Kahramanmaraş Muhtarlar Derneği Başkanı Vedat Paköz, Türkiye'nin birlik ve beraberliğe çok ihtiyaç duyulduğu şu günlerde, terör ile ilgili, zirvenin muhalefet liderleriyle kafa kafaya verilerek yapılması gerektiğini söyledi.
Kahramanmaraş Muhtarlar Derneği Başkanı Vedat Paköz, son günlerde artan terör olaylarının durması gerektiğini söyledi. Paköz konuyla ilgili olarak şunların söyledi:
"Son günlerde, Kürt sorunu, terör ve Anayasa konuşulmaktadır. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan terörle ilgili sert açıklamalar yaparak, ciğerinin yandığını ifade ediyor. Bu söylemleri şimdiye kadar hiç söylememişti... Canının çok yandığı, ülkenin Başbakanı olarak yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Sayın Başbakanın ciğeri yanıyorsa, ya şehit ailelerinin canı ve ciğeri nasıl yanıyor; onu bilmek çok zor, yaşayan bilir. Her gün kan ağlamaktansa, bir gün ağlayalım, bu yaraya artık bir neşter vuralım, başka çaresi kalmadı.
Televizyonu açıyoruz, şehit haberleri, gazete alıyoruz, sayfalarında boy boy Şehit haberleri bitmek bilmiyor. Ülke insanlarımızın bir bütün olduğunu, birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Aynı topraklarda Türk, Kürt, Alevi, Çerkez, Laz, aynı dili kullanıyoruz, ayrılma ve ayrışma yok, hatta komşu olarak yaşıyoruz. Yine bazı televizyonlarda, gazetelerde, kendini program sunucusu, yorumcusu, Profesör'ü, Akademisyeni, gazete yazarı ve kendini yönetmen olarak tanıtan kişi ve kişiler hep Kürt sorununu, gündeme getirip tartışıyorlar. (kaşıyorlar) Biz bunlara Türkiye de Türk, Kürt sorunu var, çıkın tartışın bu işleri halledin mi diyoruz? Asla. Türkiye'nin başka sorunları yok-mu? Dağlar kadar…
28.09.2011 tarihinde bir televizyon kanalında, kendini yönetmen olarak tanıtan, ismini burada zikretmeyeceğim bir kişi konuşuyordu. "Türk, Kürt sınırı çizilmeli," yani ülke bölünmeli diyor. Sen kimsin de, Türkiye'nin sınırlarının yeniden çizilmesini ve bölünmesini istiyorsun? Türkiye'nin sınırları, sözle, kalemle ve silgi ile çizilmedi. Atalarımız, Türkiye'nin sınırlarını, kanla çizmiştir, senin çizdirmene gerek yoktur.
İstiklal (kurtuluş) Savaşında düşman işgaline uğrayan, Türkiye'mizi Türk'ü, Kürt'ü, Alevi'si, Çerkez ve Laz'ı vs. ile birlikte kurtardık. Bizler kardeşiz, aramızda bir husumet yoktur. Bizler aynı okullarda, aynı semtlerde, aynı devlet dairelerinde oturduk çalıştık, askerliklerimizi aynı bölüklerde ve koğuşlarda yaptık. Kürt ve Alevi kardeşlerimizin nesi eksik? Cumhurbaşkanı ve Başbakan oldular. Milletvekili seçiliyorlar, bakan oluyorlar, ordu komutanı oluyorlar, vali, kaymakam, emniyet müdürü, daire müdürleri, yetkili yerlerde doktor, amir veya memur, profesör, üniversitede öğretim üyesi, yazarçizer, yorumcu, sunucu, belediye başkanı, artist, türkücü, şarkıcı… Saymakla bitmeyecek kadar, devletimizin bütün kademelerinde yer alıyorlar, başka ne istiyorlar? Bu kin ve nefret nereden kaynaklanıyor? Ayrışmaya ne gerek var, bu akan kanlar artık durdurulsun. Bu kanı durdurmakta, devletimize yani hükümetimize düşer! Sivil insanlarımız acımasızca, savunmaları olmadan öldürülüyor. Şimdi de bizlere okuma, yazma, bilim öğreten öğretmenlerimiz kaçırılıyor, buna dur diyen yok. Kimsenin sesi de çıkmıyor, çıksa da cılız bir cümle ile geçiştiriliyor. Televizyon kanallarında ve gazete sütunlarında kendini yazar ve yorumcu olarak görenler, bu olaylar karşısında neden susuyorsunuz? Her gün şehit haberleri gelirken, aynı televizyonun alt kısmında son dakika haberi diye asker, polis ve sivillerimizin, Şehit edildikleri haberini verirken, kılınız dahi kıpırdamıyor. Bir kınama dahi yapmıyorsunuz, neden? Nasıl yorumcu ve yazarsınız? Sizlere inanmıyorum.
Şimdi de her işimiz bitti, anayasa konusu başladı, tabiî ki bu da gerek ama önceliklerimiz var, önce terör durdurulsun. İkinci önceliğimiz, pahalılığı önlemek, memur, emekli ve işçi aylıklarının yaşamsal düzeye çıkartılmalı. Üçüncü önceliğimiz de anayasa olmalı. Türkiye'mizin İstikbali, yeni yapılacak anayasa ile belirlenecek ise, alel aceleye gerek yok. Yangından mal mı kaçırıyoruz? Her gün şehit haberleri ile yatıp kalkıyor, ağlıyor ve üzülüyoruz. Şehit ailelerimizin evlerine kor ateşi düşüyor, aile bireyleri yaşadıkça bu acıyı kim dindirecek? Böyle giderse, bu acı dinmez ve ömür boyu sürer. Şehitlerin eşleri çocukları, babaları, anneleri, kardeşleri, dedeleri, neneleri, amcaları bu ölüm olaylarını asla unutmayacaklardır.
Türkiye'mizi terör karmaşasından nasıl çıkartırız, insanları aynı çatı altında, birlik ve beraberlik içinde, nasıl yaşatırız, onun düşüncesi içinde hareket edelim. Tek devlet, tek yürek olmak zorundayız. Olmayacak düşüncelerimizi halkımıza anlatmayalım. İnsanların beyinlerini bulandırmayalım, kardeşi kardeşe düşürmelim. Türk, Kürt, Alevi, Çerkez, Laz vs. düşüncelerini herkes kendilerine göre yorumlarlarsa, ülkemize ihanet etmiş olurlar.
Kürt sorunu ile yatıyor ve kalkıyoruz. Her gün şehit haberleri, altı astarı olmayan konuları masaya yatırıp, gündem değiştirmeye çalışmayalım, buna asla müsaade etmemeliyiz!
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır," diyerek yıllarca önce şair, Türk toplumuna vatanın önemini ve kutsallığını işaret etmiştir. Günlerce yıllarca aynı yerde durmak zorunda değiliz. Türkiye'nin başka sorunları yok mu? Her gün aynı konuları, aş ekmek gibi önümüze serip duruyorlar. Dinlemekten artık bıktık. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet liderinin terör konusunda somut bir önerilerinin bulunmadığını, hükümet'e yardımcı olmadıklarını söylüyor, bu söylemlerinde haklı olabilir. Sayın Başbakan Muhalefet lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Sayın Devlet bahçeli, terörle ilgili hükümete destek vereceklerini her fırsat da basına açıklama yapıyorlar. O zaman Sayın Başbakan, parti liderleri ile bir terör zirvesi yapmanı önemle bir muhtar olarak istirham ediyorum. Muhalefetteki parti liderlerinin bu konuda önerilerini al, söylemleri ile icraatları bir olacak mı? Bir bakalım. Ondan sonra kendilerine söyleyecek sözler bulunur. Türkiye'nin birlik ve beraberliğe çok ihtiyaç duyulduğu şu günlerde, terör ile ilgili, zirvenin muhalefet liderleriyle kafa kafaya vererek yapılması çok önemli ve gereklidir.
Yeter artık, her gün aynı rüyayı görmek istemiyoruz!
HABER MERKEZİ