Hayalimdeki Dürüst Başkan

Bugünlerde öyle muhtacız ki başımızda adil yöneticiler görmeye, adeta onun hasreti içerisindeyiz. Hele Belediye Başkanlığı seçimleri de yaklaşırken güncel bir konudur diye düşünüyorum.

     “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” Derler ya, işte bu çizgi üzerinde durmalıyız. Sözümüz sadece Belediye Başkanlarını değil siyasileri, idarecileri, STK başkanlarını da kapsamaktadır. Yani “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” demek istiyorum. Ama hepsinden önce kendi nefsime söylüyorum. Çünkü neye lâyık isek, başımıza onlar gelirmiş.

      Üniversiteyi bitirmiştim, artık memurluk sınavlarına giriyordum. Bir büyüğüme ne olmalıyım diye sormuştum. Bana “Evladım yeter ki yetişmiş insan olun, her sahada yetişmiş kişiye ihtiyaç vardır.Ticarette, memurlukta her sahada dürüst insanlara muhtacız.” dedi. İşte bana geniş bir şablon çizmişti büyüğüm. Gerçekten öyle değil mi?

      Acaba şöyle bir şey başınızdan geçti mi? Bir ihtiyacınız var, dışarı çıkıyorsunuz, bana yardımcı kim olabilir diye düşünüyorsun, bir taraftan da bakınıyorsun. En yakınlarını düşünüyorsun, komşularını düşüyorsun, akrabalarını düşünüyorsun, çaresizsin. İhtiyacınız ya borç almak, ya işe girmek için torpil aramak, ya hastanede veya belediyede bir işin kolaylığını aramak vs. Bu sırada oy verdiğin siyasiler de aklına geldi. Gidip kapılarını çalacaksın, ama kolay değil önce sekreter, veya danışmanı ikna edeceksin sonra siyasilere ulaşacaksın. Daha bitmedi, seni tanımıyorlar, bu kez randevu alacaksın veya müsait olursa sana döneceklerdir. Eğer siyasiler seni tanıyorsa sorun yok, makamında yoksa dahi telefonla sekreter beyefendiyi arar, durumu izah eder ve onun için kapılar açılır. Ama benim garibimin ise umudu beklemektir. Oysa oy verirken böyle şartlar yoktu.

    25 yılı aşkın Ankara'dayım. Çok gittim geldim kıymetli hemşehri vekillerimin yanına. Çoğu ziyaret idi. Ekserisini daha önceden tanımıyordum. Bana yardımcı olan Milletvekili rahmetli Erdem Bayazıt abiyi anmadan geçemem. O da beni tanımıyordu ama işime yardımcı oldu, hiç bir beklentisi olmadan. Allah razı olsun, Allah rahmet eylesin. Bir diğeri de eski dönem Milletvekili Avni Doğan bey efendidir. Karşılıksız bana yardımcı olmuştur. Onu da hayırla anıyorum. Hala görüşmek yanına gittiğimiz vekiller var ama tanınmıyorsak, müsait değiller veya arayacaklar.

     Neyse biz kaldığımız yerden devam edelim. İhtiyacımı karşılamak için hala dışardayım. Birden karşımda Başkanımı görüyorum, sanki Hızır görmüş gibi oldum. Hemen ona yaklaşarak derdimi arz ettim, o da güleryüzle babacan ümitvar olarak ihtiyacımı karşıladı. Oh be ne mutlu böyle başkanlar var olsun, demek nasip oldu mu? Şehrin sorunlarını çözen, herkese kapısı açık olan güleryüzlü başkanlar hep olsun. Torpil gözetmeyen, halka inen, ihaleleri şeffaf yapan, ekabir olmayan başkanlara muhtacız. 

     Geçenlerde Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Niyazi Can beyi tebrik için telefonla sekreteryadan randevu istedim. Hayret 3-5 gün içerisinde randevu verdiler. Kendileriyle kısa bir görüşmemiz oldu. Kendilerini bu hassasiyetten dolayı teşekkür ederim. Öyle ya her zaman görüşmek nasip olmuyor. Kaç yıldır randevu alamadığımız ya da görüşemediğimiz siyasiler varken.

     Bir süre önce bir sendikanın Kurucu Genel Başkanlığını yürüttüm. O zamanlar üyemiz azdı ama fedakarlık vardı. Para yoktu, emek vardı, şimdi lüks var vefa yok. Milletvekili olan sendikacılarımız oldu, makamlarına gidemedik. Hasbel kader eski sendikacı dava arkadaşımız Ali Cumhur Taşkın Milletvekili olmuş, ziyaretine gittim. Bize ilgi ve alakasını göstermiştir. Teşekkürler.

     Şimdi acizane buradan memleket sorunlarına değinmeye çalışıyoruz. Karınca kaderince, kimseyle bir husumetimiz yok. Ancak gerçekten yetkililere ulaşmak zor oluyor. Bürokrasi, kırtasiyenin azalmasını istiyoruz. Hiç bir makam kalıcı değildir. 3 T ile (Tekme, tokat, tabutla ) o makamları bırakmayalım. Sorumluluk duygusunda görev yapalım. Başarılı olmak için illa birilerine çamur atmayalım. Saygılar.

      GARİBANIM RANDEVUM YOK

Garibanım, geldim şu kervana bir solumaya,

Handa var yiyecek içecek, bedel pul almaya.

Pulum yok acep nola, oturmuşum yan masaya,

Öyle ya benim randevum yok, hele param da yok.

----

Koşarak gelir hizmetçiler sorar, yan masaya,

Bir arzun var mı Bey efendi? Koyalım masaya.

Bey efendi verir siparişleri doyurmaya,

Öyle ya benim randevum yok, hele param da yok.

-----

Masama Bakan yok, elbet bana da sıra gelir,

Han dolu tıklım tıklım, arsız yiyenler içenler. 

Karnım çok açtır, ne zamana kadar sabreder, 

Öyle ya benim randevum yok, hele param da yok.

----

Hancı beni görür, ey biçare ne oturursun,

Hepsi randevulu, misafirleri görmezmisin? 

Hiç boş yerim yoktur sana, belki sonra gelirsen, 

Öyle ya benim randevum yok, hele param da yok.

---

Siz yiyip için, her nimetin bir külfeti vardır,

Hiç korkum yoktur hesaptan, hepsinin sonu vardır,

Ey Hancı Azraille senin de randevun vardır.

Öyle ya benim randevum yok, hele param da yok.

----

Ben giderem geldiğim yere, dünya da sizindir,

“Yiyip içiniz, ama israf etmeyin”, emirdir.

Yüce Rab garibanım, Cennette randevum vardır, 

Handa yoktuı randevum, iyi ki param da yoktu.

                               (Velî'ye)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer IŞIK Arşivi