M.Fatih ERDOĞAN

M.Fatih ERDOĞAN

Utandıran Söylemler

Yaklaşık 20 gün sonra, beş yıl boyunca mahallelerimize, ilçelerimize, ilimize ve bu topraklarda yaşayan tüm insanlara hizmet edecek kişileri seçeceğiz. Ondan sonra tam beş yıl verdiğimiz kararın sevabıyla, günahıyla yine bu topraklarda yaşayacağız.

Yıllardır kullanılan siyasi çirkin dil, 31 Mart yaklaştıkça daha da çirkinleşmeye başladı. Koca koca adamların (siyasi parti liderleri, sözcüleri ve adaylar ) sokakta birbirine ‘ana avrat küfreden kabadayılarından bir farkları kalmadı. Bizleri utandıran söylemleri bıktırdı, usandırdı.

Söyleyecek sözleri, uygulayacakları projeleri, kullanacakları akıl ve siyasi sermayeleri kalmayan zavallılar biri birilerine sövmeye, küfretmeye ve ağza alınmayacak hakaretler etmeye başladılar.

Dileğimiz, bu tür bir dilin kullanıldığı seçim kampanyasının son olması, bir daha kullanılmamasıdır. Bu toplumun artık siyasetende, ahlaken de doğru kişilere ihtiyacı var. Ahbap-çavuş ilişkisi ve menfaat ile kazanacağımız tek şey olsa olsa günü kurtarmak olacaktır.

Oysa bu bir siyasi yarış. Bunu kan davasına döndürmeden yürütmek ve sonlandırmak gerekiyor. Yarışın sonunda yüz yüze bakmak, el ele vermek, omuz omuza bu vatana hizmet etmek gerekiyor. Seçmenleri korkutarak, aldatarak, kandırarak seçim alınsa bile seçimi alan bilsin ki ‘her şeyi olan cüzzamlı gibi’ yalnızlığı yaşayacaktır.

Bu ülkeyi idare eden ve idare etmeye talip olan siyasiler görmese de duymasa da bu düşüncede olan seçmen sayısı hızla artıyor. Açıklanan anketler ne kadar güvenilir, kimler yaptırır, kimler yapar bilemem ama konuştuğum vatandaşların canından bezdiğini görebiliyorum.

‘Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var’ diyenlerin, kendi gücü ve kuvvetiyle baş edemediği zorbaları Allah’a havale edenlerin sayısı hızla çoğalıyor. Seçimin sonucunu şuan kullanılan korku ve tehdit dilinin değil:

Çarşı pazarın ateşinin,

Emeklilerin çilesinin,

İşsizler ordusunun öfkesinin,

Mağdurların bedduasının,

Çaresizlerin döktüğü gözyaşının… Belirleyeceği kesin.

İNSANI DÜZELTMEZSENİZ…

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını hayal ediyordu. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu.

Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.

Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı:

– Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim! Dedi. Sonra şöyle düşündü:

– Oh be, kurtuldum ‘en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.’

Aradan on dakika geçmeden oğlu koşarak babasının yanına geldi:

– Babacığım, haritayı düzelttim. Artik parka gidebiliriz! Dedi.

Adam duyduğuna inanamadı ve görmek istedi. Haritayı eline aldı. Gözlerine inanamadı. Harita düzelmişti. Hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı:

-Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. Resmin altında; ‘İnsanı düzeltirsen dünya kendiliğinden düzelir’ yazıyordu. Bende düzelttim…

Bizim akılsız çocuklar insanı düzelmeyi bir türlü düşünmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Fatih ERDOĞAN Arşivi