SÜRGÜN YILLARI YADA TÜRK’E SOYKIRIM!..

Avrupa’ya medeniyet götüren bir milletin Avrupa’dan zorla çıkartılışına ve uygulanan soy kırıma tanık olan bir belgeseli izledik.

Dünya tatlısı dost insan HAKSEN Başkanı Dr. Gökhan Gökşen ile KAFSAD (Kahramanmaraş Fotoğraf Sanatçıları Derneği) tarafından organize edilen bir sinema etkinliğini takip ettik.
Arsan tesislerinde yapılan gösterime katılan Valimiz Sayın Mehmet Niyazi Tanılır’a da ayrıca teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum. O gün gelerek filmi izledi, paneli dinledi. Panel (Söyleşi) devam ederken ben salondan ayrıldım.
Avrupa’ya merhamet, medeniyet ve insanlık götüren Türk Milletinin üç yıl gibi bir süre içerisinde o topraklardan zorla sürülüşünün ve bu zorunlu göçte yapılan katliamların abartılmadan, objektif ve bir o kadarda akıcı bir üslupla beyaz perdeye yansıtılan filmi izledik.
Ben için için ağladım.
Ben milletimize yapılan bu soykırımlara sessiz kalan Batı toplumunu ve Batıdaki Din baskısını anladım.
Hayıflandım.
1909-1912 dönemi ve sonrasında 1912-1923 dönemi. Ve bize Anadolu coğrafyasını bile çok gören savaşlar, katliamlar…
Yeniden bir diriliş destanı olduğuna inandığım Kurtuluş savaşımız. Ve bu savaşta her kentin, her insanın birebir kahramanlık öyküleri…
Ve değerlerimiz.
Örf, adet ve insanlara bakış açımız.
Şimdi ise yine bu necip millete reva görülen eziyetler, baskılar, ve kültür emperyalizmi.
İçimizdeki yerli işbirlikçiler.
Ben “ihanet!” demiyorum. Ama bilmeden, hırsına ve nefsine esir olarak bu milleti felakete sürükleyenler, sürüklemek isteyenler!..
Nitekim buna en iyi tarihi kanıt yukarıda verdiğim tarihler arasında devlet adına devletin sonunu hazırlayan insanlar…
Bu insanların hiç birine vatan haini diyebilme hakkını kendimde görmüyorum. Ancak batı toplumunun sahte cennetlerine aldanarak koca bir imparatorluğu üç- beş yıl içinde bitirdiler.
İşte bu büyük imparatorluğun bitiriliş ve Balkanlardan çekiliş döneminde Türk milletinin uğradığı soykırımı anlatan bu belgesel film bir bakıma tarihle de yüzleşme ve kendi tarihimize sahip çıkma gibi de bir sorumluluk yükledi hepimize.
Yönetmenin bile 40 yaşında olmadığı bu belgesel film sanırım TV’lerde izlenmeye başladığında her izleyen ailesinden bir hatıra olarak anımsayacaktır.
Bu gün Türkiye’mizin dört bir yanında o zorunlu göç nedeniyle Anadoluya gelen ve bizlerin muhacir dediği aileler vardır.
Ya Kafkasya?
Ya Doğu ve Güneydoğu da yapılanlar, yaşananlar?
Milleti Sıdıka dediğimiz Ermenilerin bize yaptıkları?
Bunları da iyi tahlil etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Filmi izlerken ben yandım.
Filmi izlerken gözyaşımı içime akıttım.
Şimdi bu filmi yapanlar Kahramanmaraş içinde iyi bir sinema filmi yapmak için kolları sıvamışlar.
Hepimiz bu zorlu uğraşta bir yerlerden tutmamız gerektiğini düşünüyorum.
Kimi parasıyla kimi de duasıyla bu uğraşa katkı vermelidirler.
Başta Dr. Gökhan Gökşen olmak üzere emeği geçenleri kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi