Yavuz Döneminde Maraş

Bilindiği gibi Yavuz Sultan Selim 1512’de tahta çıkmadan 10 yıl kadar önce Türkmen devleti Akkoyunlular Şah İsmail tarafından yıkılmış ve yerine Safevi devleti kurulmuştu.

Yavuz Sultan Selim, Maraş’tan Saraya giden Ayşe Hatun’un oğludur. Bilindiği gibi Yavuz Sultan Selim 1512’de tahta çıkmadan 10 yıl kadar önce 1501’de bugünkü İran’da kurulmuş olan Türkmen devleti Akkoyunlular Şah İsmail tarafından yıkılmış ve yerine Safevi devleti kurulmuştu. Şah İsmail Azeri kökenli idi. 1500 yılında Erzincan’da sufi tarikatları ile Türkmen aşiretlerini çevresinde toplamayı başarmış, ardından Elvend Mirza liderliğindeki Akkoyunluları da yenerek Tebriz’e girmiş ve 1501 yılında kendisini Azerbaycan’ın Şahı ilan etmişti.

Akkoyunlu Devleti de bir Türk devleti idi ama şii değil sünni idi, hatta zamanın en büyük sünni Türkmen federasyonu idi. Akkoyunlular da Osmanlı devleti ile çatışmalar yaşamış olsa da Safevilerin iktidara gelişi her şeyi değiştiriyordu. Hatta öyle ki Safevilerin iktidara gelmesi Avrupa devletleri tarafından da sevinçle karşılandı. Safeviler Osmanlı’ya karşı bir Avrupa’ya destek olabilirdi. Osmanlı devleti ise kuruluşunda karışık dinsel ve etnik yapısından dolayı her kesime karşı hoşgörülü davranıyordu ama kontrol etmekte zorlandığı göçebe Alevi Türkmen boylarını baskı altına almaya başlamıştı. Bu durum Safevilerin Osmanlı topraklarındaki alevi Türkmenleri de nüfuzları altına almasını sağlamıştı.

Şah İsmail daha Yavuz’un şehzadeliği döneminde (babası II. Beyazıt döneminde) Osmanlılar ile Memlukların birlikte hak iddia ettiği Dulkadiroğlu beyliğine karşı bir sefer düzenleyip Osmanlı topraklarını çiğneyerek Dulkadiroğlu beyliğine saldırdı. (1507) Ardından da Osmanlı Devleti’ne bir mektup yazıp, topraklarını çiğnediği için özür diledi. Yüzünü Avrupa topraklarına çevirmiş olan II. Beyazıt buna bir tepki vermedi. Memluklar da Dulkadiroğlu beyliği üzerinde hak iddia etmelerine karşın buna ses çıkarmadılar. O dönem Trabzon’da şehzade olan Yavuz’un annesi Dulkadiroğulları’ndandı ve bu saldırıya tek tepki veren Yavuz oldu. Safevi topraklarına girip Azerbaycan’a kadar olan kısımları ele geçirdi ve dayısı ve dayısının iki oğluna yapılanın intikamını aldı. Yavuz’un Safevilere karşı sessiz kalmayacağı daha şehzadeliği döneminde belliydi. II. Beyazıt ise Şah İsmail’e karşı Orta Anadolu’ya 115.000 kişilik bir ordu yığmakla yetindi. Şah İsmail Diyarbakır’a geri çekilip II. Beyazıt’a büyük babam diye hitap ettiği bir mektup gönderdi.

Şah İsmail 1501’de Azerbaycan’ı ele geçirdikten sonra 1507’de Diyarbakır, 1508’de de Bağdat’ı alıp tüm İran’ı ele geçirdi. Anadolu’daki nüfuzu da sürekli artıyordu. Yavuz’un kardeşi Ahmet, Safevi devletine sığınmış, Ahmet’in oğlu Murat ise Osmanlı topraklarında zaten gelişmekte olan isyancı  hareketine açıkça destek veriyordu.  Yavuz tahta çıktıktan sonra Şah İsmail’den Murat’ın kendisine teslim edilmesini istedi.

Safevilere yapılacak bir saldırının bütün koşulları oluşmuş durumdaydı. Ancak bunun için önce içerde bazı önlemlerin alınması gerekiyordu. Birincisi şimdiye kadar hep Hıristiyan ordularıyla savaşmış olan akıncılar bu sefer bir Müslüman ordusunun üstüne saldırmakta isteksizdiler. Ayrıca yeniçerilerin çoğu da Hacı Bektaş tekkesine bağlı idiler. Bunun için ulemadan fetva çıkarıldı ve ikna çalışmaları yapıldı.  

SEFER BAŞLIYOR

Yavuz Sultan Selim hazırlıklarını tamamladıktan sonra Mart 1514’de Edirne’den yola çıkar. 5 ay süren bir yürüyüşten sonra Safevi devletinin topraklarına girer. Bu arada Yavuz ile Şah İsmail arasında yapılan yazışmalar son derece ilginçtir. Yavuz yolculuk boyunca yeniçerilerin huzursuzluklarını bastırmayı başarmıştır. Çoğunluğu Türkmenlerden oluşan iki ordu 23 Ağustos 1514 günü Van gölünün yakınındaki Çaldıran ovasında karşı karşıya gelir. 100 bin kişilik Osmanlı ordusunun karşısında 80.000 kişilik Safevi ordusu vardır. Osmanlı ordusunun bu uzun yürüyüşten kaynaklanan yorgunluğunu gözönüne alırsak iki ordu aşağı yukarı denk güçtedir. Ancak Osmanlı ordusu büyük bir teknolojik üstünlüğe sahiptir. O zamana kadar toplar daha çok kale savunmalarında kullanılmışken Osmanlı ordusu sahra topları kullanmaktadır. Safevi ordusu ise topuz, yay ve mızraklarla donanmış, atlarına çelik eğerler takmışlardır. Hâlbuki yeniçeriler sahra topları dışında bir de ateşli silah olarak tüfek kullanmaktadır. Safevi ordusunun Osmanlı ordusunun bu üstün ateş gücü karşısında dayanması zaten olanaksızdı. Bir gün süren savaştan sonra Safevi ordusu kolayca dağıtılır, Şah İsmail savaş alanından kaçar, önce Tebriz’e sonra da İran içlerine gider.

Yavuz Sultan Selim ise 6 Eylül 1514’de görkemli bir şekilde Tebriz’e girer. Bütün Safevi hazinesine el koyar. Tebriz’in en mahir usta ve sanatçılarından (kılıççılar, cebeciler, okçular ve yaycılar) 1700 aileyi İstanbul’a gönderir. Ancak Tebriz gibi bir Kızılbaş toprağında kışı geçirmeyi tehlikeli bulduğu için Tebriz’de sadece bir hafta kalıp geri döner. Büyük bir zaferden sonra bile yeniçerilerin huzursuzluklarıyla karşılaşır. Ancak geri dönüş sırasında Dulkadiroğlu beyliğini de Osmanlı topraklarına katar. Dulkadiroğlu beyliği Memlukluların da üzerinde hak iddia ettiği bir bölgeydi. O zamana kadar bir tampon bölge olması sayesinde Osmanlı-Memluk ilişkileri düşük düzeyde çatışmalarla da olsa düşmanlık düzeyine varmadan sürdürülüyordu. Dulkadiroğlu beyliğinin Osmanlı topraklarına katılması Memluklarla da savaşın başlaması anlamına geliyordu.

SAVAŞ ÖNCESİ ALAÜDDEVLE’NİN TUTUMU

XVI. yüzyıl başlarında Dul kadirli Beyliği’nin karsısına yeni bir düşman daha çıktı. Bu sırada Safevî Devleti hükümdarı olan Sah İsmail, Alaüddevle'nin kızı Benlü Hatun'u istedi. Bozkurt Bey bu isteği reddedince Safevî Devleti ile arası açıldı. Ayrıca Akkoyunlular'in zaafından faydalanarak Diyarbekir'ı ele geçiren Dulkadirlilar'a kızmış olan şah İsmail bu bölge üzerine hareket etti (1508). Osmanlı topraklarından geçerek Elbistan'a kadar gelen şah İsmail’e karsi ülkesini koruyamayacağını anlayan Alaüddevle Bozkurt Bey, sarp Turna dağlarına kaçarak Memlûklular ile Osmanlılar'dan yârdım istedi. Memlûklular bu yârdim isteğini cevapsız bıraktı. Osmanlılar'ın gönderdiği yardim ise kisin bastırması üzerine gerçekleşemedi. Sah İsmail Dulkadirili'yi yakıp yıkarak ülkeyi harabeye çevirdi. Harput kalesini ve Diyarbekir'i zapteden şah İsmail ülkesine döndü

Osmanlılar'ın desteği ile Dulkadirli Beyliği’nin başına geçmiş olan Alaüddevle Bozkurt Bey, Osmanlı kuvvetlerinin Memlûklu emiri Atabeg Özbek karsısında sürekli yenilmesi üzerine Memlûklulara yaklaşarak Osmanlılara karsı cephe aldı. Yavuz Sultan Selim Iran seferine giderken Alaüddevle'nin Şah İsmail’e karşı düşmanlığı sebebiyle harbe iştirakini istemiş ise de, Alaüddevle bunu kabul etmediği gibi, kendisine bağlı bazı aşiret kuvvetleri Osmanlılar'ın zahire yollarını vurdu. Bu sebeple Yavuz Sultan Selim, Sehsuvar Beyin oğlu olup, babasının ölümünden sonra Osmanlılar'a iltica eden ve Çaldıran Savasında büyük hizmeti görülen Ali Bey'i Kayseri ve Bozok sancaklarının idaresi vazifesiyle Dulkadir sınırlarına tayin etti.

Yavuz Sultan Selim, veziriazam Sinan Pasa'yi kirkbin kişilik bir kuvvetle Dulkadir ülkesinin zabti için gönderdi (1515). Şehsuvaroglu Ali Bey de bu kuvvetlere öncülük yapmak üzere orduya katildi. Osmanlı ordusuna karsı çıkan Alaüddevle Bozkurt Bey, bozguna uğrayınca Elbistan'in güneyindeki Turna dağına çekildi. Sinan Pasa onu takip ederek bir kez daha bozguna uğrattı. Alaüddevle Bozkurt Bey burada oğulları ve akrabaları ile birlikte öldürüldü. Bu olaydan sonra Dulkadir Beyligi arazisi tamamen ele geçirilerek Osmanlılar'in yüksek hakimiyetinde olmak üzere Sehsuvar-oglu Ali bey'e verildi. (Taş Mescitte yatan Mehmet Bey(ağma) oğludur. (Kendisinin kabri ile ilgili bilgiler ise yarın) Devam edecek

KAYNAKLAR

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi

Faruk SÜMER; Oğuzlar (Türkmen Boy ve Teşkilatı) 1980 İstanbul.

SÜMER ; Safevi Devletinin Kuruluşu. 1992 Ankara.

SÜMER, Dulkadirli İlini Meydana Getiren Oymaklar. Adlı makalesi.

SÜMER, Bozoklu Oğuz Boylarına Dair. Adlı makalesi.

B.Dev.Arş. Gn. Müd. Muhasebe-i Vilâyeti…. 998 Numaralı Zü’l-Kadiriyye Defteri.

Yunus KOÇ ; XVI. Yüzyılda Bir Osmanlı Sancağının İskan ve Nüfus Yapısı. Kültür Bakanlığı. 1989 Ankara.

İsmail UÇAKCI, Çorum, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Çankırı Yöresinde Oğuz Boylar

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Magazin Haberleri