İstanbul sözleşmesi

Değerli okurlar Ayasofya zinciri kırıldı ya, bundan sonrası ne kadar zor olsa da sabır ve sebat ile geçecek inşallah. Dünya zindeleri covid-19 korkusundan şaşkın ördek gibi sağa sola koşa dursun. Biz güven içerisinde hedefe doğru hızla yol alıyoruz.

Bu gerçeklik elbette dışardan daha net olarak görüldüğü için, içerdeki azgın azınlık üzerinden yeni ihanet planları bir bir devreye sokuluyor yine. Topla tüfekle baskı ve tehditle devletimizi yıldırmaya güç yetmeyince bildik silahlar devreye sokuluyor.

Eski Türkiye olsa şimdiye kadar çoktan pes ettirilmiş ve kan emici vampirlerin marifeti ile yine bildik şarkılarla avutulmaya başlanmıştı. Ancak çok şükür artık yeni Türkiye’de ve yeni hükumet sistemi ile idare ediliyoruz.

Devletimiz sadece milletin menfaatlerini gözetiyor.  O ne der bu ne der kaygısından uzak öz güveni yüksek idare erkinin birlikte verdiği kararlarla istişareye önem veriliyor. Hatasız kul olmaz ancak yanlış yapıldığında yapanın yanına kâr kalmıyor. Düzeltilmesi gerekenlerde zaten hızlı bir şekilde doğru olanla değiştiriliyor.

İstanbul sözleşmesi de işte bu irade ile düzeltilecek ve milletin istediği olacak. Sağdan soldan duyulan hav havların hiçbir değeri ve ederi yok.

Gecen hafta kaleme aldığım Ayasofya ile ilgili makalemi okumadan anlamadan kendi hezeyanlı düşüncesine göre yorum yaparak mail yolu ile beni tehdit eden bir mektup aldım. Mektup sahibi isminin başında dr sıfatı kullanınca meslektaşım zannı ile okuma gafletinde bulundum.

Aman Allah’ım.

Azgın azınlığın ekmeğine bilerek ya da bilmeyerek katık olan kaz kafalılar ve gezi zekâlılar bu fosilin yanında bal kaymak.

Yıllardır yazılarımda hep bu zihniyetten bahsetmemin asıl sebebi de bu zaten.  

Kimin nesi diye araştırdığımda Google dedenin ilk karşıma çıkardığı bilgi Barış Yarkadaş ile bu kişinin ilişkisi. Gerisini siz düşünüp siz yorumlayın.

Beni mektubu ile tehdit eden dr ünvanlı kişi, geçmiş yıllarda tavsiye nitelikli bir mektubu Barış Yarkadaş’a da yollamış.  Hazretin aldığı mektup çok hoşuna gitmiş olmalı ki, telefonla dr ünvanlı kişiyi arayıp hem teşekkür etmiş hem de basın mensuplarına telefonda konuşmalarını dinletmiş.

Ben öyle yapmadım. Savcılığa dilekçe verip beni tehdit ediyor demedim.  Telefon açıp bu çağda bu kafa nedir diye soruda sormadım.  Sadece acıyarak bu kişiye Allah müstehakını versin dedim.

Bu çağda sayıları iyice azalsa da bu kafaları taşıyanlar aramızda dolaşıyor. Durumdan vazife çıkarmak için devamlı etrafı kollamakla meşgul olan bu kişilerle dalaşmak yerine çalıyı dolaşmak daha akıllıca gibime geliyor.

Sebebine gelince fikri sabitlik hastalığının tedavisi oldukça zahmetli ve bir o kadar da zor.

Ayasofya kini ile kirli kafalar iyice azıttı. Bir damla suda milleti boğmanın peşinde fırsat kolluyorlar. Covid-19 dan tüm dünya çakılırken biz niye hala ayaktayız. Ölü sayılarımız neden bu kadar düşük. Hastanelerimiz niye dolup taşmıyor.. Sorular hep bu minval üzere.

Yani diğer ülkelerdeki gibi yaşlılar ölüme terk edilse, insanlar patır patır yollarda düşüp ölse gerçekten mutlu olacaklar. Be gafiller sizde bizimle beraber aynı gemide değil misiniz?

Covid-19 sizden korkup kaçacak mı?  Yâda siz bu derde düştüğünüzde ağababalarınız mı gelip sizi kurtaracak.

Vesselam son birkaç gündür de Beyrut’taki faciadan medet umanlar türedi ve ekonomimiz üzerinden yeniden başlatılan toplu saldırıya alkışlar tutarak bir kez daha umutlananalar oldu. Oldu ama boşuna heveslenmeyin. Yine hevesiniz kursağınızda kalacak ve bir kez daha avucunuzu yalayacaksınız.

Eski Türkiye’de olsak belki ama çok şükür yeni Türkiye’mizde böyle şeylere müsaade olmaz. Nitekim olmadı da. Devlet erkânı hep bir ağızdan el birliği ile seferber oldu. Biz her türlü tedbire göre teyakkuz halindeyiz. Birlik ve bütünlüğümüzü tüm çabalarınıza rağmen bozamazsınız deyiverdi.

Yarınlarımızın daha aydınlık olması bir yerlerine batanlar dün Osmanlı dedelerimizi hedef aldı. Bugün de mevcut iktidarı. Yerli ve milli olmak varken gâvurdan dost arayanlara bir tek sözüm var.

Domuzdan post gâvurdan dost olmaz.

Bugünlük de bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi