Reis Filmi'nin Senaristi 'Murat Özdil' ile İlk Röportaj (İlk kez marasgundem.com 'da)

Bu Bir Film! Duygulu, Eğlenceli Bir Film! Ama Filmden Başka Her Şey Konuşuluyor! ''Reis'' Filmine Dair Her Şeyi Senarist ''Murat Özdil'' Açıkladı.

Öncelikle röportaja başlamadan okuyucularımızın bilgilenmesi için kendinizden biraz bahseder misiniz? Murat Özdil Kimdir? Nasıl bir insandır? Mesleği nedir?

- Ben balkan kökenliyim, aslen Tatarım, Romanya Tatarıyız. Edirneliyim, fakat doğma büyüme de İstanbulluyum. 38 yaşındayım. Tiyatro kökenliyim,  20 yıldır tiyatro yapıyorum.  Mesleği üniversite yıllarımızda Sol Tandans'lı abilerimiz den öğrendik ve bırakmadık. İstanbul da toplamda 9 yıldır tiyatro yapıyorum. Son bir buçuk sene kadar yani Reis filmine başlayana kadar kendi tiyatromu çalıştırıyordum. İlk defa Türkiye de bir 28 şubat tiyatro oyununu ben sahneledim. Bu oyunun yan hikayelerini içeren bir tiyatro oyununu daha sahneledim yine kendi tiyatromda. 9 yıldır bu sektörün içerisindeyim. Bölüm hikayeleri ve çekim senaryoları yazıyorum.

 

- Senaristliğini yapmış olduğunuz Reis filmi ilk çekilmiş filminiz miydi.

- Evet Reis filmi ilk sinema filmi ve ilk çekilmiş filmim. 4 Başı mamur olarak kendi hikayemi, kendi tratman'ımı, kendi senaryomu, kendi dünyamı ortaya koyabildiğim ilk eserim.

 

- Böyle bir projenin senaristliğini yapmak nasıl bir duygu.

- Ben 1 yıl 4 ay önce Reis filminin senaryosunu yazıp bitirdim. Daha sonra bir takım revizyonlar yaptık tabii ki bir takım anektodlar çerçevesinde. Senaryo'ya ilk başlama sürecimde bunu ''delilik'' olarak görüyordum. Nitekim bizde biliyorduk, şu anda Türkiye'nin en güçlü adamının hayatı üzerine yapılan bir filmdi. Buna çok yanaşmıyorlardı o dönem. Çünkü korkuyorlardı bu iş daha ortada yokken. Bu filme şu veya bu şekilde girmeye çekiniyorlardı insanlar. Bu proje ile alakalı teklif bana geldiğinde ben zaten daha önce 1 gün 2 gün kadar düşünmüştüm. Ben neden olmasın dedim. Çünkü bir hikayem vardı. Bunu bir film gibi ortaya koyabileceğime inandım. 15, 20 gün kadar kısa bir süre içerisinde senaryoyu tamamladım ve bugün de Reis adlı filmimiz vizyonda.

- Böyle bir projeye başlama kararı nasıl verildi? Böyle bir projede yer alma kararını nasıl verdiniz?

Ben yönetmen Hüdaverdi Yavuz kanalı ile bu filme dahil oldum. Hüdaverdi Yavuz benim bir senaryomu okumuştu. TRT'ye bir proje vermişti arkadaşlarımızdan biri. Buna Hüdaverdi Yavuz'u yazmışlardı yönetmen olarak ve senaryomu okumuştu. Bir Ermeni tehciri üzerinden sinema filmi projesi idi. Hüdaverdi Yavuz senaryomu okudu ve ben bu projeyi üstlenen arkadaşıma dedim ki ''Reis filmine senarist bulamadılar pek galiba bu ara. Bi bak bakalım Hüdaverdi Yavuz ne der?'' çünkü şunu öğrenmiştik Hüdaverdi Yavuz işin tamamını yönetiyordu. Herşey kendisinin elindeydi Ali Avcı yapımcıydı. Hüdaverdi hoca ile sen bu işlerden anlarsın şeklinde aralarında iş bölümü vardı. Arkadaşımız Hüdaverdi hoca ile irtibatı kurdu 2 gün sonra kendisi randevulaştı bizimle. Ben hikayede filmin ana aksını oluşturan hikayede benim kafamdaki, sadrımda ki hikayede 10 yaşında ki 11 yaşında ki 1965 yılında İmam hatip sınavına girmiş bir çocuğun sınavın sonucunu beklerken bir yandan da kendinden 50 yaş büyük 60 yaşında olan babasına adamlığını ispat hikayesini anlatmak istedim. Baba/oğul ilişkisi nasıl bir ilişkidir bunu anlatmak istedim. Eski toprak serttir, Karadenizlidir ve arada da nerden baksanız 1 kuşak yaş farkı var baba ile oğul arasında. Bu çok ilgimi çekti açıkçası, bir baba/oğul hikayesi yazmak. Çok ilginç geldi bana ve bir film olacaktı. Mesele bu hikaye üzerinden bir film ortaya koymaktı. Bu düşüncelerin inancında ve heyecanındaydım.  Ben bu hikayenin içerisine girene kadar ortaya bir film çıkarabilecek malzeme yoktu. Bir belgesele benzeyebilirdi bir propagandaya dönüşebilirdi. Hikayeyi Hüdaverdi hocaya 2 dakika da anlattım. Hüdaverdi hoca tamam dedi ve seninle çalışıyorum Murat dedi. Diğer kısımları hallettik, sözleşmeyi yaptık ben 20, 25 gün içerisinde hiç müdahalede bulunulmadan senaryoyu teslim ettim.

 

- Senaryo nasıl şekillendi? Senaryoyu yazmadan önce Cumhurbaşkanımızdan, aile bireylerinden ve yakınlarından özel hayatına dair bilgiler aldınız mı?

- Senaryoya çalışırken gerek 1965 yılları ile alakalı olsun gerekse Cumhurbaşkanımızın Belediye başkanlığını kazanma süreci ile alakalı olsun anektodlara başvurmak gerekiyordu. Yaşamış, hala hayatta olan çok güçlü bir kişiden, Cumhurbaşkanımızdan bahsediyoruz. Bir belgesele benzeyebilirdi bir propagandaya dönüşebilirdi. Hüdaverdi hocanın da böyle bir kaygısı vardı. Bizim öncelikle bir film yapma kaygımız vardı. Dolayısıyla biz önce kendi hikayemizi bir film olarak çatısını kurup hangi anektodları seçeceğiz, kimleri film içerecek bunlarla ilgili çalışmalar yaptık. Kendim de bir takım çalışmalar yaptım. Cumhurbaşkanımız 60 lı yıllarda neler yaşadı 90 lı yıllar da neler yaşadı nerden bakarsanız 2 bin 3 bin sayfa okumuşumdur. Bu konularda ekibim olmadı. Özellikle titiz çalışabilmek adına asistan çalıştırmadım. Herhangi bir asistan aracılığıyla elde edeceğim bilgi ikincil bir bilgiye dönüşecekti ve bana anlatılanlar üzerinden bir bilgi olacaktı. Bir takım birebir görüşmeler yaptık onun dışında Hüdaverdi hocanın tavsiyeleri doğrultusunda senaryoyu şekillendirdim. Bu milletin başına gelen işleri ve bu milletin genel mücadelesini anlatan simge karakterlerle ortaya konmuş bir sınıf çatışması üzerine kurulu ana aks hikayemiz var. 1965 yıllarında 10 yaşında bir çocuktan bahsediyoruz. 60 lı yıllarda daha Karadenizliler yeni göçmeye başlamışlardı İstanbul'a ve büyükşehirleri inşaa ettiler. Onlar bu şehirleri inşaa ederlerken bu şehirlerin sahipleri vardı. Onlarda kent soylulardı. Köşe başları tutulmuştu o dönemlerde. Ben bunun üzerinden küçük bir hikaye kurabilir miyim dedim.

- Film çekimleri sırasında sette hiç bulundunuz mu? Bulunduysanız film çekilirken unutamadığınız anınız nedir? Yaşanan zorluklar nelerdi biraz bahseder misiniz?

- Film setinde çok bulunmak istemedim açıkçası. Çünkü setin bir sahibi olur o da yönetmendir. Filmin setinde bir kaç arkadaşım da oynuyordu o yüzden 4, 5 günlüğüne ziyaretim oldu Kıbrıs'ta ki sete. Filmin Kıbrıs da çekilmesinin sebebi filmin yaz ayında geçiyor olması ve kışın çekilecek olmasıydı. Film çekimleri Kıbrıs'ta Aralık 2015 de yapıldı. Kıbrıs'ta ciddi bir plato çalışması yapıldı ve yapımcının özellikle Temel Kankıran'ın öz kaynaklarından finanse edilen bir çekim süreciydi. Bu Türk sinemasında çok fazla görülmüş bir şey değildir. Çok büyük yapım firmaları bile filmlerini prodükte ederken sponsorlara başvururlar. Ama bu filmin ilk çekim aşamalarında bu filmin ne sponsoru vardı ne filme devletten veya herhangi bir kurumdan destek arama gayreti oldu. Reis filmi biz bu işi yapmak istiyoruz diyen birilerinin eseri. Temel Kankıran ben bu filmi yapmak istiyorum diyerek ortaya çıktı. Bu çılgınca birşey.  Tamam dedim bende varım. Yapımcılardan Ali Avcı ile Temel Kankıran arasında bir takım ihtilaflar çıktı. Ali Avcı bu işin daha çok uygulama tarafındaydı Temel Kankıran ise finans tarafındaydı. Aralarında ki anlaşmazlıklardan dolayı Ali Avcı kendi görevini bıraktı ve filmden çekildi. Finansör ortak Temel Kankıran bundan sonra yapım sürecini devam ettirdi. Bundan dolayı bir takım sıkıntılar oluşmuş mudur oluşmuştur. Ben bu sıkıntıları şu şekilde değerlendiriyorum. Sonuçta hiç yapımcılık tecrübesi olmayan bir adam bu sefer tek yapımcı olarak hikayenin içerisine girmek durumunda kaldı ve yol boyunca bir takım hatalar yapmış olabilir. Aynı zamanda Temel Kankıran bu süreçte Lenfoma kanseri ile boğuşuyor. Gala'ya bile katılamadı tedavi gördüğü için. Yapımcılık ve güzel bir film ortaya çıkarmak çok büyük tecrübe isteyen bir iştir. Yapımcı bu tecrübeye sahip değildi, yönetmen 30 yıllık yönetmen Ali Avcı nın 5 film çekme tecrübesi de olmuş ve o filmlerinde akıbetlerini biliyoruz. Ali Avcı 5 film çekti hepsinin bir şekilde içerisinde bulundu hepsini tamamladı sonuna kadar. Ama hepsinin sonunda da kendisi filmin sahibi değildi. Bu film kim ürettiyse, kim üzerinde emek verdiyse hali hazırda onun filmidir. Kıbrıs'ta ki setten ben çok memnun kaldım açıkçası kendi adıma. Tabii ki filmde set ekibi ile alakalı çeşitli sorunlar yaşanmıştır ama maalesef Hüdaverdi hoca bunu açık bir şekilde söylemesi bir takım sorunları Kıbrıs çekimlerinde özellikle onunla ilgili röportajında bir şeyler söylemiş. Çünkü Kıbrıs ekibini kuran kendisiydi. Sanat Yönetmenini, kendi Reji ekibini, görüntü ekibini vs. daha önce çalıştığı insanlardı. Bu süreçle alakalı bir şeyler biliyor olmasına rağmen sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi bugün onların sanki hakkını savunuyormuş gibi bir röportaj vermesi çok saçma. Çünkü Kıbrıs seti 1.5 ay sürdü ve 7 ay ara verildi. O 7 ay süresinde Hüdaverdi Yavuz'un bu arkadaşların eğer bir takım hakları kaldıysa o 7 ay süresinde o arkadaşların haklarını aramak neden aklına gelmemiş? Bunu da kendisine sormak lazım. Hüdaverdi Yavuz'un hak arama konusunda alacaklarının asılsız olduğuna inanıyorum ben. Hak aramak değil de egosantrik bir kavganın içerisine girme mi bu? Çünkü galadan bir gün öncesi sen hak arama davasındaysan gala dan bir gün öncesi böyle bir röportaj vermessin. Çünkü film parasını kazanır arkasından insanlar alacaklarını alır. Bu memleket Muz Cumhuriyeti değil. Böyle bir röportaj vermenin de ekibin haklarını arama anlamı olması hele hele Hüdaverdi Yavuz tecrübesinde bana hiçte inandırıcı gelmiyor.

 

- Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından Filme ve sizlere bir geri dönüş oldu mu?

- Bu filmin özel işletme belgesi ile tescil alabilmesi için sayın Cumhurbaşkanımızın bir şekilde onayının veya muvaffakının alınması zaten kanuni bir durum. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu filmin ortaya çıkabilmesi için bu filmi seyretmek durumunda. Filmin adı Reis, film onun hayatını ele alıyor. Dolayısıyla bu filmi seyretmemiş olması mümkün değil.  Cumhurbaşkanımız filmi seyretti. Sayın Cumhurbaşkanımızın ben şu huyunu çok seviyorum. Özellikle bu filme menfii veya müspet bir yorumda bulunmaması bu filmi bir film olarak yorumladığını da gösteriyor. Keşke bunu biraz da yapımcımız da anlayabilmiş olsaydı. Bu filmin PR'ını, tanıtımını bir film olarak yapmak üzerine biraz daha çaba sarfetmiş olsaydı. Sayın Cumhurbaşkanımız filme çok olumlu destek vermiştir filme yol vermekle. Filmle ilgili iyi şeyler söylediğini ben duydum dolaylı olarak. Doğrudan hele hele Referandum sürecinde filmle ile alakalı müspet bir yorum yapması farklı yorumlanabilirdi. Tabi bunu anlamak lazım. Galaya katılsa başka yorumlar katılmasa başka yorumlar yapılacaktı ve yanlış anlaşılmalar olacaktı. Orda bir akıl var. Cumhurbaşkanımızın danışmanları vs. bunları düşünmek zorunda. Ben de Cumhurbaşkanımızın bu yönde doğru yaptığını düşünüyorum Galaya katılmamakla ve film hakkında menfii, müspet bir şey söylememekle en doğrusunu yaptı sayın Cumhurbaşkanımız. Film zaten sıkıntılı bir film olsaydı, kötü bir film olsaydı veya Cumhurbaşkanımızın kişiliğine zarar verecek bir film olsaydı filmin önünde dururdu.

- Bildiğiniz gibi ''Cumhurbaşkanımızı canlandıran oyuncu Reha Beyoğlu açıklama yaptı Reis filminin Avrupa da ki izleyicilerine engel koyulduğu ve oyunculara can güvenliğiniz yok denerek sansür uygulandığı, filmin gösterimleri engellendiği yönünde. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Medya da ne konuşulduysa o kadar biliyorum açıkçası. Gösterimlerin engellendiğini bilmiyorum. Ben Avrupa da yaşayan Türk halkının buna kulak asmayacağını düşünüyorum. Ama görüşümü söylersem yine filmin kendisinin dışında ki sansasyonlarla konuşuluyor. Avrupa da gösterimleri engelleniyor, can güvenliğiniz yok deniyor vs. Oyuncuların yurt dışına çıkmasına, filmin Avrupa da tanıtımının ve PR'ının yapılmasını dolaylı olarak engellemişler. Can güvenliğinizi sağlayamıyoruz demek gelemezsiniz demek değil. Keşke gitselerdi, izin mi vermemişler. Ben farklı düşünüyorum. Ben giderdim davetli olsaydım. Ne demek can güvenliği? Can güvenliği neymiş git! Gitsene yani! Vize mi vermemişler? Gösterime engel mi olmuşlar? Can güvenliğinizi sağlayamayız demek, biz burada sizin can güvenliğinizi yeterli sağlayamayız demek. Gelmeyin demek değil. O zaman git abi.

 

- Sosyal paylaşım ağı olan Ekşi Sözlük'te ''Reis filmini IMDB'de liste sonu yapma kampanyası'' diye bir karalama kampanyası yapılıyor. Sinema ve Televizyon filmleri hakkında bilgiler barındıran çevrimiçi veri tabanı IMDB de büyük oranda filmi kötülemeye yönelik oylama ve yorumlar yapılarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına ''Dikdatör'' gibi benzetmelerle hakaretler ediliyor. REİS filmine ''Dikdatör'ün Propagandası'' şeklinde benzetmeler yapılıyor ve bazı kesimler tarafından başlatılan bu kampanyaya ''Reis filmi IMDB 'de çakıldı'' gibi haberler yapılarak bu karalama kampanyasına destek veriliyor. Bu konu hakkında düşünceleriniz neler?

- FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSAT, BULUNMAZ BİR ALAN! Gerek IMDB sitesinde ki zemin gerekse bir takım sözlüklerde ki zemin kendilerini olmadıkları gibi göstererek bir takım yorumlarla bir takım oylamalarla karşı propaganda yapmak adına çok müsait bir zemin. IMDB de ki yorumlara bakıyorum Allah'a çok şükür İngilizcem var, çok güzel İngilizcelerle yapılıyor bu yorumlar. Biz biliyoruz kı FETÖ Terör Örgütü çok eğitimli bir terör örgütüdür. Hep eğitimli teröristlerin barındığı bir terör örgütüdür FETÖ terör örgütü. Yapılan yorumlar FETÖ terör örgütünü gösteriyor. Bizim filmini yaptığımız sayın Cumhurbaşkanımız tabii ki bir takım çevrelerce alerji de duyulan bir kişi. Bir takım kimseler ona 1 verirler 10 verirler aslında bir delilik bence. Neden yani? Oylama yapan 60 bin kişiden 55 bin kişinin filmi izlemediğini düşünüyorum. Bir film sitesinde filmi izlemeyen adamlar deliriyorlar. Saçma değil mi? Çok absürd bir delilik kol geziyor IMDB de. Ekşi Sözlük, Ekşi Sözlük olalı böyle rezalet görmedi. Ben bakıyorum 39 sayfa yorum var. 39 sayfa yorumda yorum yapan şahısların yüzde 95'i filmi seyretmemiştir. Yahu bu bir film yahu. Bu bir film.

- Bazı haber sitelerinde ''IMDB, IMDB olalı böyle oylama görmedi, ya en düşük ya en yüksek oy verildi'' diye haberler yapıldı bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?

- Çok tatsız, çok delice, çok absürd bir çekişme var. Filmle ilgisi yok. Oylama yapanların yüzde 99.4'ü ya 1 puan yada 10 puan vermiş. Ben bakıyorum yüzde 85'i 1 vermiş bunlardan hiçbiri filmi seyretmedi, bunların çoğu da ergen. Ve film vizyona girmeden oylama yapmaya başladılar orada. Filmin ne anlattığından haberleri yok. Film kendi babalarının, dedelerinin, İstanbul'a gelmeleriyle beraber hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Film babalarının, dedelerinin, İstanbul'da teba-i şehrini inşaa ederken yaşadıkları sıkıntılarını anlatıyor. Ve bu nasıl bir aymazlıktır ki filmi seyretmeden filmi hiç bilmeden tamamıyla kendilerini rüzgara kaptırılmış şekilde ''aa işte film kötüdür, izledin mi, izlememe gerek varmı'' saçma saçma değil mi bu. Solcu desen bunun neresi bilimsel? Bu adama anarşist desen sen adil değilsin bir kere. Bu insani de değil yani buna anarşist desen.

 

- Filmin yönetmeni ''Hüdaverdi Yavuz'' beyefendi galaya ve PR çalışmalarına katılmayacağını açıkladı. Katılmama nedenini ise ''zorlu geçen çekim sürecinde yaşanan kimi tatsızlıkların buna neden olduğunu'' belirtti. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz.

- Yalnızca bir tek nedeni haklı bulabilirim. O da filmin kurgusunun son aşamasında Hüdaverdi hoca ile yapım şirketi arasında ufak tefek anlaşmazlıklar oldu ama çok küçük detaylarda birtakım anlaşmazlıklar oldu. Ve Hüdaverdi hoca kurgunun son 10 gününde yine her zamanki yaptığı gibi 1 yıl 3 aylık süreçte yaptığı gibi ''ceketimi alıp çıkarım'' vs. bende oradaydım, bende o hikayenin içerisindeydim. Böyle bir röportajı galadan 1 gün önce vermesi içerik olarak beni çok şaşırttı röportajdan haberim vardı. İrtibat halindeydik, röportajı gece galadan önce ki okuduğumda kendisiyle görüştüm, sıkıntılı bir kaç yeri sorduğumda da aramız bozuldu. Saolsun kendisi de beni Facebook dan engellemiş (gülüşmeler). Hüdaverdi Yavuz ile olan maceramız, yapımcı-yönetmen-senarist bağlamında inişli çıkışlı oldu. Filmin çekimleri bittikten sonra yapımcı ile benimde bir takım anlaşmazlıklarım oldu hatta aramızda ciddi sıkıntılı süreçler yaşandı. Halada bir takım sıkıntılı durumlar var. 1 yıl 6 aydır biz bu filmin sıkıntılarını çekiyoruz. Gala dan bir gün önce böyle bir hareket yapmak ne demek. Ki ben Hüdaverdi hocayı ne zaman yapımcı ''ya bu filmi biraz daha toplayalım mı'' dendiğinde ben kendim yapımcıya, yapımcının sorumlu olarak çalıştırdığı kişiye, aman hocam Hüdaverdi hoca ile tekrar irtibat kurun, Hüdaverdi hoca tekrar filmin başına geçsin. 2 kere 3 kere bu süreçler yaşandı. Bu filmin montaj sürecini yeniden ele alıp bu filmi bu hale getiren, çok küçük bir iki detayda Hüdaverdi hocanın arzulamadığı şekilde olmuştur ama bu filmin asıl sahibi YAPIMCISIDIR! Bu filme para yatırdı adam. Onun sözü olmayacak mı yani? Haklıdır, haksızdır ayrı. Bende haksız buluyorum bazı konularda hem de filmin finaline doğru geldiğimizde bazı yerlerde ''ahhh ahhh'' dediğim yerler var. Ama filmi Hüdaverdi hoca da bende izledik. Ve film bizim memnun olacağımız şekilde ortaya çıktı. Bunu Hüdaverdi hoca da biliyor. Ben bu filmin galasına katılmam ben bu filme sahip çıkmam gibi açıklama yapması çok çok büyük bir talihsizlik. Bu film hepimizin, sette çalışan insanların, emeği geçen herkesin filmi. Hüdaverdi hocanın açıklaması röportaj değil, CİNAYET! Bir taraftan çalışanlar emeğini alsın diyorsun fakat benim buradaki emeğimi ezebiliyorsun.  Ben kendinin karşısında durunca tekrar herhangi bir röportaj vermeye CESARET EDEMEDİ! Sessiz kenarına çekildi şimdi. Ne yaptı çok mu iyi yaptı.

 

- Filmin yönetmeni ''Hüdaverdi Yavuz'' beyefendinin ''galaya katılmayacağını belirten açıklamasına istinaden'' yine sosyal paylaşım ağı Ekşi Sözlük 'te ''Reis filminin yönetmeninin filmi reddetmesi'' diye başlık açıldı. Hüdaverdi Yavuz gerçekten filmi red mi etti?

- Biraz filmin içerisinde kenarında, köşesinde bulunmuş, Ali Avcı'nın yönlendirdiği Hüdaverdi Yavuz'un manipüle etmek amacıyla yönlendirdiği yorumlardır onlar. Çokta kayda değer şeyler değil. Tatsız, kötü kokan saçma sapan şeylerdir.

 

- Bazı haber sitelerinde Ak Partinin adı kullanılarak sponsor toplandığı söyleniyor 30 Milyon TL kadar. Bu yüzden film eleştiriliyor 30 Milyon TL lik çekim göremedik biz diye. Bu eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Bir kaç haber sitelerinde 30 Milyon rakamı konuşulmuş ben galadan önce de gördüm. Yapımcımı uyardım böyle rakamlar da oluşuyor bunları düzeltin dedim. Murat bey bizim bütçemiz belli biz 4 Milyon Dolar gibi bir rakam harcadık toplamda dendi bana. Bütçe 4 Milyon Dolar. 30 Milyon rakamı neredeyse bunu ikiye katlayan şişirme bir rakam. Bunu birisi yazıyor oradan oraya derken bu rakamların ardı arkası alınmıyor. Bu tür rakamlar doğru değil. Sponsor toplandı deniyor, filmin orasında burasında afişinde neden yok bu sponsorlar o halde? Böyle bir parayı neden verdiler madem sponsor oldular da? Böyle bir şey yok. Öyle kimsenin düşündüğü gibi söylendiği gibi değil. Ayrıca galadan sonra özel gösterimler yapılıyor. Oyuncumuz Reha Beyoğlu sayın Cumhurbaşkanımızı oynadığı için haklı olarak isteniyor ve davet ediliyor. Bir belediye diyor ki ''Lütfen gelir misiniz'' gidiyorlar ne yapsınlar. Bundan nasıl bir maddi rant devşirilebilir. Ne çıkarı olabilir. Bunlar tamamıyla iyi niyetli PR'a yönelik yapılan çalışmalar. Filmin yapımcısı yeni olduğu için, filmde sayın Cumhurbaşkanımızı oynayan Reha Beyoğlu ile bir PR çalışması yürütmeye çalışıyor. Bana kalırsa biraz eksik biraz da yanlış. Reha Beyoğlu film de önemli bir rol oynuyor ve iyi de başarmış hakikaten. Film de çok iyi bir yer kaplıyor, sayın Cumhurbaşkanımızı çok iyi doldurmuş fakat oynadığı sahneler de filmde topu topu 20 dakikalık yeri var 2 saatlik filmde. Bu eksik bir PR belki de propoganda filmi gibi gözükmesine de sebep oluyor olabilir. Belediyeler de özel gösterimler vs. aracılığıyla Belediyelerden para toplamak, para koparmak vs. böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Ne belediyeler böyle bir şey yapacak kadar akılsız ne PR yapan arkadaşlar bu kadar akılsız.

 

- REİS filminin 14 Ekim 2016 da vizyona girmesi bekleniyordu ve daha sonra Kafkasör Film Akademisi tarafından ''9 Aralık'ta vizyona girmesi planlandığı, filmin her ülkede ve her şehirde sorunsuz bir şekilde izleyiciye ulaşması” için bu kararın alındığı ifade edildi. Fakat film 3 Mart 2017 tarihinde vizyona girdi. Bazı mecralar tarafından bu ertelenmenin asıl nedeninin ''siyasi'' olduğu yönünde söylentiler ortaya atıldı. 16 Nisan da yapılacak olan Halk oylamasından önce vizyonda gösterime girdirildiği ve nedeninin seçmeni etkilemek olduğu yönünde söylentiler var. Bu söylentiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Reis filminin doğrudan referanduma etki edeceğine ben kesinlikle inanmıyorum. Böyle bir amacın olduğuna da inanmıyorum açıkçası. Film 9 Aralık'ta vizyona girseydi bence daha iyi olurdu film açısından. Bu tür spekülasyonlarla boğuşmak zorunda kalmazdık. Birde tam tersinden düşünelim doğurduğu sonuçları. Referandum üzerinden bu filme yüklenmek yanlış anlaşılabilir diye aslında filme destek verecek bir takım kurumlar kuruluşlar şuanda filme mesafeli bakıyorlar. Bu tarafından da düşünmek lazım. Bir filmden ne beklenir ki. Biz farklı bir şahsın filmini yapsaydık bu referandum dan ''hayır'' çıkacak, izleyiciyi etkileyecek anlamına mı gelecekti? Ben tüm bu söylentilere, dedikodulara inanmıyorum. Ben sadece filmime inanıyorum.

 

- Halk sayın Cumhurbaşkanımızı çok seviyor ve sizde Cumhurbaşkanımızın filmini yazdınız. Bir dünya liderinin hayatını filme almak, nasıl yetiştiğini insanların görmelerini sağlamak nasıl bir duygu?

-  Halk sayın Cumhurbaşkanımızı çok seviyor ise halkın içinden çıkmasından değil. Hali hazırda halkın içinde olmasından kaynaklanıyordur bu. Onlardan biri olmasından kaynaklanıyordur. Halkın içinden halktan biri olmasından kaynaklanıyordur. Bu filme çalışılırken konuya en mesafeli yaklaşan kişi ben olmak zorundaydım. Çünkü bu hikayenin içerisine girmek zorundasınızdır senarist olarak. Bu noktada samimi olmak zorundasınızdır. Ben 1 yıl 6 ay önce bugün konuşulan bir çok şeyi tehdit olarak görebiliyordum kendi adıma. Reis filmi bir takım çevreler tarafından propaganda olarak lanse edilir diye tahmin edebiliyordum. Bunları bilerek ve öngörerek bu projeyi yaptık. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatını film yapmak tüm yaşanan zorluklara, sıkıntılara ve eleştirilere rağmen güzel bir duygu.

 

- Filme olan ilgi ve alaka, gişe sonuçları beklediğiniz gibi mi gerçekleşiyor?

- Reis filminin tanıtımının maalesef yanlış yapıldığını düşünüyorum. İlk hafta (3 gün) izleyici sayısı 67.580 Bu sayıyı yeterli bulmuyorum fakat önümüzde ki süreçte Reis filminin hak ettiği değeri göreceğini izleyicilerin salonları dolduracağını düşünüyorum.

 

- REİS filminin senaristi olarak filmin son hâli, sizin hayal ettiğinizle denk mi?

- Yüzde 90 yüzde 95 denk geldi. Ve bu iyi bir rakam. Ben izlediğimde mutmain oldum. Filmin ilk kaba montajı bitmiş halde seyrettiğim de gözüm yaşlı bir şekilde minnetle baktım kendisine.

 

- Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a benzerliği ile dikkat çeken oyuncu Reha Beyoğlu gala da bir açıklama yaptı. Açıklamasında ''Allah'ın izni ile Cumhurbaşkanımızın hayatının serileri devamı olarak çekilecektir" dedi. Reis filminin devamı gelecek mi?

- Bu Reha Beyoğlu'nun uhdesinde bir durum değil. Eser sahipleri noktasında bu yapımcı ve benim aramda görüşülecek, konuşulacak konular. Reis filminin devamının gelip gelmeyeceği aslında belli. Bir takım çalışmalarımız var ama bu konuşmaların içerisinde Reha yok. Reha bununla ilgili nasıl kendinde bir inisiyatif gördü anlamadım. Reha'nın omzunda ki yük çok ağır. Bu tür şeyler söylemiş olabilir bunu da mazur görmek gerektiğini düşünüyorum.         

 

Değerli vaktinizi bize ayırdığınız için ve birinci ağızdan Reis filmine dair tüm yaşananları ilk kez Maraş Gündem 'e açıkladığınız için Maraş Gündem  ailesi olarak teşekkür ediyorum.

- Üstad Necip Fazıl'ın baba vatanı Maraş'a selam ederim... Ben teşekkür ediyorum...

 

 

Bu Bir Film! Duygulu, Eğlenceli Bir Film! Ama Filmden Başka Herşey Konuşuluyor!

 

Gökhan Metin Bozokul.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri