KIBRIS SEFERİ VE MARAŞ

“İnsanı diğer canlılardan ayıran doğayı ve çevreyi tanıma çabasına zaman boyutunu da katmasıdır. İnsan sadece yaşadığı çevreyi tanımakla yetinmeyerek, geçmişi de merak edip, öğrenmek için uğraşmaktadır. İnsanın yaşadığı çevrenin, yaşadığı toplumun kısaca yaşadığı hayatın anlamını ve derinliğini kavraması ancak “tarih” bilmesiyle mümkündür. “

            Kıymetli okurlar konuya geçmeden önce Kıbrıs Adasını tarihsel süzgeçten geçirerek daha iyi tanımaya çalışalım ki, bölgemizle olan bağlantısını daha iyi görelim. Kıbrıs’ın tarihine başlamadan bugünkü coğrafi konumunu hatırlamakta fayda görüyorum. 

            Doğu Akdeniz de yer alan Kıbrıs Adasının kuzeyinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti, güneyinde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti devleti bulunur. Akdeniz kıyılarımızdan bize olan uzaklığı 65-70 km.dir, yüzölçümü 9251 km karedir, bunun 3600 km. karesi K.K.T.C.(Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti)’nin yüzölçümüdür. Adanın tamamının nüfusu 700.000’ dir bunun 200.000’i Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunmaktadır. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi sınırları 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile belirlenmiştir.

KIBRIS’IN ADI VE TARİHİ

            Adı, bir çiçekten, ya Kiniras’ın kızından, ya da aşk ilahesi Kiplis’ten alınmış bulunan Kipros(Kıbrıs) Adası: Şöhretli şehirler Amatuzya, Payfa ve Salaminya adlarıyla tanınmıştır. Buna başka isimlerde verilmiştir.Pek verimli olması ve İlahe Afrodit’in sevgili konutu bulunması dolayısıyla tarihçi ve şairler, verimli, zengin, bayındır, gönül çekici, cazibeli, safalı, kutsal ve ilahi sıfatlarını da burası için sık sık kullanmışlardır. Strabon Akdeniz’in yedi adasının üçüncüsü olarak Kıbrıs’ı adlandırmıştır. Kıbrıs genişlik bakımından yetmiş uzunlukça da yüz otuz iki mildir, çevresi de altıyüz elli mildir. Akdeniz’in doğu ucu yakınında Anadolu ve Suriye sahillerinden uzak olmayan bir mevkide bulunan Kıbrıs’ın denize doğru iki çıkıntısı vardır.  Kıbrıs Adası eskiler tarafından şekli bakımından bazen bir koyun veya keçi postuna, bazen kalkana veya yunus balığına benzetilmiştir. Pek eski zamanlardan beri buğdayı ile şarabı ile zeytinyağı ile, balı ile, şap madenleri ile, tuzu ile, özellikle bakır madenleri ile meşhur olmuştur. Kıbrıs Adasının siyasi tarihi en eski zamanlardan beri elemli, zulüm ve esaretten, fetih ve yağmadan başka bir şey arz etmez. Ada birçok zamanlarda birçok el değiştirmiştir. Mısır, Yunan, İran, Roma, Venedikler Kıbrıs hazinelerini yağma etmişlerdir.

            İslam’ın gelişmesi ile Araplar ve daha sonra Hıristiyan Krallıkları Arabların yerini almışlardır. Daha sonra bölgeye Cenevizler gelmişlerdir. Özellikle Venedikler Kıbrıs’ın bir çok şehirlerinde imarlar gerçekleştirdiler.   

Sadrazam Sokullu Mehmet Paşanın, bir haçlı seferi ile karşılaşma endişesi ile taraftar olmamasına rağmen, Lala Mustafa Paşa ve eski kaptanı Derya Piyale Paşanın ısrarı ile, Padişah ll. Selim Şeyhülislam Ebussud Efendi’den bir fetva alarak; Doğu Akdeniz’de Osmanlı toprakları içerisinde bir çıbanbaşı haline gelen Kıbrıs Adası için bir sefer düzenlenmesine karar verdi ve Başkomutanlığa Lala Mustafa Paşa’yı atadı.

Harekata Maraş dahil 9 Eyalet ve 58 Sancak katılacaktı. kara kuvvetleri 50.000 piyade (Eyalet askerleri), 5.200 Yeniçeri, 2.500 Sipahi (süvari- atlı askerler) 2.000 kadar Mısır gönüllüleri, 30 ağır ve toplam olarak 60.000 kişiyi geçiyordu. Hazırlanan 40.000 kişilik takviye kuvveti ile birlikte sefer kuvvetinin 100.000 kişiye ulaşacağı tahmin edilmekte idi.

Deniz kuvvetleri 360 parça gemi ve 5.000 Levent’ten oluşacak ve üç filo halinde tertiplenecekti. Donanmaya Piyale Paşa daha sonra Ali Paşa komuta edecekti.

Ada’da 58.000 kişilik bir kuvvet toplanmış ve kaleler takviye edilmişti. Venedik, Papa ve İspanya arasında yapılan antlaşmaya göre 200 kadırga, 50.000 piyade ile 4.500 süvari taşıyacak 100 nakliye gemisi hazırlanarak Kıbrıs takviye edilecekti.

Osmanlı ordusu 2 Temmuz 1570 günü Limasol sahillerine ulaştı.4 Temmuz 1570 günü şehir zaptedildi. Bunu Lefkoşe 9 Eylül 1570 ve diğer şehirlerin alınması takip etti. Magosa’nın zaptı ile fetih tamamlandı

Don Juan’ın komuta ettiği Müttefik Kuvvetleri 22 Eylül 1570 günü Meis Adası civarında bir fırtınaya yakalanmış, bu sırada Lefkoşe alındı haberi iyice morallerini bozduğundan, kış mevsiminin yaklaşması bahane edilerek Girit Adasına dönmüştü.

1515 yılında Padişah yavuz Sultan Selim tarafından Dulkadiroğulları Devletine son verilerek Osmanlı topraklarına katılan Maraş, Dulkadir Eyaleti haline getirilerek Malatya- Samsat- Ayıntap (Gaziantep) Kars-ül Kadiriye (Kadirli) ve Sis ( Kozan) sancakları bağlanmıştır.

Kıbrıs Seferine Maraş Eyaleti Merkezi (Paşa Sancağı), Malatya, Ayıntap, Sis Sancaklarından oluşan Eyalet askerleri ile Beylerbeyi Mustafa Paşa Komutasında katıldı. Malatya Sancağı askerlerine Ferhat Bey, Ayıntap Sancağı askerlerine Süleyman Bey ve Sis Sancağı askerlerine de Hemden Bey komuta etmekte idiler. Kars-ül Kadiriye ve Samsat sancakları bu sefere katılmadılar.

Maraş Beylerbeyi (Dulkadir Valisi)  Mustafa Paşa Komutasındaki Eyalet askerleri harbin başında Limasol muharebelerine katıldı. Şehir alındıktan sonra, bütün birlikler Lefkoşe adasının diğer bölgelerinin alınması ile görevlendirilirken; Maraş Eyalet askerleri 500 süvari ile birlikte Beylerbeyi komutasında Famagosta (Magosa)’yı muhasara edecek ve hem de büyük birliklerin yan ve gerilerini koruyacaktı.

Magosa (Famagosta ) dışında adanın zaptı tamamlanmış, sıra Magosa’nın alınmasına gelmişti.Maraş Beylerbeyi Mustafa Paşa kendisine verilen görevleri başarı ile tamamladığı gibi, küçük saldırı timleri, alınan esirler ve çeşitli yollardan kale hakkında yeteri bilgiler toplamıştı.

Baş Komutan Lala Mustafa Paşa zapedilen yerlerde küçük kuvvetler bırakarak, bütün kuvvetleriyle 17 Eylül 1570 günü Magosa (Famagosta) önlerine geldi. Magosa Kalesi büyüklü küçüklü on iki burçtan oluşmakta olup çok iyi korunmuştu. Ada Askore Baglione  komutasında altı bölüm halinde savunulacaktı. 3000- 4000 kadar  eğitim görmüş İtalyan askeri ile 4000 kadar yerli halktan milis, 250 kadar Arnavut ve 200-300 kadar süvari bulunuyordu. 1571 Ocak ayı içerisinde Venedik’ten 1500 kişilik takviye kuvveti adaya gelmişti. Toplam olarak 10000 kişilik asker ve bunları destekleyen topçu birliklerinden oluşuyordu 

Kaleye 21 Haziran 1571- 1 Ağustos 1571  tarihleri arasında tam yedi defa taarruza geçildi. Maraş Eyaleti bu taarruzların hepsine katıldı.

30 Haziran günü yapılan ikinci taarruzda Maraş Eyalet askerleri Andruzzi burcunda büyük hasar meydana getirdi. Göğüs göğüse yapılan çarpışmalarda büyük kahramanlıklar gösterdi.

16 Mayıs 1570 günü başlayan ve 1 Ağustos 1571 günü sonuçlanan 15.5 aylık sefer sonunda Osmanlı ordusu yerli kaynaklara 40.000 , yabancı kaynaklara göre 80.000 kişi zayiat verdi.

Zaferden sonra Kıbrıs eyalet haline getirildi. Adadaki sancaklara ilaveten Anadolu’dan Alaiye (Alanya) Mersin, Tarsus ve Sis(Kozan) Maraş Eyaletinden alınarak bu sancaklar bu yeni oluşturulan Eyalete bağlandı.

Osmanlı Devleti, savaşta harap olan Kıbrıs’ı imar etmek, boş ve verimli araziden yararlanmak ve düşmanın yapması muhtemel bir harekâta karşı adayı savunmak için Türklerin yerleştirilmesine karar verdi.

Anadolu ( Bursa), Karaman (Konya)  Arz-ı Rum (Sivas) ve Dulkadiriye (Maraş) Eyaletleri ile Tokat, Bozak (Yozgat), Aydın, Alaiye (Alanya) Teke (Antalya) ve manavgat kadılarına verilen fermanla özet olarak:  “Arazi sıkıntısı çeken vergi ve tahrir defterine yazılmamış bulunan kimselerle, bulunduğu yerden ayrılıp başka yerlere yerleşenler, ırgat olarak çalışanlar toprak davaları bir sonuca varılmayanlar, şehirlerde ve köylerde işsiz ve güçsüz dolaşanlar defterlere yazılıp Kıbrıs’a gönderilsin. Aynı zamanda kasabalarda her çeşit sanat ve ticaretle uğraşanlardan ve ustalardan her on evden biri seçilip Kıbrıs’a yollanmalı, bunlar güçlü ve kuvvetli kişilerden olmak üzere, her türlü alat çift ve davarlarıyla noksansız gönderilmelidir.” Deniliyordu. Daha sonra adaya, Beyşehir, Akşehir, Seydişehir, Niğde, Ürgüp, Darende, Akdağ, Adana, Sis, ve Tarsus sancaklarından da göçler düzenlenmiştir. Bu göçler sayesinde Kıbrıs Adası’nın nüfusunun çoğunluğunu Türkler teşkil etmeye başlamış ve 1777’de tespit edilen 84.000 kişiden 47.000 ‘inin Türk olduğunun sonucuna varılmıştır.

Göç edenler yerleştikleri yerlere genellikle sancak, kasaba ve köylerin adını vermişlerdir. Örneğin: Akhisar, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Çukurova, Elmalı, Erenköy (Çanakkale) Finike, Karaağaç, Kırıkkale, Maraş, Mersinli, Sakarya, Pınarbaşı, Ulukışla, Yalova, Yeşilırmak, Yeşilova ve benzerleri gibi.

 Adaya ilk çıkanlardan olan Maraş göçmenleri Magosa (Famagosta) limanının hemen güneyine yerleşerek bölgeye adlarını vermişlerdir. Ada İngiliz yönetimine geçtikten sonra zamanla Türk’ler Anadolu’ya, İngiltere’ye  ve Avustralya’ya göç ederek azınlık durumuna düşmüşlerdir. Maraş bölgesinin turizmine müsait olması nedeniyle buradaki halkın İngilizlerin ve Rumların baskıları karşısında bir kısmı adayı terk etmek, bir kısmı da iç bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır.

Not : Bu savaşlara bir çok Elbistan’lı katılmıştır, savaşlar sonucunda bazıları adaya yerleşmişlerdir. Fakat kayıtlarda net isimlere rastlanamamaktadır.

            Maraş Eyaleti 1866 yılında yapılan bir idari düzenleme sırasında lağvedilerek sancak haline getirilip Halep Eyaletine bağlanmış, İkinci Meşrutiyet’ten sonra bağımsız sancak, Cumhuriyetin ilanından sonra il olmuştur, Elbistan da kazası (ilçe) haline getirilmiştir.

Faydanılan  Kaynaklar:

Kıbrıs Tarihi ve Kıbrıs’ta Türk Eserleri (Halil Fikret Alasya)

Osmanlı Tarihi(Joseph Von Hammer)

Kıbrıs Eki (Em.Kur.Alb.Ferhat Başdoğan)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan GÜLLÜ Arşivi