Çeşit çeşittir insanoğlu. Her insan ayrı bir örnektir, insan okumayı bilen diğer insana.
Kiminin yaşamından dersler alırsın, kiminin kötü giden yaşamından dersler çıkarırsın. Kiminden vefayı öğrenirsin, kiminin nankörlüğüne şaşıp kalırsın.
Kiminin ihlaslı yaşama gayretinin güzelliğine bakarsın, kiminde riyanın çirkinliğini izlersin. Kiminin hayasına hayran kalırsın, kiminin hayasızlığından utanırsın.
Kiminin takvalı yaşamına imrenirsin, kiminin fetvayı işine geldiği gibi kullanmasına hayret edersin. Kiminin dünya menfaati için yaptıklarına bir bakarsın, kiminin de ahiret hayatı için dünyaya hiç ehemmiyet vermeyişindeki asil duruşa bakakalırsın.
Ah insan!
İstersen yüceler yücesine de yükselebilirsin, aşağıların aşağısına da düşersin.
Söylesene sen hangi yerdesin? Hangi gayretler içerisindesin?
Vefalı, ihlaslı, hayalı, takvalı hayatlardan dersler alıp, her haliyle Rabb'ine layık olmak için gayret edenlerin, ibadetlerini aşkla yerine getirenlerin, haramdan faizden, kul hakkından ateşten kaçar gibi uzak duranların, en ufak hayrı bile ifaya gayret edenlerin, bu dünyada misafir gibi yaşayıp asıl yurdu ahiret için her daim hazırlık içerisinde olanlardan mısın?
Yoksa,
Rabb’inin onca nimetine karşı emir ve yasaklarına uymayarak nankörlük edenlerin, yaptığı işlerde riyaya düşenlerin, aynı günahı tekrar tekrar işleyerek Rabb’inden haya etmeyenlerin, canı isterse işine gelirse fetvaya kulak verenlerin, dünyanın geçici hevesleri peşinden giderek ahiret hayatını ve her halinin hesabının sorulacağını unutanların tarafında mısın?
Madem ki bu dünyaya imtihan için gönderildik.
Madem ki bu imtihanın bir bitim süresi var.
Madem ki imtihan sonunda alacağımız bir sonuç ve bu sonuca göre;
Ya mükafatı ya da cezası var!
O zaman bize, her halimizde sadece ve sadece Allah'ın rızasını gözetmek, gece-gündüz, gayret ve sabırla bu imtihana hazırlanmak düşer.