ZAMAN ENFLASYONU

Bir malın kıymetini belirleyen şey nedir? Altın niçin kıymetlidir? Bir malın kıymetini belirleyen onun miktarıdır. Bir mal az ise kıymetli çok ise kıymetsizdir. Çölde bir bardak suya bir kese altın verilir ama göl kenarında kimse su almak istemeyecektir.

            İşte bir malın çoğalıp değer kaybetmesinin bir diğer adı ise enflasyondur. Bu gün bir çok konuda enflasyon yaşıyoruz.

            Mesela eğitim enflasyonu yaşıyoruz. Bundan 30 yıl önce lise mezunu bulmak güç bir mesele iken bugün elinizi sallasanız üniversite mezununa çarpıyor.

            Yaşadığımız en mühim enflasyonlardan biri de zaman enflasyonu teknolojik aletler bize belki de gereğinden çok zaman verdi. Bunca zamanla ne yapacağımızı bilemiyoruz. Ve ardından israf başlıyor. Ve en önemlisi çoğalan şey kıymetsizleşiyor, değersizleşiyor.

            Çamaşır makinası 1 saat, ocak 30 dk, buzdolabı, fırın vs. bize onlarca saat kazandırıyor. Peki artan bunca zamanı ne yapacağız?

            Tabi ki teknoloji verdiği zamanı geri alıyor. Televizyon, telefon gibi aletler vasıtasıyla bize verdiği zamanı ‘bizim paramızı da alarak’ satın alıyor.

            Zaman enflasyonu ise bize faydadan çok zarar getiriyor. Günler, aylar, yıllar biz farkına bile varmadan geçip gidiyor.

            Zamanın kıymetli olduğu çağlarda insanlar düşünüyorlar, üretiyorlardı. Günümüzde ise büyük bir teknolojik sıçrama yaşıyoruz. Fakat manevi boyutta bir o kadar geri kalıyoruz.

            Hikayenin birinde bir kızılderili ile bir kovboy yola çıkarlar bir müddet yol alınca kızılderili durur mola verir. Kovboy sorar neden durduk bir sorun mu var. Kızılderili cevap verir. Bir sorun yok çok hızlı gittik ruhlarımız geride kaldı.

            Bu gün bence yaşadığımız sorun bu o kadar çok dışsal uyaranlarla vakit geçiriyoruz ki kendimize ayıracak zamanımız yok. Hani şair diyor ya;

            Şakaklarıma kar mı yağdı ne var./ Benim mi allahım bu çizgili yüz.

            yıllar yılı dost bildiğim aynalar./ Neden böyle düşman görünürsünüz.

            Zaman telaşesi içinde en son aklımıa gelen şey kendi içimize bakmak. Sıkıntımızı, derdimizi  anlayamıyoruz. Dermanı ise dışarda arıyoruz. En son aklımıza gelen şey ise iç dünyamıza bakmak.

            Zaman, beden, suh ve sağlık üzerine yazılmış bir şiir Muhibbi’nin şiiri belki de zamanın ve düşünmenin kıymetli olduğu çağlarda yazıldığından ruhumuzu dinlendiriyor...

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi

Halk içinde devlet gibi itibarlı, değerli bir şey yoktur.
Bu cihanda ise sağlıklı olmak gibi bir devlet yoktur.

Halkın gözünde devlet, her zaman en büyüktür. Öyle ki “devlet ana, devlet kapısı, devlet gibi kadın, başına devlet kuşu konmak v.s.” gibi pek çok deyim kullanılır. Devlet büyüklüğü, azameti temsil eder. Varlığı, bolluğu, kudreti temsil eder. Devlet; huzuru, güveni, birliği temsil eder.
O halde devlet sahibi olmak; önce sağlıklı olmayı, gerektirir. Sağlığı yerinde olmayanın ne varlığı, ne dirliği, ne huzuru, ne de mutluluğu olur.

Saltanat didükleri ancak cihân gavgasıdur
Olmaya baht ü saâdet dünyada vahdet gibi

Saltanat dedikleri sey ancak dünya kavgası, mücadelesi, gailesidir.
Bu âlemde güzel bahtlı ve mutlu olmak için birlik içinde olmak gerekir.
Ayrılıklar, gayrılıklar, fitne ve fesatlar mutluluk getirmez.
İnançlı olmak, Allah’ın birliğine inanmak gerekir. Zorlukların üstesinden gelmenin bir yolu da budur.

Ko bu ıyş u işreti çünkim fenâdur âkibet
Yâr-i bâki ister isen olmaya tâat gibi

Bu yeme içme, eğlence meclislerinden vazgeç. Çünkü bunun sonu yokluktur. Eğer gerçek, ebedî bir dost istersen itaat sahibi olmak gerekir, sadakat ve ibadet gerekir.

Olsa kumlar sayısınca ömrüne hadd ü adet
Gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi

ömrün kum taneleri kadar olsa da fayda yok zamanın şişesinin içinde bir saat gibi geçip gidecektir...
Ömür uzun olsa ne, kısa olsa ne…

Ger huzur itmek dilersen ey Muhibbî fâriğ ol
Olmaya vahdet makamı kûşe-i uzlet gibi

Muhibbî, bu dünyada huzur bulmak istiyorsan eğer
her şeyden vazgeç. Yalnızlık köşesinde “birlik” makamına çekilmek gibisi var mıdır?

                                                                              

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Murat Çolak Arşivi