Mesut Bilal Buğday

Mesut Bilal Buğday

Bu Şehrin Eksiği

Ne zaman arkadaşlarla bu şehri konuşsak, konuşmanın içinde şu soru soruluyor

“bu şehirde neden ortak hareket edilemiyor?”

Şehir sakinleri olarak dert yanıyoruz. Ancak yük almıyoruz. Elimizi taşın altına koymuyoruz. Yanlışı sadece konuşuyoruz. Eleştiriyi çözüm odaklı değil de yıkıcı olarak yapıyoruz.

 Kıymetli bir hocam, yıllar önce Kahramanmaraş’a dışarıdan gelen bir spor antrenörünün şöyle söylediğini aktarmıştı:

 “Maraş’ta boks yaparsınız, güreş yaparsınız. Ancak futbol oynayamazsınız”

Yani antrenör diyor ki: “bireysel işlerde Maraşlılar iyi ancak koordineli, ekip işlerde maalesef başarısız.”

Evet, zamanında boks’ta iyiyiz, güreşte uzun bir dönem birinciyiz. Ancak futbol gibi koordineli ve paslaşmalı spor dallarında adımız sanımız yok.

Sadece sporda değil diğer işlerimizde bu durumdan farksız değil.

Kapalı kutu toplum yapımızdan dolayı bir türlü sosyalleşemiyoruz ve ortak iş yapamıyoruz maalesef.

Tarihçi yazar Mehmet Işık hocam, birkaç gün önce sosyal paylaşım sitesinde şöyle bir soru sormuştu:

Kahramanmaraşlı şairler ve yazarlar derneği kurulsa kaç üyesi olur acaba?”

Yaşanan tecrübelerden yola çıkarak bu soruya ancak şöyle cevap verebilirim:

“ilk etapta çok üyesi olur, ancak zaman içerisinde kaç üye kalır, orası muamma.

Bu düşüncelerimi sadece şairler yazarlar derneği için söylemiyorum. Tüm vakıf, dernek, cemaat, siyasi parti oluşumları için de söylüyorum.

Kapalı kutu toplumlar, kutunun kapağını açmak istemezler.

BU ŞEHRE CİNS ADAMLAR LAZIM

Bu şehre Nasrettin Hoca gibi eşeğe ters binen adamlar lazım. Çünkü Nasrettin Hoca gibi insanlar, herkes gibi düşünmez. Herkesleşmez. Herkes gibi düşünmeye başladığında sıradanlaşır. Oysa başarı sıradışı olmaktan geçer.

Biz toplum olarak her nedense, eşeğe ters binip doğru istikamete giden insanları kabulleneceğimize, eşeğe doğru binip yanlış istikamete giden insanları kabulleniyoruz.
Bazen eşyayı doğru kullanan değil, eşyayı farklı kullanan lazım. Farklı kullananın farklı çözümü de vardır.

 Zamanında bu şehre, birileri iftar topu yerine kütüphane istese idi dışlanacaktı. Herkes aynı şekilde düşünmeye, aynı şeyi düşünmeye zorlanıyor. Tabi birileri şunu diyecektir: “iftar topu istemelerinin nedeni Maraşlının maneviyat dünyasıdır.”

O zaman bizde deriz ki: “kütüphane maneviyat dünyamızın bir parçası değil mi?”

 Mücahitliği maneviyat dünyamızın bir parçası olarak gördükte, müteahhitliği maneviyat dünyamızın bir parçası olarak görmedik.

Oysa bir yerde doktor olmasa, müteahhit olmasa tüm Müslümanlar bu durumdan mesul değil mi?

Sabit fikirliyiz. Farklı görüşlere, aykırı görüşlere tahammülümüz yok.

Sabit fikirli olmaya, herkesleşmeye zorlanıyoruz.

 Sabit fikirli olmanın sonucunda, ne farklı fikirler nede farklı çözüm önerileri çıkabilir ortaya

Özellikle siyasi konuları ve siyasileri konuşurken cebelleşiyoruz. Oysa makamlar ve siyasiler geçicidir. Sırf siyasi tartışmalar yüzünden komşuluğumuzu, akrabalığımızı, arkadaşlığımızı bozuyoruz.

Oysa dün çok muhterem olarak baktığımız siyasi ve dini önderlerin nasıl savrulduklarını gördük. Yarında görmeye devam edeceğiz.

Muhammet Kutup “çağdaş fikir akımları” kitabında şöyle der:

“Krallar ve beyler, kral ve bey olarak kalacaklardır. Onlardan giden gider, yerlerine başkaları gelir... Fakat bizzat krallığın ve beyliğin kendisi sabittir, değişmezdir... Feodalizm hep feodalizmdir... Bir feodal bey gider, bir başkası gelir... Aynı şekilde, aynı davranışlar, bir tarafta aynı efendilik, Öbür tarafta da aynı kölelik... Bunların hepsi sabit ve değişmezdir.”

Seçim zamanı yaklaşıyor… Kavgalar, yalanlar, iftiralar, dosyalar havalarda uçuşacak. Böylesi durumlarda size sunulana değil de olması gerekene odaklanın. Ölçün, biçin, tartın.

Özellikle güç sahipleri iktidar olabilmek ya da iktidarlarını koruyabilmek için medya gücünü kullanıyor.

Makamı ve gücü bulan, medyayı satın alıp gözleri boyuyor. Geçmişte de aynı durum yaşanmaktaydı.

Cahiliye devrinde de medya (Babıâli) olarak Kâbe’nin duvarları kullanılıyordu. O günde gücü kullananlar önce medya gücünü kullanıyorlardı. Mekke’nin entelektüel tanınmış kişilerinin şiirleri, sözleri Kâbe’nin duvarlarına asılırdı. Mekkeliler bunu bir üstünlük, asalet ve güç simgesi olarak görürlerdi.

GÜNAH ÇIKARMAK DEĞİL, GÜNAHIMIZA TEVBE ETMEK

Zaman değişiyor, aktörler değişiyor, rol değişiyor. Ancak iyi ile kötünün mücadelesi değişmiyor.

Şu üç günlük dünyada insanoğlu, makamı masaya, parayı kasaya koyamıyor. Makamın ve paranın şımarıklığını yaşıyor.

Başkasının ayakkabısının içinde, kiralık bir zihinle, helal ve edebi bir fikir ortaya çıkmaz.

Aklı kiraya verme, ruhunu temizle, günahlara tövbe et

Her ne sürçü lisan etti isek affola

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Bilal Buğday Arşivi