Jülide DEMİRTAŞ

Jülide DEMİRTAŞ

KÖY ÖĞRETMENİ

Soğuk bir kış günüydü.

Bilen bilir Bitlis’in soğuk ve kar yağışlı hallerini. Öyle ki yarım metreden başlar bazen bu uzunluğu geçerdi.

Merkeze ulaşım zorlaşırdı. Normal günlerin aksine kışın haftanın yedi günü Ahlat’tan gelen minibüs geçerdi. Sabah gider akşam toplar dönerdi.

Yine o soğuk kış günlerinden biriydi.

Lojmandayız.

Sabah temizliğini yaptık ve her zaman pencere önüne koyduğumuz makyaj malzemelerinin önüne geçtik.

O da ne ! Hiç kalem yok! Ruj da!

Kim şaka yaptı, kızlar? Herkes birbirinden bekliyor, bakıyor. Herkes tek tek almadığını şaka yapmadığını söyleyince şaşırdık. Hırsız gelse sadece onları mı aldı?

Hiç olur mu öyle şey? Bu nasıl hırsız böyle? Aklımız ermedi ama ne yapalım?

O gün hepimiz yedekte tuttuğumuz malzemeleri paylaşarak okula hazırlanıp, çıktık.

Okulda diğer arkadaşlarla da durumu paylaştık. İhtiyacı olan biri almıştır diyerek Nasrettin Hoca’nın sabununu karga kaçırması gibi deyip konuyu bağladık. Gülümsedik. Herkes dersine girdi.

Teneffüslerde öğretmenler odasında görüşüp, çayımızı içiyor teneffüs bitince dersliklerimizin yolunu tutuyorduk.

Son dersti. Dersimiz resimdi. Konuyu verdim, gerekli açıklamayı yapmıştım ki, dersliğin kapısı çaldı. Gelen yan sınıfın öğretmeni Nesrin’di. Üçüncü sınıfları okutuyordu. Ben de üçüncü sınıf okutuyordu. Zümremdi.

-Hoca hanım bir bakar mısınız, dedi.

Öğrencilere resim çalışmasına başlamasını söyleyip, dışarı çıktım. Nesrin heyecanla,

-Gel sana ne göstereceğim, dedi.

Sınıfına aldı. Onun da dersi resimdi.

Çocuklar sessizce çalışmalarını yapıyorlardı. Bir öğrencinin başına götürdü beni. Çocuk gayet ciddi bir şekilde mutlu resmini boyuyordu. Nesrin;

-Boya kalemlerin ne güzelmiş. Nerden aldın? Dedi.

Çocuk;

-Ağabeyim Tatvan’dan aldı. Nesrin bana baktı, ben Nesrin’e.

Çocuk bizim göz kalemlerimizle resmini boyuyordu. Çocuktan uzaklaştık. Bırak, boyasın, ağabeyi bir yalana inandırmış. Bizim işimiz ağabeyle, çocukla değil.

Aradan birkaç gün geçmesine rağmen çağırttık ama gelmedi, ağabeyi. Olayı müdür beye anlattık köyü daha iyi tanıyordu. Kimin ne yapıp yapmayacağını.

Yokluk neler yaptırıyor? Demeden edemiyor insan.

Çocuk istemez mi boya kalemleri olsun. İstemiş ve çocuk kalemlere sahip olmuştu. İhtiyacı giderilmişti.

Çocuk istemez mi sevilmek, ihtiyaçlarının karşılanmasını üstelik dürüstçe ve yalansız…

Tüm çocuklarımızın sevilmesi ve korunması dileğiyle,

Mutlu günler.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Jülide DEMİRTAŞ Arşivi