Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan

Donandı her yer kandiller ile

Doldu camiler Mü’minler ile

Zikr-ü tesbihler saf diller ile

Sana eylerler şehr-i Remazan

Hoş safa geldin şehr-i Remazan

Güzel bir ramazan ilahisi ile yazıma başlamak istedim. Zira bu gün on bir ayın sultanı Mübarek Ramazan ayının birinci günü. Tüm İslam alemine hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz ediyoruz.

Ramazan ayının gönüllerimize kattığı manevi havayı daha derinden teneffüs etmemiz için; ecdadımızdan bize intikal eden kültür mirasımızdan, geleneklerimizden, hayatı süsleyen İlahilerimizden, bahsetmek istiyorum.

Ramazan ayı, hayatımızın manevi haz aldığı en müstesna bir dönemidir. Bilhassa üç aylara girildiğinde, Ramazan yaklaştığında, Ramazan’ın ilk günlerinde ve sonlarında okunan farklı ilahilerle bu mübarek ay ihya edilerek hayatımız canlanır.

Ramazan ilahilerini uslüp ve muhteva yönünden iki gruba ayırmak mümkün. Birincisi Ramazanın gelişi ve karşılanması ile. İkincisi de on beşinden sonra gidişi ile ve uğurlanmasıyla alakalıdır. Birincisinde  “ Merhaba “ veya “ Hoş geldin ya şehr-i Ramazan “, gibi daha çok sevinç ve ümit ifadeleri, ikincilerde ise “ elveda ya şehr-i Ramazan“ elveda ey mah-ı mübarek” gibi teessür ifadeli ilahiler okunur.

Ramazanın musıkimiz açısından da önemi büyüktür. Teravihlerde, mevlitlerde ve tekkelerde okunan pek çok Ramazan ilahileri besteleri yapılmıştır.

Ayrıca ecdadımızdan miras kalan “Enderun usulu “ teravih namazı uygulaması da  Ramazan ayının ayrı bir güzelliği olarak günümüzde İstanbulun bazı camilerinde uygulanmaktadır.

“ Terevih-i enderun ve cumhur müezzinliği geleneği “  80 sene öncesinin Ramazanında İstanbulun bütün camilerinde ve konaklarında uygulanıyordu. Bu usulle kılınan teravihlerin en önemli farkı; 20 rekkatlık teravihlerin her dört rekkatinde, Türk musıkisinin beş ayrı makamında kılınması ve bu makamlarda bestelenmiş ilahilerle süslenmesidir.

Enderun usulü teravih namazı adından da anlaşılacağı üzere, Osmanlı sarayında doğmuş bir uygulama. Şöyle ki; Müezzin okuduğu kamete göre yatsı namazının farzı uşşak ya da hicaz makamında kılındıktan sonra, teravih namazının ilk dört rekatı rast, ikinci dört rekatı hüseyni, üçüncü dört rekatı bestenigar, dördüncü dört rekatı eviç, son dört rekatı da acem aşiran makamlarında kılınır.

Bu uygulama; dört rekata bir değişen makamla sanki namaza yeniden başlıyormuş gibi bir canlılık getirir. Bu usul, makamların seyrinde pesten tize doğru yükselen bir tertip olduğundan. o da ayrı bir canlılık katıp ruhu diri tutuyor. Bu erkan namazın şartından değil; Olmadığı zamanda bir şey kaybettirmez. Ama olduğunda daha güzel oluyor. İbadeti daha cazip ve daha zevkli hale getiriyor.

Bu usulle kılınan teravihlerde cemaat zamanla makamlara aşina olur, hatta namaza geç kalındığında makamı takip ederek hangi dört rekkatte namaza kavuştuğunu anlayabilirdi.

2010 yılında İstanbul’da kültür başkenti projesi çerçevesinde “Enderun Usulü Teravih” 30 camide birden yeniden uygulamaya başlatıldı.

Bu güzel geleneği neden Kahramanmaraş’ta yaşatmayalım?

Şehrimizde Türk musıkisi makamlarına aşina olan müezzinlerimizin sayısı artmıştır. Müftülüğümüz şehrimizdeki belirleyeceği bir camide bu uygulamayı rahatlıkla başlatabilirler.

Şehrimizde “ Hz. Mevlana ve Türk Tasavvuf Musıkisi ve folklorünü yaşatma derneği” meydanı şerifinde kılınan teravih namazlarında bu usul uygulanmaktadır. İl müftülüğümüz bu dernek yöneticileri ile irtibata geçerek bu uygulamadaki güzellikleri şehrimize yayabilir.

Bu vesileyle Mübarek Ramazan ayının İslam alemine ve memleketimize hayırlar getirmesin Cenab-ı Allahtan niyaz ederim.

Selam ve sevgilerle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ali AVGIN Arşivi