Mü’minin vasıflarından: Hayırda Yarışmak

 

Değerli kardeşlerim Rabbimiz bizleri en güzel surette yaratıyor,bizleri eşrefi mahlukatın  en şereflisi yapıyor,bizlere akıl nimetini veriyor.İmtihan ettiği  kullarına  çeşitli vazifeler ve görevler yüklüyor.Bu vazifelerden biriside mü’min hayırda yarışır. Rabbinin rızasını kazanıp bu ulvi vazifeyi yerine getirir mü’min.

Ahiret hayatının bir gün geleceğini bilen mü’min o gün için amel defterini en güzel şekilde hazırlamak için dünya hayatını en olumlu şekilde kullanarak sırtındaki küfeyi en olumlu şekilde doldurur.Bunun içinde karşısına çıkan fırsatları çok olumlu şekilde değerlendirir.Karşısına çıkan hayır işleme imkanını en güzel şekilde değerlendirir.Gücü yettikçe hayır işlemek için çaba ve gayret sarfeder.

Nefsinin esiri olmuş bir mü’min dünya menfaatlerinin kendisinde bulunmasını ister.Bu şekilde düşünen mü’min ahiret nimetlerinden mahrum kalabilir. Cenâb-ı Hak, bu kullarını şöyle îkaz buyurur:

“Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayâtını ve nîmetlerini) seviyor (tercih ediyor), âhireti ise bırakıyorsunuz.” (el-Kıyâme, 20-21)

“Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü(âhireti) ihmâl ediyorlar.” (el-İnsân, 27)

“Nefsini kötülüklerden arındıran, Rabbinin ismini zikredip namaz kılan, felâha erer. Fakat siz dünya hayâtını tercih ediyorsunuz. Hâlbuki âhiret, daha hayırlı ve daha bâkîdir (ebedîdir).” (el-A’lâ, 14-17)

Hayır işlerinin karşılığı genelde Ahirete kaldığı için nefis ve şeytan insana çokça vesvese vererek insanı hayırdan uzaklaştırmaya çalışır. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Her canlı ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılığı (ecirleriniz) ancak kıyâmet günü size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayâtı ise aldatma metâından başka bir şey değildir.” (Âl-i İmrân, 185)

 

Yüce rabbimiz kurtuluşa ermenin yollarından birininde hayırda yarışmaktan geçtiğini Ayet-i Kerimede şöyle belirtmektedir:

“…Hayır işlerinde yarışınız!..” (el-Bakara, 148)

“…Onlar hayırda birbirleriyle yarışırlar…” (Âl-i İmrân, 114)

“Rabbinizin mağfiretine ve takvâ sâhipleri için hazırlanmış olan göklerle yer genişliğindeki cennete koşun!” (Âl-i İmrân, 133)

Diğer bir âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak, hayırda yarışan kullarını şöyle müjdelemektedir:

“Sizi katımızda değerli kılacak ve Biz’e yaklaştıracak olan, ne mallarınız ne de evlâtlarınızdır. Ancak îmân edip güzel ve hayırlı işler yapanların durumu başkadır. Onlara yaptıklarının kat kat fazlasıyla mükâfat verilecektir.

Onlar cennet köşklerinde emniyet içindedirler.”

(Sebe’, 37)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de şöyle buyurur:

“Faydalı işler görmekte acele ediniz. Zîrâ yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dînini küçük bir dünyâlığa satar.” (Müslim, Îmân 186; Tirmizî, Fiten 30, Zühd 3; İbn-i Mâce, İkâme 78)

Diğer bir hadîs-i şerîfte de şu îkazlar yer alır:

“Yedi şey gelmeden evvel hayırlı işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten siz;

1. (İbâdet ve tâati) unutturan fakirlik,

2. Azdıran zenginlik,

3. (Her şeyi) bozup perişan eden hastalık,

4. Saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık,

5. Ansızın geliveren ölüm,

6. Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl ve,

7. Kıyâmetten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz? Kıyâmet ise belâsı en müthiş ve en acı olandır.” (Tirmizî, Zühd, 3/2306)

Yüce Rabbimiz, Haşr Sûresi’nde şöyle buyurmaktadır:

“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın! Allah’tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Allâh’ı unutan ve bu yüzden Allâh’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar yoldan çıkan fâsıkların tâ kendileridir.” (el-Haşr, 18-19)

Şu Hadisi Şerifi lütfen dikkatli okuyalım:

“Kıyâmet günü insanlar saf saf olurlar. (Bir rivâyete göre; cennet ehli saf saf olurlar.) Derken cehennem ehlinden bir kişi cennet ehlinden birine rastlar ve:

«–Ey filân! Hatırladın mı sen su istemiştin de ben sana bir içimlik su vermiştim?» der (ve bu sûretle şefaat ister). Mü’min de o kimseye şefaat eder.

(Cehennemlik olan bir başka) kimse, cennetlik olan birinin yanına varır ve ona:

«–Hatırlıyor musun, sana birgün abdest suyu vermiştim?» diyerek (şefaat ister. O da hatırlar) ve ona şefaat eder.

Yine cehennemlik olanlardan biri, cennetlik birisine:

«–Ey filân! Beni şöyle şöyle bir işe gönderdiğin günü hatırlıyor musun? Ben de o gün senin için gitmiştim.» der. Cennetlik olan kimse de ona şefaat eder.” (İbn-i Mâce, Edeb, 8)

Değerli Kardeşlerim şunu untmuyalım ki dünya hayatı imtihan yeridir,Müslüman bu şuurda olup Ahiret hayatı için dünyada biriktirdiğinin karşılığını görecektir.Dünyada yaptığımız hayır,hasenat’ı Allah rızası için yapmalı ve unutmamalıdırki Allah rızası için yapılan her amelin kıyamet gününde kendisinin kurtuluşu olacağını unutmamalıdır.Rabbim bizleri rızasını kazanan kullarından etsin.Rabbim bizleri kendisine layık kul,Habibine layık ümmet etsin.AMİN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
M.Halit AYHAN Arşivi