Merhaba Baba, Merhaba!

Bugün bir farklılık yapacağım ve birkaç gündür yayınladığı tweetlerimden bir buket sunacağım. Bu defa yazımın sonunda değil, yazımın içinde tweetlerimden seçmeler var. Şimdilik beni mazur görün…

Bugün günlerden pazar, bugün günlerden umut…

***

Merhaba baba, merhaba! Bak bugün yağmur yağdı, gök ağladı, bulutlar gözyaşına boğuldu. Rüzgâr esti deli deli, yüreğimi savurdu durdu.

Biz makinaya umut bağlayanlardan değiliz. Umudun en yüce makamınadır yalvarışımız. Veren O'dur, alacak olan da O!

Önemli olan uzun ve kısa yaşamak değil. Erken doğmak, geç gitmek de değil. Önemli olan bir günlük de ömrün olsa insanca yaşayabilmektir.

Yaşanan acıyı dindirememek, akan gözyaşını silememek, sevdiklerinin yok olup gitmesini engelleyememek, çekilen acıdan daha acıdır.

Bu kadar mı yalansın be zalim dünya, bu kadar mı vicdansız?

***

Eskiden Güneş daha güzel doğar, her yeni güne daha iyi mi uyanırdık, bana mı öyle geliyor? Yoksa 2 alçak, bütün iyileri kötüleştirdi mi?

Güzel sabahlara uyanmayalı kaç sabah oldu bilmiyorum. Çocukların ölmediği bir sabah. Anaların gözyaşı dökmediği, acıların yaşanmadığı…

Ne güzel sevgi sözcükleri paylaşıyor, mutlulukları yansıtıyorduk. Hatta mis gibi yemekler bile vardı. Hepsini iki geri zekâlı zehir etti.

***

İnsanın başına ne gelirse dilinden gelir derler. Hırs ise sadece onu taşıyana zarar vermez bütün bir topluma zarar verir, yok eder.

Başkasının acısı sizin için önemsizse, sizin yaşayacağınız acıların önemsenmesini de beklemeye hakkınız olamaz.

Bu dünyanın beş para etmeyecek kadar değersiz olduğuna inanmayanlar, bir birinin boğazına sıkacak kadar da açgözlü olabiliyorlar.

Bir katliam yaşanıyor, bir başbakan ağlıyor. Başbakan Erdoğan'ın gözyaşlarından siyasi malzeme yapanlar, yüreklerini kontrol ettirsin!

Mahallenin delisinin kimseye zararı yok. "Bir milyon ver ha" ile "Bir cigara ver ha" sözü ile kahkahası dillere destan. Sisi'den akıllı.

Ortadoğu'nun asıl sorunu, Müslümanlığı öğrenmeden Müslüman olduğunu sanmaları ve başkasının çıkarına hizmet eden kukla yöneticilerdir.

Bir hikâye vardı; "at içsin, it içsin, Müslüman içmesin" yazan çeşmeyle ilgili. O hikâyeyi, tüm İslam(!) ülkelerine ithaf ediyorum.

ABD'nin Suriye'ye askeri operasyon başlattığı haberleri geliyor. Ne garip, koskoca İslam dünyası, yaşamlarını kısıtlayandan medet umar oldu!

İnsan yaşadıklarından ders almalı, başkalarının yaşadığı afetlere karşı kol kanat germeli. CHP'yse "Ne Mursi, ne Sisi" derken bile darbeci!

CHP, 'Özgür ve Demokratik Bir Türkiye İçin' adıyla toplantılar düzenliyor. Güldürmeyin Allah aşkına, darbe ve darbecilere arka çıkarak mı?

Asıl zulmü yapan hiç bir zaman krallar olmamış, kralcılar olmuştur. Basit insanların yaranma kaygısı, insanlığını öldürmeyle başlar.

İçim garip bugün.

Sanki bir Musa doğdu,

Firavunları korkuya boğdu.

Nil'e bir sandal indi,

Yüreklere su serpti.

Öldürülen her bebek, beni yerin ta 7 kat dibine gömüyor. Minicik bebelere kıyan alçaklarsa, yeryüzünde "adam" diye geziniyor, arlanmadan.

Bir zamanlar yaptığın devrimle övündüğümüz İran.. Ey İran sana da lanet olsun, binlerce kez.

Kendilerine “İslam Ülkesi” diyen onlarca ülke içinde mazlumların en gür sesinin Türkiye olması, o ülkeler için en büyük utanç vesilesidir.

Suriye'de atılan kimyasal gazdan ölen her bebenin katili İran'dır, Suriye'dir ve zulme rıza gösteren, anlamsız suskunluğa bürünenlerdir.

Zulümlerin bize öğrettiği en önemli şey, koskoca bir ülkeyi, geri zekalı tek bir yönetici yaşanmaz yer haline getirebiliyor olmasıdır.

R4bia işaretiyle Mısır'da veya dünyanın her hangi köşesinde olan zulmü önleyemeyeceğimi biliyorum. Benimki zulme karşı çıkmak, hepsi bu!

Bir zamanlar rektörler "darbe çığırtkanı" olmakla ünlüydü. Şimdi 19 üniversite rektörü, Mısır darbesini lanetliyor, olması gerektiği gibi!

Dün aldığım en güzel haber, 28 Şubat mağduru, çok değerli bir dostumun öğretmenliğe 15 yıl sonra dönüşüydü. Darısı diğer mağdurlara.

Gözlerime baktığında ne görüyorsun bilmem ama dünyanın acısını hissedemiyorsan, sorun sendedir.

“İyi günler” dediğim günler, nerde kaldınız, geri dönün. İyi olun da dönün.

İyi atlara binip gidenleri de unutmayın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi