Açlık Hastalığı

.

“Bu dünyada öylesi aç yaşayan insanlar var ki, Tanrı onlara ancak bir somun ekmek suretinde görünebilir” demiş Mahatma Gandi.

Ekmeği tanrı mertebesine yüceltirken tanrıyı bir o kadar küçültmek aç insanların işidir demek istiyor galiba.

 Aç bir insanın yaşama tutunması için öncelikli ihtiyacı olan bir somun ekmek,  onu ölümün kıyısından kurtaran mucizevi bir varlıktır elbette. Ekmeğe tapınmak, ona secde etmek açlık halinin mantık önerisi olabilir. Ancak açlıktan ölümün kıyısında olan insanların bir parça ekmeği tanrı suretinde görmeleri gibi bir de ihtirasın kıyısında gözü gönlü doymak bilmeyen öyle aç ruhlar var ki işte Mahatma Gandi’nin sözünü ettiği açlık, midenin değil gözün açlığı olmalı…

Tam da bu mana ile örtüşen bir beyit yazmıştım ben de:

   “Malı, mülkü, serveti varmış; gene de ona acıyın!

    Zaten fakir değil mi? Gözü doymuyor ki, o açın!” demiştim.

 Aç gözlülük bir tür maraz halidir. Aç gözlülerin ruh metabolizmasında sorun var demektir. Aksi halde normal ruha sahip olanlar için yeryüzünde yeterince yiyecek içecek var. “Aç ölenin mezarı yok” demiş atalarımız. Yaratan her canlının rızkını fazlasıyla yaratmış, bunu görebilenin midesi de ruhu da sağlıklıdır.

Gözü doymayanlar yüzünden yaşam standartları düşük yaşıyor pek çok insan. Yeryüzünün kaymağını işgal eden açgözlüler olmasaydı fakirlik, yoksulluk diye bir kavram da olmayacaktı. Fakir fukaranın kaderi midir bu açgözlüler diye düşünüyorum.

 Peygamberin ”Komşusu açken tok yatan benden değildir” sözü ve diğer peygamberlerin de bu mealde sözleri ,emirleri olmasına rağmen niçin sefil hala dünya insanlarının çoğu? 

 Biyolojik midesi doygun olsa da nefsi hasta olanlar, Karun kadar varı olsa bile kendini yoksul ve aç zannederler.  Cansız maddelere öylesine bağlıdır ki bunlar, zerrelerin, zırnıkların bile önünde secdeye kapanırlar; bir somun ekmeği tanrı yapıp bunun uğruna gazaya çıkarlar.

Bu uğurda yakıp yıktıkları gönüllerin farkına bile varmazlar.

 Dünya tarihine ve bugünümüze baktığımızda,  gözüaçların neler yaptığını ve neler yapacaklarını görebiliriz.

 Vahim bir hastalıktır bu açlık duygusu, varlığa yokluğa bakmaz. Doyum noktası olmayan zavallılardır bunlar.  Malikânede de olsalar sefalet sendromu, fakirlik fobisi yaşar onlar.

 Ne diyelim, yoksa acımak mı gerek onlara?

 Kansere bile çare bulundu; darısı açlık hastalığına yakalanmış olanlara..!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri