ŞEHİR ELDEN GİDİYOR, YAZMAK ZORUNDAYIZ

Kahramanmaraş’ta kamuda görev yapanların MARAŞLI olması noktasında bir takıntı içinde değilim.

Kahramanmaraş’ta başarılı bulduğum kurum müdürleri hiç Maraşlı olmadı. Çünkü Maraşlı bürokratlar kendilerini aşamadılar. Siyasetçilerimizde olduğu gibi.

Mevcut bürokrasiye baktığımda İl Tarım Müdürü İhsan Emiralioğlu dışında başarılı bir bürokrat göremiyorum.

Kahramanmaraş’a tayin olan bürokrata hayırlı olsun ziyareti yapıyoruz. Ancak geri dönüşü olmuyor. Söz konusu bürokratlar kerameti kendilerinde görüyorlar. Çünkü bu makamlara hakkıyla emek vererek atanmış olsalar, bürokrasi kültürünü bilirler. Bu arada son dönemde hayırlı olsun ziyareti yaptığımızda bize dönüş yapan Onikişubat İlçe Kaymakamı Sayın Mustafa Çek beye de teşekkür etmek istiyorum.

Kahramanmaraşlı olup da çayını içmeye gitmediğim hiçbir bürokrat olmadı. Ama bu kardeşlerimiz nezaket göstererek onlarda iadeyi ziyaret yapmadılar.

Ancak tayinleri söz konusu olduğunda da; sahip çıkmadığımız noktasında bizi eleştirdiler.

Ya sevgili hemşerim; makama gelince kimleri kendine dost seçmiş isen ondan destek iste. Biz sana neden destek verelim ki?

Değerli dostum Bekir Paksoy bir köşe yazımın altına şu yorumu yazmış. Bu yorum üzerine de görüş ve düşüncelerimi yazacağım.

Diyor ki: “Kahramanmaraş’ın kaliteli bir yerel medyası var. Ancak çekingen, tutuk. Bunun sebebi de gazetecilerin arkasındaki (işlerini yapabilmek için gerekli) mali desteğin bağımsız olmaması ve yetersiz olması. Maraş’ın kent olarak ontolojik sorunları var. Bunun başında kamu görevlisi olarak çok sayıda Maraşlının kendi kentinde görev yapması geliyor. İstisnalar hariç bu kent dışarıyla bağlantılı değil, içine kapanık. Son yıllarda neşet eden Anadolu Muhafazakârlığı fikri hür vicdanı hür insanlara ket vuruyor. Kaleminiz kavi olsun.”

BÜROKRAT VE SİYASETÇİ, GAZETECİ İŞİNİ YAPMALIDIR

Malum makamlar ve ikbal kapıları emek ve çalışmanın karşılığı değil de siyasal güç karşılığı dağıtılmaya başlayınca sorunlar baş göstermeye de başladı.

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan; “hasbi ve hasebi” olmak noktasında geçtiğimiz günlerde çok önemli açıklamalar yaptı.

21 Mayıs’ta yapılacak Ak Parti Kurultayı ile Genel Başkanlık koltuğuna da oturduktan sonra sanıyorum, hayatın her alanına neşter vuracak. Herkesin beklentisi bu yöndedir.

Kahramanmaraş’a baktığımızda, basın kendi korku duvarlarını ördü. 16 Nisan Referandumunda her yere giden Ak Parti kurmayları tek bir basın kuruluşunu ziyaret etmedi. Bu da basının gücünü kaybettiğinin göstergesi değil de nedir?

Kahramanmaraş’ta ki basın, makul, ayağı yere basan eleştiri yapabilecek bilgi ve donanıma sahip olsa bu böyle olmazdı.

Bizler siyasette, bürokraside öncelikle işini yapanı desteklemeliyiz. Yapamayanları da makul ölçülerde eleştirebilmeliyiz. Biz bunu yapabildik mi?

Bürokrat ve siyasetçiyi yaptığı işten dolayı eleştirmesi gerekenler kim? İşte sorunun temeli de bu değil mi?

Gazeteci bu konuda kalem oynatamıyorsa, o şehrin sorunları nasıl çözülecek?

Yakın zamanda Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasında seçimler yapılacak.

Şehrin vizyonu ve bakış acısını değiştirecek, bu yönde çaba gösterecek donanımlı isimlerin gelmesi için bu konuyu gündeme alabildik mi? Oysa Mehmet Balduk döneminde Ticaret Odası şehrin her alanında proje üretiyordu. Bu gün yokluğu ya da varlığı belli değildir. Bu anlayışın değişmesi gerekmez mi?

Sevgili Bekir Paksoy kardeşimin de ifade ettiği gibi; Vicdanı ile cüzdanı arasına hapsedilmek istenen basın mensupları öncelikle mesleğini yapma yürekliliğini gösterdikleri zaman, şehirde normal rayına binecektir.

Biz bu sorumluluğu üstlenemez ve yapamaz isek Maraş Ovası da Ahırdağı da beton yığını haline gelir. Ve bizde seyirci kalmaya devam ederiz!.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi