Jülide DEMİRTAŞ

Jülide DEMİRTAŞ

Ne Desem Bilemedim

Yorgun saatin tik takları arasında öyle yaşıyor ki insan bazısı hüznü katık ederken ekmeğine, kimi sevincin zirvesinde gezinir, kimi yeni oluşum heyecanı taşır yüreğinde…

Zordur mesela sabahı zor etmek, acıların oluşturduğu görünmez girdapta boğuşmak. Çaresiz kalmak, elinden hiçbir şey gelmemek kötüdür. Sorunları bertaraf edememek kötüdür, çözümsüz boğulmak içinde…

Öylesi yaşam kesitleri de vardır ki hepsi bunların üstündedir. Acısı çözümsüz, sorunu çözümsüz , unutulmayan, dinmeyen acısı ilk günkü gibi taze kalan acı evlat acısından başka bir şey değildir.

Allah kimseye yaşatmasın.

***

Önde bir askeri araç arkasından bir ambulans ve askeri taşıtların geldiğini gören insanlar dikkatle bakarlar bu hangi eve ateş taşıyor. Hangi evin delikanlısı toprağakavuştu ? Tüm meraklı bakışlar araçları takip eder. Acıma hissiyle karışık duygu yüklü anlar çığlıklara gebedir. Yol bitmek bilmez.

Acaba hangi cephede şehit oldu. Resmi savaş yoktur ama Türkiye’nin savaş verdiği birçok cephe vardır, aslında. Silahlandırdığı askerleri teakkuzdadır. Bunu bilir az da olsa haber okuyan, gündemi takip eden.

Araçlar bir köy evinin önünde durur. Ev halkı anlamıştır. Annesinin çığlıkları arşa yükselir. Kolay mıdır, dağ gibi evladını bir gün içİnde ömrünce yok saymak. Dizlerine vurur, gözleri yaşlardan görünmez olur. İçinin yangınını söndüremez artık hiçbir şey !

Komutana sarılır erlere sarılır, “oğlumu…” derde daha başka şey diyemez.

Anne dizlerine vurur çığlık atarak , başı omzuna ağır gelir, biricik evladının artık nefes alamayacağını öğrenmiştir.Ve bir daha yüzünü göremeyeceğini bilmek kahreder anayı baştan başa.

Kim teselli zincir vurabilir, ananın bu acısına ! Kim ?...

Dağlar yıkılırda altında kalmıştır, boynunu büküp bir kenarda için için ağlayan baba. Nasıl dayansın , kime ne desin, kimden ne sorsun ? Artık evladının mis kokusunu çekemeyecek , boynuna boğazına sarılamayacaktır.

Asker-i tören hazırlıkları yapılır. Ay yıldızlı al bayrağa sarılı, naaş taşınır askerler omzunda musalla taşına. Artık son yolculuktur oğul için, kınalı kuzu için…

Sessizlik hakimdir, Hoca sorarken “hakkınızı helal ediyor musunuz ?” diye. Oysa şehidim helal ediyor mudur hakkını bize? Ya birgün unutursak, bizim için göğsünü siper edeni, edenleri . Ya askerim helal etmezse hakkını, mazlumun ahı varsa ya…anlayın ki sözün bittiği yerdeyim.

Namazdan sonra erler tekrar omuza alır şehidimi. Artık ne kadar büyük veda edersen et, toprakla kavuşmasına  yürüyüş mesafeleri kaldı. Ağır ağır yol alınır. Konvoy kalabalıktır, arkasından sağ duyulu vatandaşlar dizim dizim gelmektedir. Hüzünbaz bir mevsimin yağmuru gibidir gözyaşları. Sessizce akar ve aktığı yeri yakar.

Sloganlar söylenir “ Şehitler ölmez , vatan bölünmez ! “

Ama hiçbir şey soğutmaz yüreğini ananın. Bilsin ki karşı düşman addedilen taraftan fazlaca zaiyatverşildiği sürece biraz rahatlar lakin yetmez !...

Şehit defnedilirken bir vatan evladı eksilir devlet defterinden.

Oy benim kınalı kuzum !

Oy benim baharında gençliğinin toprağı kucaklayan vatan evladım !

Ruhun şad mekanın cennet olsun !

Şehidin toprakla kavuşmasından sonra el ayak çekilir. Anacığı ve babacığı kalır. Dualar anılara, anılar yaşanmışlıklara karışır. Gözyaşı akmaktan kurumuş, dua eden eller iki yana düşmüştür şimdi. Dost bildiğin herşeyden soğutur bu matem. Gökyüzü isyan , yeryüzü çiçeksiz vatan bir çocuğundan ayrıldı bugün.Yastayız.

***

Son gelen kınalı kuzularıma ne desem, ne yapsam, hangisini saysam? Otuz dört şehit. Allah onları vuran elleri kökünden koparsın. Ahdediyorum. Beddua ediyorum. Canımızı yakanın canları yansın. Otuz dört eve ateş düştü, düştüğü yeri yaktı. Üzüldük ama hiç bir şey yapamadık. Keşke Yapacak şeyler olsa !

Keşke canımızdan can kanımızdan kan verip diriltebilsek. Yaşatabilsek canları !herşeyin sustuğu noktadayız. El yorgun, dil suskun, yürek yangın yeri, boğazda inmeyen bir yumruk !

Hayat değil, insanı insan yorarmış. Kalbinde merhameti ve şevkati olmayan ülke vatandaşları ve askerlerinin yaptığı bir zulüm bu ! Zulmede susulmaz ki …

Allah askerimizi, devlet ve milletimizi her türlü bela ve kederden korusun. Uyanık ve her daim teakkuzu alışkanlık haline getirmeliyiz. Eğitimimiz bu yönde, yaşayışımız bu yönde olmalı ki unutmadan, unutturulmadan yaşamayı da öğrenmeliyiz. Dört tarafı kalleşle çevrilmiş aziz vatanın. Bunu bildikte ve öğrendik. Artık savaşların boyut değiştirdiğini, insanların bu modüllere göre yetiştirilmesini de öğrenmeliyiz.Öğretmeliyiz.

Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Jülide DEMİRTAŞ Arşivi