Bıçakçının bir örsü, bir çekici, bir de körüğü vardır. Yıl on iki ay sıcak soğuk demeden, kızgın ateşin karşısında demiri nallandırıp, ona şekil verir.
Demir bazen bıçak, bazen orak, bazen bir kazma olur onun elinde… Ancak ilimizde bazı mesleklerin kaybolduğu gibi bıçakçılıkta kaybolmaya yüz tutmuş durumda.
Kahramanmaraş'ın el sanatları, geniş ve derin tarihi sebebiyle büyük zenginliğe sahiptir. Aradan geçen binlerce yıla rağmen bugün de çeşitli alanlarda birbirinden güzel eserler veren Kahramanmaraşlı ustaların büyük emek ve sabırla sürdürdükleri el sanatları Türk el sanatlarının binlerce yılık sürekliliğini de gözler önüne sermektedir. İşte bütün bu çarpıcı özelliklerden dolayı Kahramanmaraş'ın Türk el sanatları tarihinde önemli bir yeri vardır.
YAŞAMLARINI SÜRDÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR
Bu mesleklerden bir kısmı yaşıyor, bir kısmı kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Külekçilik, Dericilik, Saraççılık, Fırıncılık, Köşkercilik, Nalbantlık, Semercilik, Cilt Sanatı, Keçecilik, Gümüş İşlemeciliği, Demircilik, Aba Dokumacılığı, Kalaycılık, Aleflik, Bekerecilik, Boyacılık, Tarakçılık, Çulfacılık, Mobilyacılık, Çıkrıkçılık, Tenekecilik, Değirmencilik, Tabaklık, Hallaççılık, Kavaflar, Kazezler, Sıracılık, Masmalacılar, Mazmunlar, Şerbetçilik, Tüfekçiler, Yazmacılar, Yemeniciler, Tasçılar, Duvarcılar, Çömlekçilik bu mesleklerden bazıları.
Unutulmaya yüz tutan ve son bıçakçı ustalarından biri olan ustalarımız yüz yıllardır devam ede gelen bıçakçılığı yaşatmaya çalışıyorlar. Ahmet usta körük, örs ve çekişle çalıştıkları yıllara giderek, Çin mallarının bıçakçılık mesleğini yok edemeyeceğini belirterek, Maraş bıçaklarının kaliteli olduğuna dikkat çekiyor.
Biz, bıçaklarımızı nakış gibi işliyoruz, demir üzerine imza atıyoruz. Ancak kendimizi yenilemediğimiz içinde teknolojiye karşı direnemiyoruz…” diyor.