Bir zamanlar ramazan eğlenceleri varmış… Ramazanda iftar için özel iftariyelikler hazırlanır, yemek sonunda hoşaflar dağıtılırmış… Kahramanmaraş bu eski adetlerden yavaş yavaş kopmaya başladı. Eski Maraşlı adetlerini biz hatırlatalım dedik. Bu konuda yardım aldığımız Ayşe Çaykara eski ramazanları özlediğini söyledi. İşte Ayşe Teyze’nin dilinden o bambaşka ramazanlara sihrini veren unutulmuş adetler;
İftar sofrası aileyi bir araya getirirdi…
Kahramanmaraş’ta unutulmuş ramazan adetlerini hatırlatmamızı sağlayan Ayşe Çaykara şöyle başladı anlatmaya: “Eskiden sofralar alçak iskemleler üzerine konmuş sarı veya bakır siniler konuşmak suretiyle hazırlanırdı. Etrafına minderler dizilir, ezana birkaç dakika kala sininin çevresine bir halka oluşturarak oturulurdu. Bu dakikadan itibaren sofranın muazzam görüntüsü ve ortaya yayılan nefis yemek kokularıyla ister istemez bir imrenme duygusu yaratır ve o bir iki dakika oldukça sabır isterdi. Top atılmasıyla yemeklere hücum başlardı.”
Oruç iftariyeliklerle açılırdı…
Ve devam ediyor Ayşe Teyze: “Damak lezzetine hitap edecek tüm iftariyelikler ayrı ayrı yerlerden alınır çeşit çeşit peynirler, siyah ve yeşil zeytinler farklı kaplarda gelen rengârenk mis kokulu reçeller, pastırma, hurma ve ekmek yerine bir Ramazan klasiği olan pide iftariyeliklerin olmazsa olmazlarındandı.
Çorbasız iftar sofrası olmazdı
Çorba, iftar sofrasının vazgeçilmez bölümüydü. Bir dönemde hindi derisinden yapılan işkembe çorbası meşhurdu. Herkes bu çorbadan sofralarında bulundurmak isterdi. Çorbalar bittikten sonra et, sebze, balık yemekleri sunulurdu. Ramazanın baş tatlısı olan güllaç ve bunun gibi pek çok tatlı ana yemeklerden sonra afiyetle yenirdi.”
Yemeğin sonunda…
Vazgeçilmez ramazan sofralarına renk katan hoşafa geliyor sıra: “Yemeğin sonunda da elmastıraş kâseler içindeki hoşaflar tepsilere konur, etrafında küçük kâseler dizerek sofraya getirilirdi. İftardan sonraki nargile, çubuk veya kahve ile iftar keyfi tamamlanırdı. Kahveler içildikten sonra sıra teravih namazını beklemeye gelirdi. Fuzuli’den başlayıp, dini konulara kadar uzanan sohbetlerle… Sohbet belki de imsak zamanına dek uzar giderdi eğer iftar sofrasında misafirler varsa… İmsak zamanı yaklaşırken gözler süzülmeye başladıktan sonra uzaktan davulun sesi duyulurdu. İftar sofrasının özelliği buydu. İftar topu ile
Başlayan ve imsak saatine kadar uzanan süre içinde yaşanan sıcak dostluklar oluşurdu…
Ramazan gecelerinin eğlencesi: Orta oyunu
Şimdilerde pek göremediğimiz bir şey ramazan eğlenceleri… Kahramanmaraş’ta da bir hayli eksikliği duyuluyor… Hiç göremediğimiz ama hep duyduğumuz o eğlenceler süslüyor gazetemiz sayfalarını. Ve Ayşe Teyze: “Kavuklusuyla, pişekarıyla, davul ve zurnanın coşkulu sessiyle, lavanta kokularıyla orta oyunu, bir başka âlemdi. Eski ramazan davulcuları hem özel, hem de güzeldi. Öyle sadece davulun sesi değildi gelen, en güzel maniler okunurdu. Hem davulun, hem de davulcunun sesi kulağa hoş gelirdi. Bunun yanında ramazan davulu çalmak bir sevap ve gönül işiydi.” Diyerek özlemini dile getirdi.
( Sevde Çaykara)