Maraş’ın Behlüllerinden Hacı Hasan İbrahim (Hacı Aslanın Delisi)

Çocukluğumuzun Kahramanmaraş’ında herkesin hürmet gösterdiği, sevip saydığı; kiminin veli, kiminin deli dediği, behlül ve meczuplarımız vardı. Bunlardan biri de Hacı Aslan’ın Delisi olarak bilinen Hacı Hasan İbrahim’di.

Küçüklüğünde geçirdiği sâri bir hastalıktan dolayı akli melekelerini kaybetmiş, hiçbir saldırgan hareketi olmayan tam bir Allah adamıydı. Yaz kış sokaklarda üzerine giydiği gri çizgili uzun fistanıyla, yazın sıcağında, kışın soğuğunda, kar, fırtına, demeden, yalın ayak şehrin caddelerinde dolaşır dururdu.

Uzun entarisinin içinde, pehlivan yapılı bir vücudu olmasına rağmen, yüzünde bir çocuk masumiyeti vardı.  Dudakları, ne dediği anlaşılamayan, bir şeyler konuşur gibi sürekli kıpırdar dururdu. Daima mütebessim bir yüzü vardı.

3-altin-insan-3-hayat-hikâyesi.jpg

Erkenden evinden çıkar, akşama kadar Maraş’ın çarşıları dolaşır; onu gören esnaflar, duasını almak için, dükkânlarına davet edip yedirir, içirirler, onun işyerlerine gelmesinden memnuniyet duyup, uğur kabul ederlerdi.

Hacı İbrahim’in entarisinin her iki yanında iki geniş cebi vardı ki esnaflar onu gördüklerinde, işyerlerinde ne satıyorlarsa fistanının geniş ceplerine; et, meyve ve sebzelerden, Allah ne verdiyse yerleştirirlerdi. Akşam olup da Hacı İbrahim evine döndüğünde, cepleri tıka basa yiyeceklerle dolu, günlük nafakası çıkmış olarak gelmiş olurdu.  

Hacı İbrahim, yıkanmayı çok severdi. O hamamdan çıkar bu hamama girer. En fazla da Demirci Çarşısı’ndaki Tüfekçi Hamamı’na giderdi. Eline aldığı bakır hamam tasını darbuka gibi çalar, ne dediği tam anlaşılmasa da kendi kendine bazen ilahi, bazen türkü, söyler gibi yapardı.  

Maraş Belediyesi, cadde ve sokaklara yeni yeni aydınlatma lambaları taktığı yıllarda, birileri bu lambaları kırarmış. Belediye görevlileri, usanmış olmalı ki kimin kırdığını öğrenmek için lambaları takibe almışlar. Bir de ne görsünler? Hacı İbrahim’i sokakta birileri kızdırmış, o da eline aldığı taşları lambalara atıp kırıyor. 

Belediye görevlileri, suçlunun Hacı İbrahim olduğunu görünce bir daha yapmaması için, sembolik olarak, onu belediye binasının merdiveninin altında, karanlık bir bölümde bir süre tutmuşlar. Sonra kendilerince bir daha kırmaması için öğüt verip göndermişler.

Bu hadiseden birkaç gün sonra Hacı İbrahim’i sokaklarda gören olmamış. Esnaflar, Hacı İbrahim hasta mı? Diye meraklanıp evine kadar gitmişler ama evde de bulamamışlar. Yakınları başına kötü bir iş gelmesinden endişelenmeye başlamış. Hatta çarşı esnafı, çevre vilayetlere, Antep’e Osmaniye’ye gitmiş olacağını düşünerek, oradaki tanıdıklarına haber yollamışlar. Fakat Hacı İbrahim’den hiçbir haber yok.

Belediyedekilerden biri, merdivenin altında, karanlık bölümde birbirilerinin olduğunu fark etmiş. Bakmışlar ki Hacı İbrahim orada bir köşeye çömelmiş sessizce oturuyor.

Anlarlar ki Hacı İbrahim yine bir sokak lambası kırmış, kendi kendini cezalandırmak istemiş, o merdivenin altına iki gün boyunca kendini oraya gizleyerek hapsetmiştir.

Ruhun şad olsun, Hacı Hasan İbrahim.

Selam ve sevgilerle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali AVGIN Arşivi