Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Sahte Mücahit Şia

    Tarihi geriye doğru incelediğinizde şianın çıkış şekli ve gayesinin İslam içinde daima fitne (Yahudi asıllı Abdullah İbni Sebe) maydana getirmek olduğunu görürsünüz. Hz.Ali (R.A.) nın güya hakkını korumak gibi , aslında hz.aliye hakaret sayılacak bir sebeble ortaya çıkan bu akım, çıktığı yıllardan itibaren müslümanların kanının akmasına ve gayrimüslimler önünde güçsüz kalmasına sebeb olmuştur. İslama ve Müslümanlara hiç bir  katkısı olmayan bu güya mezhebin bütün yaptığı İslam ve Müslümanlar aleyhine olmuştur. Bindörtyüz yıllık İslam tarihi şianın fitne ve fücurları ile Müslümanların kanının nasıl heba edildiğinin misalleri ile doludur.

    Sadece Türk tarihinden misal verir isek, ceddimiz ne zaman batıya veya doğuya gayrimüslimlerin islama zararlarını önlemek maksadı ile sefere çıksa, bu şianın ( Türkistanda ve anadoluda gelişen Bektaşi ve Alevilik ile ilgisi yoktur, sürsen bulaşmaz) özellikle iran kolu tarafından arkadan vurulmuşlar ve hem arkalarına ve hem önlerine kuvvet ayırmak ve güç kaybetmek durumunda kalmışlardır. Nerede ise yüzyıllar boyunca kırım ordusu, orduy-u hümayunun seferlerinde iranı engellemek ve arkadan vurmasını önlemek için büyük bir ordu ile iran taraflarına getirilmiştir. Türkistanda cihad eden Özbek hanları daima bu güya Müslümanlar tarafından tacize uğramış ve batıdaki kardaşları ile irtibat sağlayamadıklarından çin zaman içinde galebe çalmış ve hem çinin ve hemde rusun boyunduruğu altına girmişlerdir. Şianın cihad bildiği tek şey, ehli sünneyi sırtından vurmak olmuştur. Sınırlarının Sünni islam ile çevrili olması, hristiyan ve Budist dünya ile irtibatının olmaması daima bu düşmanlar ile bir savaşının olmamasını temin eden ve bu yüzden rahat bir hayat yaşayıp ehli sünneye yardımcı olması gereken iran, tam tersine daima bu İslam düşmanı milletler ile işbirliği içinde  arkadan vurmayı cihad bilmiştir. Eğer iran Türkistan ile aramızda sınır çizmeyip, gerçekten İslam kardeşliği sergilese idi, tarihin en büyük devletlerinden olan ve timurun torunları tarafından kurulan Babür cihan devleti yıkılmazdı. Yakın tarihimizde Ruslar kafkasyayı işgal edemez, Mekke ve Medine gayrimüslimlerin çizmeleri altında kalmazdı. Bunun tek istisnası büyük Türk ve gerçek mücahid Nadir Şah Avşar dır. Bu büyük Türk komutanı gelmiş geçmiş iran şahlarının aksine Osmanlı devletine Türk dünyasının birliği için adeta yalvarmış, fakat sesi devşirme paşaların hayhulaları altında Osmanlı padişahlarına ulaşamamıştır. Şii ve Sünni ikilemini en azından Türkler arasında bitirecek olan bu sesi Osmanlı maalasef duymamıştır.

    Şahın gönderdiği paralar sayesinde Pariste şahlar gibi yaşayan Humeyni iranda İslam devrimi altında başa geldiğinde Türkiyedeki  müslümanlar arasında sevinç meydana getirmiş ve iranı tanımayan bu saf insanlar İranın yüzyıllardır islama verdiği zararları unutup, büyük bir sevgi ile iranı desteklemişlerdir. Fakat daha o yıllarda suriyede diktatör olan ve esed zaliminin babası olan Hafız esed in bir hafta havadan ve karadan bombalayarak en az altmış bir Türkmeni öldürdüğünü, iran görmezlikten gelmiş ve maalesef o günkü kendi halkına tıpkı mısırdaki gibi kahraman kesilen Türk ordusunun komuta kademesi bu katliamı Türk halkından gizlemiş ve sineye çekmişlerdir. Her daim İslam ile ilgili saldırgan politikalar izleyen bu Türk subayı bozuntuları öldürülen Türkmenler için kılını dahi kıpırdatmamışlardır. Ölenin Müslüman olmasını yeterli sebeb görmüş olmalılarki iran da bu katliamı seyretmiş ve Türkiyedeki Müslümanların idolu haline gelen humeyniden tek bir ses çıkmamıştır. Aradan geçen yıllar sonrası iktidara gelen oğul esed yüzbiinlerce müslümanı hunlarca katlederken şianın en büyük sesi iran devleti bu sefer sessiz kalıp seyretmemiş , bizzat katliama ordusu ile destek vermiştir. Yıllardır kendilerini İslamın mücahidi ve Yahudi karşısında cihad eden gibi gösteren ne kadar fitne kurululuş var ise( tıpkı Hizbullah ismini utanmadan kullananlar gibi) gerçek yüzlerini bu savaşta görmek imkanını bulmuş olduk Müslümanlar bu daima laf üreten ve aslında ne Yahudi ve ne de hristiyan lar ile bir dakikalık olsun cihadı bulunmayan sahte Müslümanlara inanmış ve nerede ise onların gerçek Müslümanlar olduğuna ikna olmuş idiler. Pakistanda, hindistanda, afganistanda ve dünyanın bir çok yerinde yaptıkları fitne ile daima islama zarar veren bu insanlar , asıl yüzlerini Suriye deki katliamı destekleyerek göstermişlerdir. Gaylrimüslimler ve özellikle İsraile ellerini dahi kaldıramayan ve tek kurşun sıkmadan teslim olan ne kadar sahte Müslüman var ise masum sivilleri öldürmede israile rahmet okuttular. İsrailin nerede ise elli yılda öldürmüş olduğu Müslümanların kat ve kat fazlasını daha kısa bir sürede şehid ederek nasıl bir mücahid ve cihad erleri oldukları herkese göstermiş oldular. Yemenin zeydiler, iranın komandoları, ırakın Amerikan çizmesi öpen askerleri, silahsız Türklere ve diğer Sünni Müslümanları karşı kahraman kesilmişlerdir. Mısır ordusunun bir saat içinde israile tek atış dahi yapmadan teslim ettiği tank sayısı kadar sivili bir günde öldürmesi ne kadar kahraman bir ordu olduğunu herkese göstermiş oldu. İşte bu sahte Müslümanları anadolumun pırıl pırıl Türkmenlerine değişen ve nerede ise oğullarına Humeyni ismini koymak için sıraya girenler, şimdi ne diyecekler merak ediyorum. Tarihi bilseler ve şianın asıl düşmanını tanısalar, cihad deyince ne anladıklarını okusalar bu durumlara düşmezlerdi. Tarih okuyup ders almak için iyi bir öğretmendir. Tarih aptal milletler için daima tekerrür eder.Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Abdulbaki GÜNIŞIĞI Arşivi