisinde iki trafik kazası ile karşılaştım. Yine aynı saatlerde Türkoğlu’nda hem zemin geçitteki iki kişinin öldüğü kazayı da sayarsak üç…

Ölü ve yaralılar var. O insanların da hayalleri vardı. Bayramda bekleyenleri vardı.

Ama bir anlık sabırsızlığın, öfkenin, stresin, dalgınlığın sonu hayallerle birlikte hayatların da sönmesine neden oldu. N’olur bayramda bu sayı artmasın.

N’olur tatil bitiminde hepimiz aynı anda dönüşe geçmeyelim.

Özellikle Göksun Yolu’nu kullananlar; dokuz günlük tatilin sonunda dönüşe biraz erken geçin.

Lütfen…

Bayramınız mübarek olsun. Allah kaza-bela vermesin.

Hoşçakalın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri