Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Ümmetin son ümidi Türkler

 Ümmi, Arapça ana manasında bir kelimedir. Ümmet ise sonuna ler veya lar eki almış çoğul hali olup, aynı anadan meydana gelenler ve benzeri bir mana ifade eder. Emmi, ana, ondan çoğalınan, aynı yola ve aynı ülküye inananlar gibi bir çok manaya sahip olabilen ümmet kelimesi, içinde bulunduğu cümleye göre mana ihtiva eder. İslamın dünyayı teşrifinden itibaren, islama inanan Müslümanları tarif için ümmet deyimi kullanılmış ve bu deyim tam manası ile artık bu şekilde herkes tarafından kabul görmüştür.

İslamın teşrifinden çok kısa bir zaman içinde, islamla müşerref olan aziz ve necip Türk milleti, bu tarihten itibaren İslam ümmetinin tek ordusu , vurucu gücü ve nerede ise tek temsiliyet makamı olmuşlardır. İslam düşmanları Türk ismini telaffuz ederler iken, Türk isminde mündemiç olarak islamı da zikr etmiş olduklarını daima hissettirmişlerdir. Bütün antlaşma ve yazışmalarda geçen Türk devleti ve Türk milleti ismi daima islamı ve Müslümanları ifade için kullanılmıştır. Büyük ceddimiz tevazudan dolayı asla kendi milli isimleri olan Türk ismini kullanmaz iken, düşmanları daima İslam manasında Türk ismini kullanmışlardır. Bu  zaman içerisinde öyle birbirine girmiş ve tek mana ifade eder hale gelmiştirki,  artık  Anadolu Türkleri için milli bir kimlik olmuştur. Büyüklerimiz gayrimüslim bir kişinin din değiştirmesi halinde o kişi için İslam oldu deyimi niyetine Türk oldu demişlerdir.

Tarihi süreç içinde islama hizmeti ve hadimliği sayesinde, böyle güzel bir mükafatı hak eden Türk milleti, bu mükafatı aslında daima Rabbinden beklemiş ve tevazu göstermiş olmasına rağmen, İslam düşmanları, Müslümanlara her zarar vermek istediklerinde karşılarında onlara dur diyen Türkleri gördüklerinden, Türk ismi ile aynı zamanda islamı kastetmeye başlamışlardır. Diğer Müslüman milletler ile bir cenkleri olmuş olsa da, gene yardıma ulaşan ve zulme dur diyen Türkler, bu anlayışın artmasına ve yerleşmesine sebeb olmuşlardır. Ceddimiz tarih boyunca iki elleri kanda iken dahi, imdat isteyen Müslim ve gayrimüslim milletlere yardım etmekten imtina etmemişlerdir.Irlandaya yapılan yardım ve zamanı bunun en büyük ispatıdır.

 1071 yılı Türklerin islama girdiğinin nerede ise ikiyüzelli yıllık bir süresi olduğunu gösterir. Bu ikiyüzelli yıllık Müslüman toplum, bu zaman zarfında islama saldıran bütün gayrimüslim güçlerin karşısında yer almış ve nerede ise 1071 tarihine gelindiğinde tek güç olmuştur. İşte bunun en büyük ispatıda, Malazgirt muharebesinden haftalar önce kılınan bütün Cuma namazlarında, Abbasi halifesinin okuttuğu hutbede görülmektedir. Bu hutbede, halife hazretleri, Türk ordusu için Ya Rabbi bu İslam ümmetinin son ordusudur, bu orduyu muzaffer eyle diye dua ettirmiştir. Türkler İslam ile müşerref olduklarından itibaren daima islamın son ve tek ordusu olmuşlardır. Endülüsü kuran ordunun en vurucu gücünü gene kayıtlarda el ğuzziye diye geçen oğuz süvarileri meydana getirmiştir.

 Türk milletinin gücünün yükseldiği yıllar bütün İslam ümmeti için mutlu ve huzurlu yıllar olmuş, atalarımızın inkırazı süresince de en sancılı ve acı yıllar başlamıştır. Son iki yüz yıldır ehl-i salib, ulaştığı güç ve birlik içinde Müslümanlara saldırır iken, onlara en büyük karşı duruşu sergileyen, gene aziz Türk milleti ve onun peygamber ocağı diye tabir ettiği ordusu olmuştur. Fakat aradan geçen yıllar içinde, uzun süreli mağlubiyetler ve yapılan propaganda ile bu inkirazın suçlusu İslam imiş gibi bir neticeyi, millete dayatanlar sayesinde, kendi geçmişinden utanan, geri kalmışlığını  tembelliğinden ve İslam ile arasında oluşan uçurumda değil, sadece islamda bulan zihniyet, kendi kültüründen ve medeniyetinden utanmaya ve aşağılık duygusu ile de kendi şerefli geçmişine saldırmaya başlamıştır. Bu saldırıların ilk ve en önemli nüvesini ise ümmet kelimesinin içini doldurduğu mana teşkil etmiştir. Müslümanlar arasındaki kardeşliği ve birliği temsil eden ümmet anlayışı en büyük saldırı ile karşılaşmış ve zaman içinde nerede ise Müslümanların unuttuğu bir tabir olmuştur. Oysa Müslümanlar bir tarağın dişleri gibidir diyen bir peygamberin, ümmeti bu dağılmayı hak etmemişti. Fakat ümitsizlik müslümana yakışmadığından, azda olsa ümmet için çalışan ve bu uğurda hayatlarını hiçe sayanlar sayesinde ümmet artık ayağa kalkmaya başlamış ve bu ayağa kalkışı gene aziz ve necip Türk milleti omuzlayacak görünmektedir.Bu ayağa kalkıştan ümidini kesmeyenlerden birisi rahmetli Muhammed Cinnah bey, ile üstad Saidi Nursi idi.

 Türk milliyetçisiyim diyenlerin bilmesi gereken en önemli kelime ise daima ümmet olmalıdır. Ümmetin birliği için milliyetçi olmayanlar, aslında Türk milliyetçiliği değil sadece ırkçılık yaptıklarını bilmelidirler. Ümmetin birliği ve dirliği için Türk milliyetçiliği yapanlar, bu milliyetçilik ile aziz Türk milletini ayağa kaldırmaya çalışanlar, neticede bu ayağa kalkan güç ile ümmetin hizmetine talib oldukları sürece Allah ta yanlarında olacaktır. Aksi halde netice hüsrandır.

Peki Türk milliyetçiliği ile ümmete hizmet nasıl olacaktır. Yıllardır Türk milleyetçiliği fikrini, zıt bir fikir imiş gibi, ümmet kavramanın karşısına koyanlar, aslında ümmetçilik değil bizatihi Türk düşmanlığı yapmışlar ve yerinede Arapçılığı ümmetçilik diyerek sunmuşlardır.Yurdumuzda arap düşmanlığı yapanlar da asıl niyetlerinin İslam düşmanlığı olduğunu gizlemek için arap düşmanlığı yapmışlardır. Oysa ümmetin kurtuluşunda asıl güç daima Türk milleti olacaktır ve bunun tarihi bir geçmişide vardır. Tarafsız ve gerçek İslam alimleri bunu hiçbir kıskançlık yapmadan ve art niyetsiz olarak defalarca söylemişlerdir. Gerçekten Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen insanlar, ilk başta halis Müslüman olmalıdır. İslamla arasında mesele olanların Türk milliyetçisi olduğunu iddia etmesi, milliyet kelimesinin manasına terstir. Millet kelimesi Arapça din demektir. Aziz ceddimiz, millet hanesine daima İslam yazmışlar ve yaptıkları güzel işler neticesinde de düşman ve dost herkes onlara Türk demiştir. Macarlar yıllarca hristiyanlar için kendi kardeşleri ile savaşmışlar, fakat atalarımızın  mezarlarına da kahraman düşman rahat uyu diye yazmaktan kendilerini alamamışlardır. Düşmana kahraman dedirten haslet işte islamın ta kendisidir.

Davası İslam ümmeti, ümmetin birliği ve dirliği olan bir kişinin, ister Türk olsun ister olmasın şunu iyi bilmesi gerekir. Tarih boyunca gayri müslim güçler ile savaşan ve gene savaşacak kabiliyeti ve gücü olan yegane millet Türklerdir. Rabbim bize böyle bir haslet vermiş. O zaman iddiası ümmet olan birisinin Türkleri sevmemesi, düşman olması mümkün olmamalıdır. Eğer Türk milletine düşmanlık ediyor  ise, onun asıl düşmanı islamdır diye rahatlıkla söylenebilir. Bunu neden söyleyebiliyoruz. Bakınız İslam alemine ve ayakta kalabilen ve gerçekten devlet denecek, hristiyanların kalemleri ile çizilip kurulmayan  kaç devlet var. Yok denecek kadar az. Olanların içinde ise yaşadığı maddi ve manevi hayat itibarı ile ümit veren tek devlet aziz Türk devletidir. O halde ümmetin birliği için bu devletin büyüyüp, gelişip, kalkınıp , etrafındaki diğer Türk toplulukları ile bir siyasi birlik meydana getirmesi ve bu birlikten doğan gücü ile de etrafına diğer Müslüman milletleri toplayarak ümmetin birliğini sağlaması gerekmezmi. Bir merkezi güç olmadan, bu kadar değişik dil ve mezhep farklılıkları içinde, türlü türlü belaya bulaşmış İslam devletlerini kim bir araya, hangi güç ile toplayabilecektir.

 İste onun için gerçek Türk milliyetçileri aynı zamanda gerçek ümmet birliğini tesis etmek isteyenlerdir. Türk birliği ve gücü olmadan, ümmetin birliği ve  gücü olamaz. Buna hayal bile edemezler. Türklerin, daha önceki tecrübeleri, onların herkesin hakkını teslim eden hasletleri ve hakkaniyet dolu hayatları bunu ispata yeter. Bütün dünya işte bu özelliklerimizi bizden daha iyi bildiğinden bunu engellemek için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Fakat bu hasletimizi bilmeyen, bizden o kadar çok insan var ki o da ayrı bir imtihan vesilesi. Rabbim en iyi bilendir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulbaki GÜNIŞIĞI Arşivi